5.BÖLÜM: ÇABA

67 25 3
                                    

  On üç yıl önce...


Ders çalışmaya çalışmaktan sıkıldığım için ödevlerime başlamadan mola verdim. Yine her zaman olduğu gibi su içmeyi unuttuğum için mutfağa doğru ilerledim. İnsan su içmeyi unutur muydu?

"Ne yapacağız Aylin, ne yapacağız biz?"

Babamın ağlamaklı sesini duyunca ister istemez dinlemeye başladım.

"Senin yüzünden! Ben ölmek istemiyorum, tamam mı? Hem ben niye ölüyorum ki?! Sen bulaştın bu işe biz değil."

Ölmek? Biz? Biz mi ölüyoruz? Daha fazla dayanamayarak endişeli bir şekilde salona girdim. "Kim ölüyor? Neler oluyor anne?" diye ağlayarak anneme sarıldım.

"Şşt. Sakin ol. Anlatacağım, belki senin yaşındaki bir çocuğa bunu anlatmam her ne kadar sakıncalı olsa da sana güveniyorum." diyerek başımı okşadı.

Beni koltuğa oturtup karşımda diz çökerek ellerimi tuttu ve anlatmaya başladı.

"Baban çok yanlış bir şey yaptı. Böyle şeyler yapmaması gerek ama yaptı. Babanın yaptığı hatalar yüzünden bize zarar verecekler. Bak Deniz, biz sana güveniyoruz. Senin buradan, bizden hemen uzaklaşman lazım."

"Ama siz?" diye acınacak bir ses tonunda, endişe içinde sordum.

"Bizi artık boş ver. Kendini kurtarmak için çabala. Eğer bizi seviyorsan, bizi gerçekten düşünüyorsan git ve kendini kurtar."

Aniden gelen kapı kırılma sesi ile konuşmamız bölündü, kapı kırılma sesine birde kurşun sesleri eklendi

"Hatta şimdi! Git ve kendini kurtar!" dedi ve kurşun, annemin alnının ortasına; babamın ise kalbine isabet etti.

Kalbimde korkuya yer veremeden hemen arka taraftaki bahçeye açılan kapıdan koşarak çıktım.

Koşuyordum, koşuyordum, sadece koşuyordum.

Görüntülerdeki her şeyi hatırlıyorum ama bunu bize yapanların yüzlerini hatırlayamıyorum. Bu olayda beni deli ediyor.

"Gözden kaçırdığın bir şey var mı?"

"Bütün her şeyi hatırlıyorum ama o pisliklerin yüzünü hatırlayamıyorum."

"Biz bir şekilde bulacağız merak etme."

"Ben daha sizin adınızı bile bilmiyorum, size nasıl güvenebilirim ki?"

"Adımı sadece senin bilmen şartıyla söyleyebilirim."

"Neden?"

"Çünkü sadece benim seçtiğim olaylardaki kişiler benim adımı bilmeli. Buradaki ajanların yapması gereken bu. Tek senin için değil."

"Onu tahmin edebiliyorum zaten." diye sessizce mırıldandım.

"Anlamadım?"

"Tamam, dedim. Benden başka kimse bilmeyecek."

"Evren."

"Anlamadım?"

"Adım Evren."

"Anladım." Adı güzelmiş. Ona yakışan bir ismi var.

"Şimdi ne yapacağız?"

"İlk önce bu olayla ilgili bildiğin her şeyi bu kâğıda sırasıyla yaz sonra bana hem fotoğrafını at hem de bana teslim et."

Emredersin paşam, sen iste yeter. Yemin ederim gıcık bu adam! Her neyse Deniz, şu olay bir çözülsün de ne olursa olsun umurumda değil.

"Tamam."

"Bende kamera görüntülerini kâğıda geçirip senin kâğıdını alacağım, o iki kâğıt içinde ayrı bir aktarma yapmam lazım. O yüzden çabuk yazmaya çalış."

"Tamam." Yazmaya başladığım an gözlerim dolmaya başladı. Hem görüntüler hem de hatırladıklarım beni çok etkiledi. Gözyaşlarım teker teker kâğıda damladı. Ben onları çok özledim, çok özledim.

Yazmayı bitirdim ve kâğıdı Evren'e teslim ettim. "Ağladın mı?" diyerek kâğıttaki gözyaşlarıma baktı.

"Evet, ağladım."

"Artık ağlamana gerek yok. Bizim şu ana kadar çözemediğimiz bir olay yok, olmayacakta."

"Sizin bu olayı çözmeniz bana annem ve babamı getirmeyecek."

"Annen ve babanı getiremem ama onların mezarlarını, katillerini bulabilirim. Önemli olan senin gerçekleri kabullenmen."

Bazen bu adama sinir oluyorum ama bu konuşması beni o kadar çok etkiledi ki... "Haklısın." diye mırıldandım.

"Şimdi, korumalar seni evine bırakacaklar."

"Korumaya gerek yok."

"Var. "

"Ama-"

"Arkadaşına bugün ile ilgili bir şeyler söylemesen daha iyi olur. Birkaç gün sonra tekrar gelirim. Görüşürüz."

"Görüşürüz." Daha cümlemi tamamlar tamamlamaz korumalar geldi, Evren ise koşarak odadan çıktı. Bende korumalar ile birlikte arabaya doğru ilerledim.

"Affedersiniz, bir şey sorabilir miyim?"

"Tabii ki."

"Biraz önceki adam, hep böyle aceleci ve sıkıntılı mı davranır? Tanıyor musunuz?"

"Tanıyorum. Genellikle önemli bir şey olduğunda öyle davranır ama bilemiyorum." diyerek tebessüm etti.

"Anladım, teşekkürler."

Asansöre binince biraz başım dönse de kendimi toparlamaya çalıştım. Derin derin nefes al Deniz, sakın korumaların üstüne kusma!

Arabaya bindiğimde hâlâ midem bulanıyordu ama eve kadar dayanmam lazım. Kafamı dağıtmaya çalıştım.

Acaba o korumanın dedikleri doğru muydu? Gerçekten önemli bir şey mi olmuştu? Her şeyi bu kadar merak etmemem lazım ama yapamıyorum işte.

Bu düşüncelerden sıkılınca çoğu zaman yaptığım gibi kulaklıkla müzik dinlemeye başladım.

En sevdiğim şarkıcıdan en sevdiğim şarkı çalınca içimi mutluluk hissi kapladı.

But I got smarter, I got harder in the nick of time

Honey, I rose up from the dead, I do it all the time

I got a list of names, and yours is in red, underlined

I check it once, then I check it twice, oh!

Şarkının bu kısmı sanki benim için yazılmış gibi geliyor. Ben ve ailemin katili için. Ama yemin ederim ki o katili ya da katilleri bulup kendi ellerimle öldüreceğim.

_____________

2Taylor Swift: Look What You Made Me Do

AY IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin