yedi; yeni bahçıvan

1K 132 356
                                    

• indila - tourner dans le vide •

• indila - tourner dans le vide •

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

tanrısal bakış açısı;

uzun boylu adam dağlık yollardan geçiyordu elinde ki defterine gözlerini dikmiş bir şekilde.

hiç eşyası yoktu, sadece üzerinde ki yamalı ve eskimiş kıyafetlere sahipti.

yer yer gül dikenleri yüzünden çizilmiş elleri, kendisine yol göstersin diye üzerine haritaya benzer bir yol çizdiği minik defterindeydi.

saraya varmak için tahmini olarak yarım saati kalmıştı ve bundan önce üç saat daha yürüdüğü için çok yorgundu, ayrıca açtı ve fakir olmaktan nefret ediyordu.

biraz daha yürüdüğünde, ağaçlar yüzünden göremediği saray tüm ihtişamıyla göründü.

çok büyüktü, düşündü de; asla bu kadar zengin olamayacaktı.

ama en azından karnını doyurabilecek ve temiz kıyafetler giyebilecekti. küçük kulübesinde olduğu gibi açlıktan uyuyamama sorunu yaşamayacaktı.

havaya bir gülüş bıraktı mutlulukla ve yol hızlı bitsin diye devamında koşarak ilerledi.

jennie kahvesini yudumlayarak açık camlara ilerledi. ekim ayına yaklaştıkları için rüzgar sonbaharın başlarına göre artış yaşıyordu.

lâkin yine de o kadar çok değildi. güzel bir serinlik vardı havada. üşütmüyordu.

jennie'nin en sevdiği dönemlerdi, bayılırdı saçlarının uçuşmasına.

bugün üzerinde saten bir gömlek vardı. uzun gömleğin yakası açıktı ve belinde bir belini saran bir korse vardı. altında ise kısa bir şort.

bugün güzel hissettiği için kendine özenmek istemişti, bu yüzden ellerinde de dantelden oluşan bir eldiven vardı.

çok zarif görünüyordu. dalgalı saçları ve sürmeyi eksik etmediği rujla adının hakkını veren bir prensesti.

(kıyafet bölüm sonunda mevcut.)

topuklu beyaz botlarıyla odadan çıkmak için adım atarken kapı çaldı. kaşlarını çatarak 'gir.' diye bir komut verdiğinde içeriye bir muhafız girmişti.

"efendim, dışarıda bir adam var. bahçıvanlık işi için geldiğini ve sizin çağırttığınızı söylüyor." dediğinde anlayışla gözlerini yumdu ve gülümseyerek, "gelsin." dedi.

topuklarının üstünde dönerek çalışma masasına ilerledi ve kalçasını masaya yaslayarak kollarını kavuşturdu. camdan içeri giren rüzgar saçlarını hafif hafif uçuşturuyordu.

birkaç saniye sonra kapı tıklatıldı ve içeriye boynu bükük, dalgalı siyah saçlara sahip bir adam girdi.

kendinden on beş santim kadar uzun görünen adamın üzerinde ki kıyafetler yırtılmış, eski püskü bir hâl almıştı.

autumn rains ➳ liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin