7.Bölüm Aklımdan Uzak Dur!

17 2 0
                                    

    Austen kapıdan içeri girerken elimi sıkıca tutmaya devam ediyordu. Kapıdan içeri girdiğimizde kapı kapandı ve birden her şey kararıp yok oluverdi. Fakat kapı kapandıktan sonra etrafımızda farklı renklerde sis dalgaları belirmeye başladı.

    Birinci sis dalgası, açık sarıydı...

    "Burası perilerin dünyası" dedi Austen. "Diğer tarafta beliren mavi sis, su âlemine aittir; denizkızları ve su canavarlarının dünyası... Sağ taraftaki koyu kırmızı sis vampir âlemidir ve onun yanındaki koyu mor sis dalgasıysa cadılar diyarıdır" diye anlattı. Ve aklıma girip, 'Şimdi, koyu kırmızı sisin içine doğru yürü' dedi ve beni kırmızılığın içine doğru itti. 

    Sisin içine girdiğimde kendimi çok tuhaf hissetmiştim. Önceden içine baktığımda derin bir boşluk görmüştüm. Sanki orada hiçbir şey yok gibiydi. Fakat içine doğru yürüdükten sonra her şey birdenbire değişiverdi. Birkaç adım attıktan sonra, yukarı çıkan bir merdivenin önüne geldim. Yukarı baktığımda merdivenin ucunda ışık görünüyordu.

    Austen yeniden aklımın içindeydi, 'Yukarı çıkabilirsin, bunu biliyorsun' dedi. Başımı salladım. Az önce kendi yaşadığım, doğduğum, büyüdüğüm ve yaşamak istediğim dünyadan ayrılmıştım. Halen orada olmak istiyordum. Başka boyutlara geçmek istemiyordum. İnsan olarak kalmak istiyordum.

    Kayden düşündüklerimi duymuştu. "Şunu artık unutur musun? Artık eski haline dönemezsin, unut artık!" diye bağırdı, ben eteklerimi kaldırıp taş merdivenleri çıkarken.

    "Bu o kadar basit değil biliyorsun. Ailemden yeni ayrıldım. Onları severdim, onları bırakmak istemedim. Nasıl bu kadar kolay olabilir?" diye bağırdım endişeyle. "Ve eve dönmediğim zaman beni merak etmeye başlayacaklar. Onlara ne diyeceğim?" dedim. 'Beni rahat bırak, Kayden. Hayatımı mahvettin!' diye düşündüm.

    Kayden hızla önüme geçip, son basamağı çıktı. "Lacy, bu şekilde davranarak durumu olduğundan daha zor hale sokuyorsun. Biraz rahatlamaya çalış" dedi Austen sakin bir sesle.

    Ona yanıt vermedim. Son basamağı çıkarken gözlerimi kısıp ona doğru baktım. "Vampirlerin güneşte eridiklerini sanırdım" dedim.

    "Bak bu doğru işte fakat yeterince iyi beslenirsek, üç hafta kadar güneşe dayanabiliriz. Üç haftanın sonunda erimemek için yeniden iyi bir kan takviyesine ihtiyaç duyarsın. Kayden seni bu yüzden söğüt ağacının altında dönüştürdü. Orası gölgeydi ve eğer bileğini kesip sana kanını içirmeseydi güneş ışığına maruz kaldığın birkaç dakika içinde ölecektin" dedi Austen.

    Şimdi aydınlığa ulaşmıştık. Sanki bir mahzenden çıkmış gibiydik. Önümde taştan büyük bir şato vardı. "Tam olması gerektiği gibi" dedim.

    "Bu, bütün vampirlerin korunaklı şatolarda yaşadığı anlamına gelmez. Bazıları normal evlerde yaşar. Fakat bizler krallığa bağlıyız, vampir diyarını biz yönetiyoruz" dedi Austen.

    Şato taştandı, hizmetkârlar balkonlara, güneşi kesmesi için gölgelikler yerleştiriyorlardı.

    Hizmetçilerin yanında altı yaşlarında iki çocuğun oynadığını gördüm.

    "Bu çocuklar bizim kardeşlerimiz. Kızın adı Sydney. Oğlanın adı James" dedi Austen.

    "Fakat çok küçükler... Sonsuza dek böyle mi kalacaklar?" diye sordum.

    "Vampirler normal insanlar gibi çiftleşir ve normal doğumlar yaparlar. Doğan çocuklar da on sekiz yaşına kadar büyümeye devam ederler. Sen henüz on yedi yaşında olduğun için bir yıl daha büyümeye devam edeceksin" dedi Austen.

Sen Olmadan AslaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin