5

8.6K 1.1K 630
                                    

Haiii, ben geldiiim. Bu fici seviyorum ama hak ettiği değeri görmüyor oluşu beni birazcık üzüyor maalesef ki.

Bu arada bir önceki bölümde de değinmiştim. Yaptığım bir editte semetae mi seke mi ilerlesin fic diye sormuştum, en çok istenilen semetae olmuştu bu kurgu için. Sonuçları duyuru olarak paylaşmıştım hem igde hem de wattyde. Açıklamasına semetae ukekook olarak ekledim kurgunun, fakat buradan da belirtmek istedim. CV semetae ilerleyecek, bilginiz olsun <33

Yazım yanlışlarım varsa affoluna, keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx

**

"Ne demek sorun yok, Soobin ve Yeonjun kodese atın şu düşmanı derhal!" Kurt ailesinden olan Yoongi'nin tok sesiyle birlikte ağzım kocaman açıldı.

"Hayır hayır, bak sadece yüzüğümü almaya geldim. Amacım sizi öldürmek değil!" Adının Soobin ve Yeonjun olduğunu öğrendiğim iki kişi gelip beni kollarımdan yakalayarak çekiştirdiklerinde acı içerisinde inledim.

"Sarayımıza bu saatte sohbet etmeye gelecek halin yok, ayrıca kurtboğan taşıyorsun. Götürün derhal!" Yoongi denilen kurda döndüğümde kırmızı gözlerinden onun alfa olduğunu anladım.

Öfkeli bakışları ve ciddiyeti olmasa sevimli bir yüzü var denilebilirdi. "Taehyung'a bir şey olmadı, bak şakalaşıyorduk hem." diye kıvırıp yırtmaya çalıştım.

Mine çiçeğindeki zehir kanıma karıştıkça gücüm bedenimi terk ediyordu.

"Şakalaşıyor muyduk?" diye sorduğunda, ses tınısındaki şaşkınlık ifadesi iliklerime işledi. Lanet olasıca, kurtboğanı çatur çutur yemişti, zerre bir şey olmamıştı. Dimdik duruyordu karşımda.

Bense pilim bitmek üzere, fakat yenik düşmemek için çabalamaya, direnmeye devam ediyordum. Dizlerim zangırdamaya başlıyordu.

"Kurtboğanı ağzıma zorla tıkıştırırken pekte şakalaşıyora benzemiyordun, aksine beni zehirlemek ve etkisiz hale getirmek istiyor gibi bir çaban vardı cüretkâr vampir Jeon Jungkook..." dedi on derece küstah bir sesle, böbürlene böbürlene.

Saçlarım terden alnıma yapışırken, Yeonjun ve Soobin beni çekiştirmeye devam etti. Onları diretecek gücüm yoktu. Bacaklarım infilağın eşiğine gelerek tüm ağırlığımı onların beni tutan kollarına devredecek şekilde saldım.

"Sadece yüzüğümü istedim..." diye fısıldayarak dudaklarımı büzdüm.

*

Acılar içerisinde soğuk kodeste kıvranıyordum. Tek bir gaz lambasının bulunduğu bu karanlık zindanda Jin hyung ile Jimin benim yokluğumu fark edene kadar onları beklemek zorunda kalacaktım. Beni bulamayınca ve dönmediğimi fark edince durumu anlarlardı diye umut ediyordum. Onlar gelip beni buradan kurtarana kadar burada mahkum kalacaktım.

Lanet olsun. Jin hyungu dinlemeyip başıma buyruk davranmıştım ve sonucu buydu. Mine çiçeğinden ne çekmiştim ben bir günde yaaa!

"Neden döndün ki sanki... Romada kalsaydın..." diye fısıldadım inleyerek.

Deliler gibi bağırmış ve geri dönmeleri için duygu sömürüsü bile yapmıştım. Ama kulak asmamışlardı bana. Hıh!

Tamam, buraya gelirken her şeyi göze alan sendin Jungkook! Of durum hiçte istediğim gibi sonuçlanmamıştı, ben böyle hayal etmemiştim ki ya!

Bedenim gittikçe uyuşurken zehir her bir uzvumu kaplayacak şekilde beni ele geçirdi büsbütün.

Saatlerin sonunda yaklaşan adım sesleri duyunca başımı kaldırıp demirliklerin arkasına bakmaya çalıştım. Karanlıktı, hiç bir halt göremiyordum. Zehir nedeniyle görüş alanım gittikçe puslaşıyordu. Kör oluyordum sanki...

CRAZY VAMPIRE • TAEKOOK  ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin