3.BÖLÜM: YENİ KURBAN

89 31 1
                                    

  Şaşkınlıkla adama bakıyordum. Bu adam ajan mıydı? Ben bunu yapamam. Zaten kabul etsem bile yapabileceğimi sanmıyordum. Ayrıca eğitim görmek lazım. Hâlâ ne konuşuyorsun Deniz? İstemiyorum de gitsin!

  "Hayır, istemiyorum. Ben kendim başka bir iş bulabilirim." Bir an önce buradan gitmek istiyordum. Daha o evden eşyalarımı bile alamadım. Nerede kalacağımı dahi bilmiyordum. "Emin misin?" diye sordu. "Eminim. Artık gitmem lazım." diyerek ayaklandım. Hızlı adımlarla oradan uzaklaşmaya çalışıyordum. "Eğer istersen ailenin mezarını bulabiliriz." Aniden durdum. Birkaç dakika orada öylece kalakaldım. Kendimi kötü hissediyordum, bayılacak gibi oldum. Ailemin öldüğünü nereden biliyordu ki? Daha onların neden öldüklerini bile bilmiyordum. Ailemin mezarlarını bulmak gibi önemli bir konuyu bir yabancının ağzından duymak istemiyordum. Bu yüzden oradan koşarak ayrıldım. Onlar ölmeseydi daha güzel bir hayatım olabilirdi. Belki de, o binaya saklanmasaydım daha zor ama daha mutlu bir hayat yaşayacaktım. Bilemiyorum, belki orada bende ölmeliydim. Şu an sadece koşuyordum. 13 yıl önceki gibi sadece koşuyordum. En sonunda kendimi kaldırıma attım ve ağlamaya başladım. O adamın yaptığı tek şey moral bozmaktı. Her şey üst üste oluyordu ve ben eziliyordum.

  Ne kadar ağladım bilmiyorum ama en sonunda kusacak gibi olduğumdan derin bir nefes aldım. Şu an tek istediğim uyumak ve bir süre uyanmamaktı. Yeteri kadar param olmadığı için otelde kalamazdım. Tek seçenek Sema'da kalmaktı. Konuşacak halim yoktu. Sema'ya yazmaya başladım.

Ben: Sema, bugün müsaitsen sende kalabilir miyim?

  İş arayacaktım. Kendi istediğim şekilde yaşayacaktım ve mutlu olacaktım.

  Sema: Müsaitim, tabii ki kalabilirsin. Bir şey mi oldu?

  Sema, benim en yakın arkadaşım ve onu seviyorum. Zaten başka arkadaşımız yok ama neyse.

Ben: Tamam birazdan geliyorum, bir şey olmadı.

  Yüreyecek halim kalmadığı için taksi çağırdım. Aniden kalktığım için biraz başım dönse de umursamadım ve taksiye bindim. Sema'nın ev adresini tarif ettim. Kafamı arkaya yasladım, gözlerimi kapattım ve başıma gelen bütün kötü olayları düşündüm. Sonra da başıma gelen iyi olayları düşündüm. İyi olaylar çok azdı. 13 yıldır kötü geçen günlerim de ay olduğuna, iyi geçen günlerimde ayın gözükmediğine inanıyorum. Doğru mu yanlış mı bilmiyorum ama bir şekilde inanıyorum. Ailemin öldüğü gün ay çok parlak bir şekilde gözüküyordu. Bu yüzden aydan ve ay ışığının yansımasından nefret ediyorum. Tekrar ağlayacağımı anlayınca aklımdaki bütün düşünceleri silmeye çalıştım. O adam, bana ailemin öldüğünü tekrar hatırlattı ve ben tekrar her şeyimi kaybettim

  Evin önünde durunca parayı ödeyip taksiden indim. Kapıyı çaldım, zil çalmadı. Tekrar denedim, yine ses çıkmadı. En sonunda çantamı açıp anahtar aramaya başladım. Daha önceden benim içinde bir anahtar yaptırmıştı. Omzumda bir el hissedince aniden arkamı dönüp baktım. Sema'yı görünce şaşırdım. Evde olacağını düşünmüştüm.

  "Sen dışarıda mıydın?" diye sordum. "Evet, senin için markete gittim." 'Niye zahmet ettin?' demeyecektim, çünkü açtım. "İyi yapmışsın, bu arada anahtarım sende mi kalmış? Ben bulamadım." Çantam o kadar karışık ki içine koyduğum her şey kayboluyor. "Evet, bende kalmış. Veririm sana. İçeri gir bakalım, sana bir sürprizim var." dedi kapıyı açarken. Sürpriz mi? "Ne sürprizi?" diye sordum Sema'nın konuşmasını beklerken. "Salona geç." Hızlı adımlarla salona geçtim. Salona dikkatli bakınca çok şaşırdım. Sema evine kedi almıştı!

"ÇOK ŞİRİN!"Gri renkli bir kediydi. "Sokakta buldum. Aç, susuz geziniyordu. Küçücük zaten. Belki araba ezerdi. Böyle senaryolar aklıma geldikçe kötü oluyorum." Kendimi kötü hissetmiştim bir anda. Böyle şeyler düşündükçe üzülüyordum. "Bugün kötü şeyler düşünmek veya konuşmak istemiyorum." Kim bütün gününü berbat hissederek geçirmek isterdi ki

"Kusura bakma, benim de bugün biraz moralim bozuk. Atıştırmalık bir şeyler hazırlayım, öyle konuşuruz." Bir insan açlığını unutur muydu? Ben unutuyordum. Şuan ise kurt gibi açım. "Dur, yardım edeyim." diye ayaklandım. "Sen bize yatak odasından battaniye getir ve film seç." En yapmayı sevdiğim şey battaniyeye sarılıp film izlemek. Bugün Sema'yı daha da çok seviyorum. "Olur." Battaniyeyi getirdim, üstümü örttüm ve film seçmeye başladım. "Ne tür seçeyim?" Dram olmasında... "Komedi seç." İyi bari en azından biraz bile olsa güleceğim. Netflix1'ten daha önce izlemek istediğim ama izlemeye vakit bulamadığım bir komedi filmini açtım.Sema elinde abur cuburlarla koltuğa doğru geldi. "Hadi, filmi başlat." Filmi başlattım. Filmin yarısında kapı çaldı. "Ben bakarım." diye ayaklandım. Kapıya doğru yürürken bacaklarımın uyuştuğunu hissedebiliyordum. Kapıyı açtığımda hiç kimse yoktu. Birisi paspasın üzerine bir paket bırakmıştı. "Sena, senin gelecek olan bir kargon var mıydı?" diye seslendim. "Hayır, yok." Benimde yoktu. Paketi içeri aldım, sehpanın üzerine bıraktım. "Bu ne?" dedi. "Hiçbir fikrim yok." Yine mi aksiyon? "Sence açsak mı?" Bomba çıkarsa hiç şaşırmam. Çünkü ben bu dünyaya Deniz olarak geldiğim için her şeyi görme ihtimalim olabilir. Ben de meraklanmıştım. Bence açmamızda bir sakınca yok. "Açalım." diyerek açmaya başladım. Üzerinde bir not vardı. Açıp okumaya başladım.

18.01.2009

"Muhtemelen sen bu notu eline alır almaz kimden geldiğini anlamışsındır. Sen zeki ve kurnazsın Sedat, ama benim senden daha zeki ve güçlü olduğumu anlamayacak kadar aptalsın. Bana borcun var, bunu sana kaç defa hatırlatsam da sürekli bir bahane buldun. Bu borç artık parayı aştı. Bu borcu bana tek kendi canınla değil sevdiklerinin canıyla da ödeyeceksin. Kaçışın yok."

F.Y.

Bu da ne demekti böyle?! Ne olmuştu? Bu sözler babama mı söylenmişti?! Aradan kaç yıl geçmişti ve neden bu ayağıma kadar geldi? Korkuyla kutuyu açtığımda bir silahla karşılaştım. Bu babamın silahıydı.

Beni öldüreceklerdi...

_______________________

1 Netflix, Inc., merkezi Kaliforniya'da bulunan Amerikan teknoloji ve medya hizmetleri sağlayıcısı ve yapım şirketi.

AY IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin