14.Bölüm Lanet

11 0 0
                                    

     'Buraya nasıl gelmiş olabilir?' diye düşündüm. 'Onu açmalı mıyım? İçinde beni öldürecek bir şey olabilir mi? Lanetli olabilir mi? Ya da Harry Potter'daki gibi içinde bir anahtar olabilir mi? Tuzak olabilir mi? Üzerinde Drakula'nın ismi ve amblemi olduğuna göre her şey olabilir' diye düşündüm. Her şeye rağmen şansımı denemeye karar verdim. Zarfı açıp mektubu çıkardım. Tuzaktı ve artık çok geçti çünkü onu açmıştım. Zarfın üzerindeki diş mührü gerçeğe dönüşüp bluzumun içine sıçradı. Omzumda güçlü bir ısırık hissettim ve dişler havaya uçup, toz olarak yok oldu. Tüm vücudum alevler içinde yanmaya başlamıştı. Hızla banyoya koşup bluzumu çıkardım ve banyonun büyük aynalarından omzumu görmeye çalıştım. Çok canım yanıyordu. Tüm vücudum alevler içindeydi ve ne yapabileceğimi bilmiyordum. Tek bildiğim bluzumu giyemeyecek kadar çok acı çektiğimdi. Omzumdaki sancı tüm sırtıma ve göğüslerime yayılmaya başlamıştı ve başım dönüyor, midem bulanıyordu. İçimden çığlık atmak geliyordu fakat Kayden'ın sesini duyduğumda boğazımın düğümlendiğini hissettim.

     "Lacy, konuşabilir miyiz? Senden özür dilemek istiyorum" dedi kapımı çalan Kayden'dı.

     "Hey bu da nedir?" dedi birden ve hızla banyoya yanıma geldi. Elinde mektubu tutuyordu.

     "Lacy, o nerede? Mühür nerede?" diye bağırdı.

     "Kayden!" diye haykırdım, acı içinde ve hemen bluzumu üzerime geçirdim. "Ne mührü?" diye sordum. Kayden hızla yanıma gelip bluzumu çıkardı. Yanaklarım utanç içinde yanmaya başlamıştı. Beni hızla çevirip, soğuk elleriyle omzuma dokundu. O an onun da en az benim kadar acı duyduğunu hissedebiliyordum. Sanki acımı dindirmek ister gibi yaraya dokundu. Vücudumu saran alevler biraz olsun azalmıştı ama halen çok garip hissediyordum.

     Kayden'ın, 'Lütfen bunun tahmin ettiğim şey olmadığını söyle' diye düşündüğünü duydum.

     "Nedir o?" diye sordum fakat bir süre yanıt vermedi.

     "Umarım hatalıyımdır fakat eğer haklıysam, bu vampirlerin kan içmesini engelleyen bir lanet!"

     "Bu lanetten nasıl kurtulacağım?  Her lanetin bir çözümü yok mudur?" diye sordum fakat Kayden dudaklarını ısırdı, benden bir şeyler gizliyordu.

     "Umalım da nasıl olduğunu Mira biliyor olsun" dedi ve hızla kolumdan tutup, banyodan çıkarmak için çekiştirdi. Bu sırada çabucak uzanıp, lavabonun kenarında duran bluzumu almak için uzandım. Kayden'ın yarı çıplak halde olmam umurunda değil gibiydi. Beni yeni evimin koridorlarında sürüklemeye başladı. O sırada elinden kurtulabildiğim anda çabucak bluzumu üzerime geçiriverdim. Birlikte Mira'nın küçük, karanlık odasına gittik. Kapıya geldiğimizde, "Mira!" diye bağırdı.

     "Yine ne oldu?" diye sordu Mira. Masada oturmuş kırmızı bir sıvı içiyordu. Bu şey, sıcak kandı. Bir yudum alıp sakince bize baktı ve Kayden mektubu masaya bıraktı fakat üzerinde artık amblem yoktu. Ne de olsa canlanıp beni ısırmıştı ve yok olup gitmişti.

     "Mühre dokundu ve omzundan ısırıldı. Bunun bir yolu olduğunu söyle bana" diye yalvardı Kayden umutsuzca. Mira mektuba baktı ve kupasını masaya bırakıp derin bir iç çekti. Kan kokuyordu ve canım istemiyordu... Oysaki en önce benim atlamam gerekiyordu. Bu garipti, tekrar kokladım ve kokunun midemi bulandırdığını hissettim. Sanki tiksinmiştim, en sevdiğim yani son günlerde en sevdiğim şey kandı. Şimdi ondan nasıl tiksinebiliyordum? Bu gerçekten garipti. Zehrin etkisi yüzünden olmalıydı.

     Mira üzerime gelişi güzel geçirdiğim bluzumu çıkarmamı istedi. 'Arkanı dön Kayden' diye düşündüm. Bir kez daha beni sütyenimle görmesini istemiyordum. Bunu düşünürken yanaklarım yeniden kızarmıştı. Kayden gülümsedi fakat yüzündeki acıyı görebiliyordum. Bu acı sanki onu birden yaşlandırmış gibiydi. Gözlerindeki ışık sönmüş, yanakları çökmüş ve rengi iyice solmuştu. Yüzünde üzgün gölgeler dolaşıyordu. Bu hali kalbimi burkmuştu.

     Mira omzuma dokunduğunda, onun ellerinin çok daha sıcak olduğunu fark ettim ama tabii bunun nedeni az önce tuttuğu sıcak fincandı. Sıcak parmakları yaranın etrafında dolaştı, vücudumu saran acı her dakika hafifliyordu ama omzumdaki yara olduğu gibi duruyordu.

     "Şimdi ne yapacağız? Drakula'yı öldürmeliyiz fakat bunu hemen yapamayız çünkü henüz evlenmedik. Ya da gelip, laneti kendisi kaldırabilir. Tabii bu da çok riskli olur" diye söylendi Kayden endişeyle. Konuşurken bana doğru dönmüştü, hemen bluzumla göğüslerimi örttüm.

     "Sakin ol Kayden! Bir yolunu bulacağım" dedi Mira. O sakindi ama Kayden çok endişeli görünüyordu. Ben ne hissettiğimi bilmiyordum çünkü neler olduğunu tam olarak anlamış değildim. Birinin bana olup bitenleri anlatmasını istiyordum. Vücudumdaki bu tuhaf acı ve kana duyduğum isteksizliğin sebebi neydi? Hepsine bu ısırık mı neden olmuştu?

     Mira düşüncelerimi duymuştu. Dönüp beni sakinleştirmek istercesine yüzüme doğru baktı ve oturmamı rica etti. "Kayden, olayları olduğundan daha zor bir hale getiriyorsun" dedi ve sakinlikle fincanından bir yudum daha aldı.

     Kayden derin bir nefes alıp konuşmaya başladı. "Vampir düğünleri, insan düğünleri gibi değildir. İkisinin de sonundaki öpüşme aynıdır. Fakat aslında tören birbirimizin boynunu ısırıp, kanını içtiğimizde tamamlanmış olur. Bu şekilde bağlanır ve birbirimizin gücünü alırız. En sonundaysa yüzükler takılır. İşte bunun sonunda tam bir evlilik olmuş olur ve Drakula'yı yenecek güce sahip oluruz" diye anlattı Kayden.

     "Fakat sana ısırıkla bulaşan bu lanet, Drakula'nın bizzat kendisi tarafından yapıldı. Bu şekilde kan içmen engellendi. Ve eğer bizlerin kanını içmezsen Drakula'yı öldürecek gücü de bulamazsın" dedi Mira, kelimelerini dikkatle seçip sakince konuşarak. "Ve bir vampir kan içmeden ancak otuz gün dayanabilir ve..." dedi duraksayarak.

     "Kan içmezsem... Bundan nasıl kurtulabiliriz?" diye sordum.

     "Asıl konu da bu" dedi Kayden. "Drakula'yı şimdi öldüremeyiz çünkü evlenmedik ve Drakula'yı öldürdüğümüzde lanetten de kurtulmuş olacaksın. Bir diğer ihtimalse, Drakula'nın kendisinin laneti kaldırması fakat bu çok tehlikeli olur."

     Başka bir şansım var mı diye umutsuzca Mira'nın gözlerinin içine baktım. Mira gözlerini kapatıp düşüncelere daldı. Gözleri bir yıldız gibi parlayarak açıldığında, bir çözüm bulduğunu hissetmiştim.

     "Başka bir yol olabileceğini sanıyorum" dedi ve ayağa kalkıp kitaplığa doğru yürüdü. Kitaplık sarı, kırmızı, mavi ve mor kitaplarla doluydu. Tabureye çıkıp, üst rafa uzanarak mor bir kitap indirdi. Kitabın üzerinde altın sarısı harflerle 'Bildiğimiz Dünyalar' yazıyordu.

     "Cadılar Âlemi'nin Kraliçesi Hecate'de laneti kaldırabilecek bir şeyler olabilir. Ya da en azından burada öyle bir bilgi var. Sanırım bir tür iksir vardı ama hatırlayamıyorum. Bu iksir her türlü lanet için etkiliydi. Fakat asıl sorun, kitabın bu iksirden sadece bir tane kaldığını söylüyor olması. Bir tane kaldığı ne anlama geliyor bunu bilmiyorum ama ona bir an önce sahip olmamız gerekiyor" dedi Mira.

     Kayden hemen yerinden fırladı, "Anneme bu görüşmeyi ayarlamasını söylemeliyim" dedi ve odadan fırladı. Ben umutsuzca Mira'ya baktım. Bir şeyleri açıklığa kavuşturmak istiyordum, göğüslerimi gizlemek için üzerimde tuttuğum bluzumu giydim. "30 gün sonra ölmüş mü olacağım?" diye sordum. Gözlerimin içine bakarak, dudağını ısırdı. "Tam olarak değil... Diğer bir varlığa dönüşeceksin" diye yanıtladı.

     

Sen Olmadan AslaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin