Karşım da söylediği sözle bir anlık gözlerim kararmıştı. Öyle güzel konuşmuştu ki karnımda ki elim yumruk olmuştu. Ses tonunu böyle duymayı özlemiştim ve o şuan karşımdaydı.
Ayaklarım yerden kesilecek gibi olduğu sırada çıplak ayaklarımla evden ayrılıp sıkı sıkı tutunduğum kapıyı arkamdan sessizce örttüm. Başımı kaldırıp boyu benden uzun olan Taehyung'a tekrar bakıp ellerimi birleştirerek parmaklarımla oynama ya başladım.
"Buradan gidelim, ailemle konuşmanı istemiyorum." hızlıca bu kelimeleri sarf edip bakışlarımı ondan ayırdım. Daha sonra asla beklemeden yanak içlerimi ısırmaya başlayıp merdivenlere doğru yürüyüp inmeye başladım.
Hiç bir kelime söylemeden beni takip etmesi uzun zaman sonra beni mutlu ediyordu. Bir ay'da ona alışan benliğim ruhumu fazlasıyla daraltmıştı. Şimdi konuşmadan bile olsa arkamda beni takip etmesi beni mesud etmişti.
Gururum ona gitmeme engel olurken onun bana geldiğini düşünmek beni tebessüm ettirirken, bir elim saçlarıma doğru yol alıp başımı eğmemi sağlamıştı.
Evet belki evlilik kabul ettiğim için onunla ilgili böyle düşünmemem gerekirdi, ama düşünmeden edemiyordum. Yine de ona bu kadar mutlu olmamın içinden kırgın olmadan da yapamıyordum.
Biraz bile onunla ilgili mutlu olduğum anda yine ve yine otel aklıma geliyordu ve popomun acısı sanki yeniden alevleniyordu.
Elim merdivenleri inip girişe gelmemle saçlarımdan uzaklaşarak yumruk olurken, duraksayıp ellerimi yavaşça kasıp gevşettim. Sinir vücudumda dört nala doğru koşarcasına yükselir iken bir anda arkama dönüp, arkam da duraksayan uzun bedenin güzel yanağına tokat atmıştım.
"Sen ne hakla benim evime gelirsin! Sana zâten iki gün sonra geleceğimi söylemiştim." diyerek dişlerimin arasından konuşmamla sırıttığını hissettim.
"Nişanlım yanım da olsaydı, bilmediği ders eğitimi yüzünden neler düşünürdü. Haberin var mı senin!" derken kendime anlam veremedim.
Ben bu kelimeleri demezdim ne oluyordu bana kahretsin. Sadece onsuz olan günlerimin acısını ve otel'in acısını çıkartmak istiyordum, ama dediklerim kendime ait olmayacak sözlerdendi.
İçim de deli gibi kıskandırmak isteyen noltayı susturamıyordum.
Ellerim saçlarım arasına karışıp bana çığlık attıracak sırada iken aciz gibi olduğum için gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Ben bu değildim, ben bu kişi değilim.
Ben hırçın olanım, ben bu değilim.
"Jimin sen ne yaptığının farkında mısın?" konuşan Taehyung'la ve bileğimden tutan elle olduğum yerde titredim.
"Değilim değilim ben düşünemiyorum ben saçmalıyorum. Ben bu değilim, yardım et bana kılçık." derken gözlerine bakıp yere çömelerek ağlamaya başladım.
Aklım karışıktı.
Sadece saçmalıyordum.
Taehyung'u üzmek isterken hep hataya düşmüştüm ve bunları gördükçe daha fazla ağlama isteğiyle dolup yaşıyordum. Bunlar onunla karsılaşmasam başıma gelmeyecekti, belki de onunla o pazarda karşılaşmamız büyük bir hataydı.
"Jimin bana bak ağlama hadi gidelim buradan." yanıma çömelip benimle konuşan Taehyung'a bakmayıp daha sesli ağlamaya başladım.
"Güzelim gidelim buradan, sana neden öyle davrandığımı her şeyi anlatacağım. Lütfen ağlama, bana beni dinledikten sonra hak vereceksin biliyorum lütfen ağlama güzeller güzeli." diyen adamla hıçkırırken başımı kollarımdan kaldırıp ona baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heartfelt
Fiksi PenggemarSen ne yaptın kendine?-- İntersex birey içeren bir kurgudur. Başlamadan karakter bölümünü iyi okuyun... Vmin #1 Minv #1 Başlangıç: 28.Temmuz.22 Bitiş: 14.Eylül.22 Yetişkin içerik!