"Mümkün değil! Burada hamile halinle tek başına asla kalamazsın!"
Konuşmanın üzerinden iki gün sonra Yoongi ve diğerleri evime gelerek beni de kendileriyle götürmek istemişlerdi.
"Yoongi lütfen. En azından bir kaç ay kalayım."
"Değil bir kaç ay, bir kaç saat bile kalamazsın!"
Kesin bir şekilde söylediğinde yanaklarımı şişirerek of'lamıştım. Namjoon'u baktığımda ellerini yukarı kaldırarak kaşlarını kaldırmıştı. Onun bir şey söylemeyeceğini anladığımda bakışlarımı Hoseok'a çevirmiştim.
O da derin bir nefes alarak elimden bir şey gelmez dercesine omuzlarını kaldırmıştı. Arkamda duran Seokjin'e döndüğümde boynumu eğerek yalvaran gözlerle yardım istemiştim.
"Kimseye öyle bakma. Bizimle dönüyorsun dedim o kadar!"
Yoongi gardırobun tepesinden aldığı bavuluma eşyalarımı koyarken söylediğinde Taehyung da ona yardım ediyordu. Seokjin yanıma gelerek beni kendine çekip sarılarak saçlarımı okşamıştı.
"Yoongi haklı prenses. Bizimle gelmen daha iyi, burada tek başına kalamazsın."
"Sonunda herkes benimle hem fikir."
Taehyung elindeki telefonumun şarj aletini çantama koyduğunda sıkıntılı bir nefes vererek gözlerimi kapatmıştım. Buraya gelirken eşya getirmemiştim ama şu an hepsi babaannemin yanına gittiğimi sandığı için eve gidip bavul topladığımı zannediyorlardı. Bu yüzden ses çıkartmadan sadece onları izliyordum.
"Bunu kendin için değil bebeğin için yapmalısın Ella. Orada her gün birimizin işi olsa bile diğerimiz yanına gelebilecek."
Jungkook yaslandığı duvardan söylediğinde Jimin yanıma gelerek elimi tutmuştu.
"Bu zor süreci tek başına geçirmemelisin. Bir şeye ihtiyacın olur ve ya bir ağrın olursa oradan müdahele edemeyiz. Ama yanımızda olursan en iyi şekilde ilgileniriz, böylece içimiz de rahat eder."
Başımı olumlu anlamda salladığımda gülümseyerek yanağımı okşamıştı. Onlar gibi arkadaşa ve ağabeye sahip olduğum için kesinlikle çok şanslıydım.
Biri dışında. Taehyung'u hiç bir zaman ne bir arkadaş, ne de ağabey gözünde görebilmiştim. O benim hayatımda en özel yere sahipti. Hem aşık olduğum adam olarak şimdi de çocuğumun babası olarak.
"Biliyorum ama ben bebeğin cinsiyetini öğrenmek istiyordum. "
Dediğimde her kes bir kaç saniye duraksayıp bir birine baktığında başımı Seokjin'in göğüsünden kaldırdım.
"Orada da öğrenirsin."
"Yoongi, bunun mümkün olmadığını biliyorsun. Kore yasaları buna izin vermiyor."
Üzgünce söylediğimde Hoseok yanıma gelerek çenemi baş ve işaret parmağının arasına alarak kendi dudaklarını büzerek hafifçe sıkarak konuşmuştu.
"Benim prensesime annelik ne kadar da yakışacak."
Bunu söylediğinde kendimi tutamayarak gözlerim aniden dolmuştu. Ben anne olacaktım. Minik elleri, minik ayakları olacaktı. Cennet kokusuyla bana dünyaları verecek, bir gülüşüyle hayatımı güzelleştirecekti. Hep yanında olacak, ona hayatı boyunca her konuda destek olmaya çalışacaktım. Hep yanında olduğumu bilmesi için elimden geleni yapacaktım.
Ama ya babası?!
Babası yanımızda olsa da varlığından habersiz olacaktı. Bu da onu hep eksik hissettirecekti. Sanki babası yokmuş gibi. Bunu düşünmek bile ağlamama yetmişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Secret Miracle | KTH
FanfictionElla, en yakın arkadaşı ve çocukluk aşkı olan Taehyung'un düğün gününde ondan hamile olduğunu öğrenir.