8.Bölüm Kan Bağımlılığı

18 1 0
                                    

"Ben o kadar küçük değilim" dedi Mira. "Aslında 700 yaşındayım!"

"Fakat çok küçük gösteriyorsun" dedim, yanmaya başlayan boğazımı temizleyerek.

"Hayır, değilim" dedi sert bir tonla.

"Lacy, onun çok genç gösterdiğini biliyorum fakat gerçekte senden çok daha yaşlıdır. Büyümesi duran sayılı vampirlerden biridir" dedi Austen, ortamı yumuşatmaya çalışarak. "Artı, buraya gelmemizin
nedeni bunu tartışmak değil, baş ağrısı şikâyetin nedeniyle buradayız" diye ekledi.

Austen haklıydı. İtirazlarımın ya da sözlerimin hiçbir anlamı yoktu. Artık buna biraz ara vermeye karar vermiştim. "Üzgünüm" diye mırıldandım.

Birden Mira'nın şimşek gibi çarpan düşüncelerini duymaya başladım. 'Kayden, bu komik kızla evlenecek...'

'Mira!' diye haykırdı, Austen'ın düşünceleri.

"Evet, evet! Bir vampirle evlenip kraliçe olacağım. Ne komik değil mi? Ha, ha, ha... Bu tamamen Kayden'ın tezgâhı. Kimse bana fikrimi sormadı" dedim öfkeyle. Hiçbir şey demeden bana baktılar. O sırada düşüncelerini benden gizlediklerini fark etmiştim. Bunu ben de bir an önce öğrenmek istiyordum.

"Zamanla öğreneceksin" dedi Austen. Bu sıra Mira gidip beyaz dolaplardan birini açtı. Beyaz dolabın altın rengi kapı kolları çok hoş görünüyordu. Dolabın içinde çeşitli şişeler vardı. Sıvı, katı... Pek çok çeşit... Birden bir şişenin içinde bir göz gördüğümü sandım ama emin olamadım.

"Evet, doğru. Ve senin baş ağrını bu göz geçirecek" dedi Mira, içinde gözün olduğu şişenin bulunduğu rafa erişmeye çalışırken.

"Bırak ben alayım" dedi Austen uzanıp şişeyi alırken. Şişenin içinde yüzen bir göz vardı.

"O gözle hiçbir şey yapmam, haberiniz olsun" dedim tiksinerek.

"O kadar kötü değil. Kanla ıslanmış. Bu gözün tadı şeker gibidir ve kanın bütün güzelliğini almıştır" dedi Austen.

"Hayatta olmaz" dedim.

Austen kavanozun kapağını açtı. Burnuma çok hoş bir kokunun geldiğini hissettim. Sanki bonbon şekeri gibi kokuyordu ama daha keskin ve güzeldi. Vücudum titremeye başlamıştı. Bu duygu da neydi? Sanki adrenalin patlaması yaşıyordum. Austen'a doğru atıldım. Birden elindeki kavanoz parmaklarının arasından kayıverdi fakat onu yere düşmeden önce yakaladım. Kavanozu ağzıma dayayıp içindeki kanı içmeye başladım. Kavanozu içindeki şeyin ağzıma düştüğünü hissettim ve onu da ısırıp küçük parçalarına ayırdım. Yumuşak bir sünger gibiydi. Fakat Austen haklıydı, çok güzeldi. Yenilebilir, tatlı ve kanlıydı. Ağzımdaki tadın hiç bitmemesini istediğimi hissettim ve sonunda gözü yutuverdim.

"Beğeneceğini söylememiş miydim?" diye sordu Austen.

"Evet, sanırım" dedim yere çöküp otururken. Eteklerimle bacaklarımı örttüm. Bu haller, hiç iyi terbiye görmüş hanımların tavırlarına benzemiyordu.

"Önemli değil. Başın nasıl? Başının ağrımasının sebebi, vücudundaki değişimden ötürüydü.
Vücudunun desteğe ihtiyacı vardı" dedi Austen. "Ve göz, vampir kanıyla bir araya geldiğinde çok yüksek besin değeri vardır."

"Vampir ilaçları, insan ilaçlarına göre çok daha lezzetlidir" dedi Mira. "Bu arada bu kızın halen bir odası yok sanırım. Dekoratörlere hemen çalışmaya başlamalarını söyleyeyim."

Sen Olmadan AslaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin