24

1.2K 115 140
                                    

Gergindim ancak gerginliğimin sebebini anlamak bir mucizeye eşdeğer olurdu. Bir yüzleşmeye ev sahipliği yapacak olan lüks malikanenin kapısını çalmak üzere olduğumdan mıydı endişem yoksa gerçekleri öğrendikten sonra yalan söylemeye başladığım bana güvenen Jungkook'la ilk kez yüz yüze gelecek olmam mıydı? İlk defa nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum.

Derin bir nefes çektim içime ve kendime güçlü olduğumu hatırlattım. Bu gecenin de üstesinden gelecek ve sorulması gereken her hesabı o kadına soracaktım. 

Kapıyı çaldım ve çok kısa sayılabilecek bir süreden sonra kapı açıldı, beni karşılayan Jungkook'tu.

'Hoş geldin' deyip bana sarılmasına şaşırsam da sarılışına karşılık verdim. O kadar heyecanlıydım ki kalbimin atışını hissedecek diye daha da korkar olmuştum.

'Hoş buldum' 

'Gelmek zorunda değildin ve eğer annem canını sıkacak bir şey yaparsa kalmak zorunda değilsin, tamam mı? Üzülmeni istemiyorum, Lisa.'

Benden ayrıldıktan sonra gözümün içine en samimi bakışını yollayarak konuşan Jungkook'la güzelliğine ağlamak istedim. Günlerdir kendimi ona karşı suçlu hissediyor, onun iyiliği için sustuğuma dair kendime telkinlerde bulunsam da suçlu hissetmemin önüne geçemiyordum. 

'Sorun yok' diyebildim zorlukla. O sırada da yanımıza gelen ve samimiyetsiz gülüşüyle beni karşılan annesiyle içeri geçmiştik.

Yemek masasına oturana dek her şey normal geçmişti ancak görülmese de hissedilen gerginlik o kadar yüksek bir düzeye ulaşmıştı ki bu gecenin sonunun bu kadar sakin olmayacağı çok aşikardı ki beklediğim hamle Bayan Jeon tarafından geldi.

'Jungkook, çalışanlar yanlış anlamış sanırım; mahzenden sevdiğim şarabı getirir misin?'

Kibar ama oldukça samimiyetten uzak konuşan Bayan Jeon'la bıyık altından gülümsedim. İstediği bir şey olduğunda oldukça öngörülebilir oluyordu ve şu anki amacı benimle yalnız kalmaktı. 

Jungkook onu istemeye istemeye onaylayıp yanımızdan ayrılınca konuşmaya başladı.

'Çok rahatsız edicisin, küçük hanım'

İmayla gülümsedim.

'Öyle sanıyorum ki rahatınızı kaçırdığım için bu gece davetliniz oldum?'

Bayan Jeon ellerini masanın üstünde birleştirip oturduğu sandalyede biraz daha ileriye kayarak konuşmaya başladı.

'Bakın küçük hanım; belli ki telefonda ne kadar ciddi olduğumu anlamadınız ancak ikinizin de iyiliği için oğlumdan uzak durun'

'Ne zamandır oğlunuzun iyiliği umurunuzda?'

'Bu sizi ilgilendirmez tıpkı oğlumla ilgili hiç bir şeyin ilgilendirmediği gibi. Ona iyi geleceğinizi sanıyorsanız; yanılıyorsunuz. Onu kullanarak bizden bir şeyler koparacağınızı sanıyorsanız; daha çok yanılıyorsunuz. Bu size son uyarım yoksa çok canınız sıkılacak'

'Ne yapabilirsiniz ki? Beni de Jin gibi şehir dışına mı postalarsınız?' 

Jin mevzusunu bilmediğimi düşünen kadın birkaç saniye şaşırsa da kendini toparlaması uzun sürmedi ve sahte bir gülümseme yerleştirdi suratına.

'Buna gerek bile yok küçük hanım. Duydum ki babanız benim şirketlerimden birinde önemli bir pozisyonda'

Sinirlendiğimi hissediyordum. Babamla beni tehdit ediyor olması ne kadar alçaklaşabileceğinin kanıtıydı belki ancak yine de çenemi tutmadım. Aptal cesaretine sahiptim ve bazen hareketlerimin sonuçlarını düşünemiyordum, biliyordum.

Voiceless Sounds -Liskook-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin