19. Bölüm Düğün Başarısı

12 0 0
                                    

     Havaya pis bir leş kokusu yayılmıştı. Salondan tuhaf hırıltılar duyuyordum. Austen, elime yapışmış sımsıkı tutuyordu. "Sakın pişman olacağın bir şey yapma, sadece bekle..." dedi. Diğer yanımda da Kayden duruyordu.

     "O piç kurusunu geberteceğim" diye gürledi Kayden. Austen onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Kapıya baktığımda Drakula'nın sıska askerlerinin içeri girdiğini gördüm. Onların görüntüsü midemi bulandırıyordu. Kapıdan neredeyse iki düzine sıska asker girdi. Birbiri ardına geliyorlardı. Gözlerimi yummak istiyordum, çünkü içlerini gösteren ince derilerinin yanı sıra, tümüyle çıplaktılar.

     Yanımıza gelen bir askerin elinde bir parşömen tomarı vardı. Bize yaklaştıkça, koku berbat bir hal alıyordu. Asker parşömen tomarını açtı ve bize gösterdi. Karışık, tuhaf bir yazıydı ve Drakula'nın el yazısıydı. Onun yazdığı hiçbir şeye bir daha asla dokunmayacaktım. Kayden yazıyı okuyabilmek için yaklaştı. Dişlerinin arasından askere doğru tıslıyordu.

     "Bu yazıda da lanet olabilir mi?" diye sordu. Sakin ve dikkatli olmaya çalışıyordu. Asker hiçbir yanıt vermedi. "Tamam, o halde okumayı bitirdik, şimdi burayı hemen terk edin!" dedi.

     Diğeri parşömen tomarını kılıfına koydu ve hızla uzaklaştı. Diğerleri de onu izlediler. Onlar gittikten sonra dans salonu yeniden çiçek kokularıyla dolmuştu. O pis kokuya neyin sebep olduğunu merak ediyordum.

     "Orada ne yazıyordu?" diye sordum.

     "Sana sonra anlatırım" dedi Kayden.

     "Neden şimdi anlatmıyorsun?" diye sordum.

     "Çünkü..." dedi ve yeniden sustu. Yüzündeki derin endişeyi görebiliyordum ve bu nedenle işin peşini bırakacak değildim. Fakat yüzündeki o ifade daha fazla soru sormamı engellemişti. Salon bir süre sessiz kaldıktan sonra DJ yeniden müzik yapmaya başladı.

     "Gelin ve babasını dans pistine alabilir miyiz?" diye anons etti DJ. Sesi salonun etrafımdaki kolonlardan yankılanıyordu. Kayden ve Austen bana bakıp gülümsediler. Babamsa çoktan dans pistinde beni bekliyordu. Derin bir nefes alıp yavaşça ona doğru ilerlemeye başladım.

     Babam elini bana doğru uzattı ve onun elini tuttum. Kolonlarda Country müziği çalmaya başladı. Babam dudağını ısırdı. "Senin Country müzik sevmediğini bilmiyorlar mı?" diye sordu.

     "Sanırım hayır" dedim.

     "Ama şu an bunun hiçbir önemi yok" dedim. Şarkı, Brad Paisley'den 'Then' di ve hoş bir şarkıydı. Sevdiğim birkaç country şarkısı vardı. Fakat Keith Urban ve Rascal Flatts, içlerinde en beğendiklerimdi. Taylor Swift'in müziği beni delirtmeye yeterdi, Sugarland'den de nefret ederdim.

     Babam gülümseyerek "Çok güzel bir gelindin tatlım" dedi.

     "Baba, burada olduğun için çok mutluyum. Sen ve annem gelmeseydiniz, dönüşmeseydiniz ne yapardım bilmiyorum" dedim.

     "O gün balodan dönmediğinde çok endişelenmiştik. Sonra Austen ve Kayden'ın da kayıp olduğunu öğrendiğimizde, kaçırılmış olabileceğinizi düşündük" dedi.

     "Aslında kaçırılmıştım..." dedim.

     Babam gülümsedi. "Ama artık her şey yolunda, öyle değil mi?"

     "Evet" dedim derin bir iç çekerek.

     "Benim için önemli olan da bu" dedi babam. Bu sırada şarkı bitmişti ve babamın önünde kibarca reverans yaptım, o da eğilip kibarca elimi öptü.

     "Gelin ve damat için alkış lütfen" diye bağırdı DJ ve Rihanna'dan Disturbia çalmaya başladı. Yaşlı vampirler müzikten pek hoşlanmamışlardı fakat Kayden ve Austen etrafımda dans etmeye başlamışlardı. Lola ve Miley de bize katıldılar. Slow ve klasik müzik çok çalmıştı ve hareketli parçalar çok iyi gelmişti.

     Kayden'a yaklaşıp, "Vampirler sarhoş olur mu?" diye sordum.

     "Elbette oluruz" diye yanıtladı. "Fakat bu pek hoş olmaz."

     "Neden?" diye sordum.

     "Çünkü vampirler sarhoş olduğunda kan kaybeder ve kaybettiğimiz kanı geri kazanmamız zor olur" dedi. "Ben bunu yaşamıştım, hiç hoş olmadı. Sarhoş olduğumuzda gücümüz azalır" diye anlattı.

     "Anladım" dedim, Hindistan cevizli kokteylden bir yudum alarak. 'Bu akşam hastalanmamam gerek, çok fazla içmemeliyim. Ne de olsa bu gece, benim gecem. Drakula mahvetmeye çalıştıysa da, başaramadı' diye düşündüm.

     Gecenin ilerleyen saatleri çok ilginçti. Yaşlı vampirler dans konusunda başarısız ve komiktiler. Ve ilerleyen saatlerde hepimiz çakır keyif olmaya başlamıştık. Bu nedenle hediye merasimini bir sonraki gün yapmaya karar verdik.

     Ailelerimiz, Kayden, Austen ve ben büyük bir arabaya yerleştik. Kayden'ın ailesi bizim kadar içmemişti ama yine de çok iyi durumda sayılmazdılar. Her şeye gülüyorduk. Ağzımızdan çıkan her kelime bizi güldürmeye yetiyordu. Kayden'ın kolu omzumdaydı ve sonunda şatomuza ulaşmıştık. Kayden'la birlikte, bizim için hazırlanan odamıza gitmek için yukarı çıktık. Odamız, kırmızı ve siyah renklerde döşenmişti. Mobilyalarımız meşedendi ve ortada geniş, yüksek bir yatak duruyordu. Yatağı görür görmez üzerine atlayıp uzandık. İkimiz de hafiften sarhoş olmuştuk ve bu Kayden'ın dediği gibi gerçekten kötü bir duyguydu.

     "Pişman olacağımı bildiğim halde içtim" dedi Kayden.

     "Söylenmeyi bırak, çok içmedik" dedim.

     Gömleğini ve kravatını çıkarmaya başlamıştı. Bense üzerimdeki bu rahatsız gelinlikten bir an önce kurtulmak için can atıyordum.

     "Üzerimi değiştireceğim, bu çok rahatsız" dedim. Odanın bir duvarında benim giysi odam, diğer duvarında da Kayden'ın giysi odası vardı. Giysi odamda pek çok çeşit kıyafet vardı. Üzerime uygun bir gecelik bulup geçirdim. Dantelli gelinliği çıkarıp asmam çok zor olmuştu. Geceliğimi giyer giymez kendimi yatağa attım. Kayden çoktan uykuya dalmıştı. Bu gerçekten tuhaftı, ne de olsa ilk gecemizdi ve o benim kocamdı. Aynı yatakta olduğumuz için garip hissediyordum. "Sakin ol ve bu duruma alışmaya çalış" dedim kendi kendime. Yatağın diğer ucuna geçip, örtülerin altına girdim ve örtülerle kendimi sıkıca sarıp her yerimi kapadım. Çok yorulmuştum. Dönüp Kayden'a doğru baktım. Birden kendimi çok güvende hissetmiştim. Gülümsedim ve ona doğru yaklaştım. Başımı göğsüne dayadım. Onu hafifçe yanağından öpüp, gözlerimi yumdum.

Sen Olmadan AslaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin