30

1.3K 127 267
                                    

Dakikalardır sokak arası, kimsenin kolayca bakıp da göremeyeceği izbe bir yerde Yoongi ile beraber kaldırıma çökmüş oturuyorduk. Bekledikçe gerginliğim de artıyordu.

Dakikaları saymayı bıraktığım sırada sokağın köşesinden elleri cebinde , yüzünden hiç eksiltmediği alaycı ifadesiyle sallana sallana yürüyen Jungkook'un alterini gördüm. 

Ona bazen hisleri ve düşündükleri konusunda hak veriyordum ancak bu yine de ondan korkmadığım ya da ona gıcık olmadığım anlamına gelmiyordu. Tam da bu çift uçlu hislerim yüzünden ona nasıl davranmam gerektiğini bir türlü kestiremiyordum.

'Prenses? Yalnız oluruz sanmıştım' dedi iyice yanımıza yaklaştıktan sonra iğneleyici bir şekilde ve Yoongi'ye soğuk bir bakış atmayı ihmal etmeden.

'Beni balkondan atan birine güvenip, yalnız geleceğimi mi düşündün yani? Gözünde tam bir salak olmalıyım' Onun gibi alaycı bir tavır takınmaya çalışıyordum.

Jungkook'un alteri ise büyük bir kahkahanın yankılanmasına sebep olmuştu bu izbe sokakta. Kahkahasını zorlukla dizginleyebildikten sonra ise konuşmuştu.

'Bu mu koruyacak seni benden? Korkup kaçmasın?' Geçmiş konusunda laf çarpıyordu kendince Yoongi'ye. Bu cümlesiyle anlamıştım ki bu yeri hatırlamıştı. Hatırlamış ancak geldiğinden beri hiç belli etmemişti.

'Kaçıp kaçmayacağımı göstermemi ister misin?' diyerek Jungkook'un alterinin üzerine yürümeye çalışan Yoongi'yi göğsünden tutup engelledim.

'Sen bizi sokağın köşesinde bekler misin? Bir şey olursa sesleneceğim?' Cümlem bir rica cümlesiydi belki ama tavrım asla öyle değildi. Yoongi ise tavrımdaki netliği görmüş olacak ki başta itiraz edecek gibi olsa da istemeye istemeye beni onaylayıp sokağın sonuna doğru yürümeye başlamıştı.

'Yalnız mı kaldık prenses?' 

'Burayı hatırlıyorsun?' dedim nereden başlayacağımı bilemeyerek. 

'Hatırlıyorum ama anlamıyorum ne yapmaya çalışıyorsun? Derdin ne?' dedi üstüme doğru yürüyüp beni duvara yasladıktan sonra.

Dürüst olmak gerekirse neyi neden yaptığımı bildiğim yeri çoktan geçmiştim. Sadece içimdeki bir his burada olmam gerektiğini söylüyordu.

Cevap vermediğimi gören Jungkook'un alteri yeni bir soru sordu.

'Yoksa benimle buluşmak için bahaneler mi yaratıyorsun prenses?'

Göz devirmekle yetindim. Bir an önce yapacak mantıklı şeyler bulmalıydım.

'Hadi ama Lisa... İkimiz de çok iyi biliyoruz ki ben Jungkook'tan daha eğlenceli ve daha havalıyım. Ondan hoşlanabiliyorsan bana kör kütük aşık olman lazım? Hem siz kızlar kötü çocuklara aşık olmaz mısınız hep?'

'O-ondan hoşlanmıyorum' dedim ancak der demez söylediğime pişman olmuştum bile. Diğer söyledikleri çok doğruymuş gibi bu söylediğini inkar ettiğimi fark eden karşımdaki adam yamuk bir gülüş kondurmuştu suratına.

'Ha diğer söylediklerim doğru yani?'

Saatlerdir Junkook'u nasıl getireceğimi düşünüyordum ancak belki de Jungkook'u geri getirmeyi değil, alterin nasıl gidebileceğini düşünmeliydim. Ufak bir aydınlanma  yaşamanın etkisiyle gülümsedim. Bunu fark eden Jungkook'un alteri ise hemen söze girdi.

'Gülümsedin. Demek ki haklıyım. Hadi itiraf et benden hoşlanıyorsun?'

Bu sırada iyice dibime girmiş, dudaklarımızın arasında santimler bırakmıştı. Her an öpüşebilirdik.

Voiceless Sounds -Liskook-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin