thirteen (13)

450 42 33
                                    

"Jisung!"

Bizimkilerle eğlenemin akşamı Jisung okuldan yarım saat önce buluşup konuşmak istediğini söylemişti. Bu sebeple biraz erken çıkmış ve okulun oradaki parkta onu beklemiştim.

"Ah gelmişsin!"

Jisung oldukça büyük bir gülümseme ile yanıma geldiğinde gülümsememek için zor tuttum kendimi. Çok güzel gülüyordu ve inanın bu hiç adil değildi.

"Selam, nasılsın?"

"Bu konuşmanın sonuna bağlı olarak belli olacak."

Cümlesiyle derin bir nefes verdim ve kolundan tutuo banka oturdum, kolundan tutmamın sebebi onunda oturmasıydı.

"Konuşup halledelim o zaman bunu çözmek istiyorum."

"Yaptığım şeyin yanlışlığının farkındayım ve çok üzgünüm bunları söylemekten başka bir şey gelmiyor elimden bunun için de özür diliyorum. Ama seni çok seviyorum ve seni kaybetmek istemiyorum. Bu kadar yeni bulmuşken bu kadar çabukça kaybetmek istemiyorum."

"Öp barışalım o zaman."

Ani cümlemin ardından Jisung'un gözleri büyüdğünde güldüm. Ne vardı yani? Hiçbir şey karşılıksız olmazdı.

"Öpeyim mi?"

"Barışmam yoksa cidden yüzümü göremezsin sonra ağlarsın peşimden."

"Ya! Demesene öyle."

"Öp o zaman çocuk."

Jisung bana gözlerini devirirken benim keyfim yerindeydi gayet, yapacağını bekliyordum. Baskıyı dudaklarımda hissetmeyi beklerken yanağımda hissettiğimde için kıpır kıpır olmuştu. Changbin'in bile yaptığı bir hateketi onun yapması beni nasıl bu kadar etkileyebiliyordu emin değildim.

"Barıştın mı?"

"Barıştım bebeğim."

Jisung ayağa kalkıp elini bana uzattı, elini tutup bende ayağa kalktım. (yanımda minicik görünmesi şaka mıdır? ısıracağım.)

"O zaman gidelim!"

[bir süre sonra, okul bahçesinde.]

"Affettin yani?"

Hyunjin bu soruyu tam tamına yedinciyi sorduğunda Jisung huzursuzca nefesini verdi, tam ona cevap verecekken Jeongin'in konuşmasını duymamla duraksayıp ona baktım.

"Ya sen neyi sorgulamaya çalışıyorsun acaba? İnsanlar mutlu ve barışmış kendin huzursuzsun diye diğer insanları da düşürme. Kafadan yoksun musun?"

Jisung hemen Jeongin'in omzuna vurup ne yapıyorsun der gibi baktı lakin tam o sırada Hyunjin büyük bir sinirle ayaklandı ve  Jeongin'e doğru yürüdü.

"Düzgün konuş benimle."

Ortam iyice gerilirken ben ve Chan'da Hyunjin'i tutuyorduk hafifçe, sinirlendiğinde gözü dönüyordu.

"Konuşmuyorum. Doğruları duymak bu kafar can yakmamalı. Bunu bir nasihat olarak düşün."

Hyunjin ikimizi birden iktirip Jeongin'in dibine girdi biz de hemen arkasındaydık elbette. Bu ikili arasında ne geçmişti de birbirlerine bu kadar öfke dolulardı?

"Yang Jeongin, seninle bir kere yattım diye bana öğüt verebileceğini nasıl düşündün? Kendini bu kadar önemseme. Benim için anlık bir zevkten farksızsın. Cümlelerim çok tanıdık gelmiştir şimdi sana. Hadi al kuyruk arkadaşını da köşende hazmet bunları. Eminim ona anlatacak şeylerin vardır."

your beauty never ever scared me - minsung.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin