two (2)

1K 106 81
                                    

@lavmin adlı kişinin profilini incelemek için dokunun.
                               profili incele.

@lavmin:

ben ve manitam, çok büyük bir aileyiz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ben ve manitam, çok büyük bir aileyiz. 🙌

       @hyunjin01:hyung kediseksuel misin???🧐
           @lavmin: hyunjin, siktir git köyüne ya.       
             @hyunjin01: uf tm ya 😔🤙

@lavmin:

sırnaşma artık ya

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

sırnaşma artık ya. @seochang 🙄

             @seochang: zorbasın ya.
               @lavmin: nur yüzlü çocuğum ben kes.
          @christt: sizinle arkadaş olmak çok zor.
                    @seochang: 😔

"Neye bakıyorsun?" yanıma gülümseyerek yaklaşan Jeongin'e bakıp tebbesüm ettim ardından omuzlarımı silkip konuştum:

"Hiç, öyle instagram keşfetimde dolaşıyordum. Sen nerdeydin ya? Ağaç oldum bekle bekle."

Jeongin sırt çantasını düzeltip omzumu patpatladı, bu hadi yürü demek gibi bir şeydi.

"Projeyi yapmayı unutmuşum gece onunla uğraştım, geç yatınca böyle oldu."

Hüzünlü hüzünlü konuşmasına sessizce gülüp yürümeye başladım.

"Salaksın, bir ay önceden verilmiş ödevi nasıl unutuyorsun?"

Jeongin bana sözde sinirli bir bakış attığında korkmuş gibi bir tepki verdim, ardından beraber gülüştük. Jeongin benim en yakın arkadaşımdı, hatta tek arkadaşımdı. Bana zorbalık yapmayan cidden ben olduğum için benimle konuşan tek kişiydi.

"Jisungie, sana yazan çocuk tekrar bir şey yazdı mı?"

"Ha, yok hayır. Bu seni rahatsız ettiyse bir daha yazmayacağım demişti cidden de yazmadı."

"Bence o diğerleri gibi değil. Ona bir şans vermekten zarar gelmez bence?"

Okulun önüne geldiğimizde durdum, Jeongin'e bakıp iç çektim.

"Kimin ne yapacağı belli olmuyor Jeongin, insanlara güvenmek benim için kolay değil."

"Sana güven demiyoru-"

"Ya! Han Jisung!"

Jeongin'in sesini kesen Gwi-nam'ın bana seslenmesi olduğunda kemiklerimin her birinin teker teker kasıldığını hissettim. Yine başlıyorduk, derin derin nefes alışlarım sürerken Jeongin koluma girdi ona bakıp kafamı yapma dercesine sağladım. Ona da bana davrandıkları gibi davranmalarını istemiyordum, onun kolumdan çıkmasını sağlayıp yüzümdeki maskeyi düzelttim ve
Gwi- nam'a doğru birkaç adım attım.

"Vay canına Han Jisung, cidden söz dinliyorsun. Takmışsın maskeni."

"Sen onun aksine pek söz dinlemiyorsun ama değil mi?"

Tanıdık olmayan bir ses kulaklarımı doldurduğunda sesin geldiği yöne baktım gördüğüm yüz beni şaşkına çevirirken Jeongin'in tekrar yanıma gelip koluma girmesiyle ona döndüm.

"Bana yazan çocuk bu."

"Ne? Oha çok havalı."

Jeongin'e göz devip tekrar onlara döndüm. Adının Minho olduğunu dün öğrendiğim çocuk en kıymetli zorbama yaklaşırken gerginlikten ölmek üzereydim.

"Sen ne alaka Minho, işine bak benimkine karışma."

Minho Gwi-nam'ın dibine iyice girdiğinde nefesimi tuttum, ne yapacaktı acaba?

"Asabımı bozma Gwi-nam, uğraşacak başka birnini bul kendine. Jisung'u rahat bırak."

Gwi-nam sinirli bir nefes verip Minho'yu geriye iktirdiğinde bir adım geriye çekildik Jeongin ile birlikte. Bu sefer Minho sinirini belli edip
Gwi-nam'ın üstüne yürüdüğünde kafam zonklamaya başlamıştı bile. Minho Gwi-nam'ın yakasına yapıştığında gözlerimi yumdum, çok gerilmiştim.

"Sakinleş Jisungie, bir şey olmayacak."

Jeongin konuştuğunda kafamı anladım dercesine sağlayıp derin bir nefes verdim ve gözlerimi açtım tam o sırada Minho'nun Gwi-nam'ın yüzüne geçiridiği yumruğu gördüm inanılmaz sert vurmuştu.

"Bu ilk uyarı Gwi-nam ondan uzak dur. "

"Hey! Çocuklar ne oluyor orda? Dağılın hemen!"

Nöbetçi öğretmen konuştuğunda Gwi-nam ayağa kalktı, Minho ise üstünü düzeltti.

"Bir şey yok hocam. Gwi-namla şakalaştık sadece."

"Evet zaten bende gidiyordum hocam, size kolay gelsin."

Korkak herif.
Gwi-nam ve hoca gittiğinde Minho bana döndü:

"Artık bulaşmaz sana, bir terslik olursa bana söyleyebilirsin."

"Sen tam olarak neden karışıyorsun ki?"

"Anlamadım? Yani şey, yardımcı olmak istedim sadece."

"Yardımına muhtaç değilim, sana beni rahat bırakmanı söylemiştim. Basmıyor mu kafan?"

"Ben.."

"Sus."

Neden bu kadar sinirlendiğimi bilmiyorum. Sadece bana acıması hoşuma gitmemişti, sözlerimin ardından Jeongin'in kolunu tuttum ve Minho'nun yanından hızlıca geçtim, ne haddineydi beni savunmak?

"Jisung, çocuğa biraz fazla çıkışmadın mı? Sadece iyilik yaptı çocuk, teşekkür edeceğine üzdün boşu boşuna."

Jeongin konuştuğunda ona baktım, belki de çok saçmaydı çıkışmam ama kendimi tutamamıştım.

"Bilmiyorum Jeongin sadece bana acımasını istemiyorum. Belki de çok sertti emin değilim of."

"Dert etme, okul çıkışı ona mesaj at ve hem özür dile hem de teşekkür et.  Bir de arkadaşı var mı diye sor ya çok havalıydı senink-"

Jeongin'in omzuna küçük bir yumruk attım, boş boğazlığı tutmuştu yine.

"Sussana be! Yürü yürü sınıfa hemen."

"Tamam ya kızma, yürüyorum."

Jeongin önden yürürken ona küçük bir kahkaha attım ve peşinden ilerledim.
Garip bir gün oluyordu.

"Hey! O kadar hızlı gitmesene!"

selamlar!!!! yine kısa bir bölüm oldu maalesef ama böyle tadında tadında ilerlemek istiyorum!! keyifli günleer 💓💓💓

your beauty never ever scared me - minsung.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin