fourteen(14)

479 43 28
                                    

"Ya ne demek hastaneye yatmayı istemiyorum? Sen beni delirtmek mi istiyorsun Minho? Hasta olduğunu yeni öğrenmem yetmiyor gibi bir de tedavi sürecini reddettiğini söylüyorsun.  Ne olsun istiyorsun ya sen?"

Evet doğru tahmin, doktor birkaç kere arayınca Felix'e hastalığımdan bahsetmek durumda kalmıştım. O da hem ondan sakladığım hem de sözde tedaviyi kabul etmediğim için deliye dönmüştü.

Ama yapabileceğim bir şey yoktu, ben gayet iyiydim ve o hastaneye yatmam gerekmiyordu.

"Felix, bebeğim bir sakinleş beraber oturup halledelim. Bizde onun tedavi görmesini istiyoruz."

"Biz istesek kaç yazar Changbin? Kendisinin hiçbir şeye umudu yok."

"Umudum olmasını gerektirecek bir durum yok çünkü ben iyiyim."

Sinir kat sayım artarken sert bir tonla konuştuğumda Chan'ın derin bir nefes verdiğini gördüm. Konuşmak için dudaklarını ıslattığında bu sefer derin bir nefes veren taraf ben olmuştum.

"İyi olsan doktor yatılı tedaviye geçiş yapmak istemez herhalde."

"O doktorun bir şey bildiği yok."

"Minho, annenin tedaviye verdiği tepkiyle senin vereceğin tepki aynı olmaz."

"Sende mi Hyunjin? Size ben iyiyim diyorum. Üstelemeye devam etmeyin artık."

"Ya sen bizi delirtmek mi istiyorsun?"

Felix sinirle konuşurken oturduğum koltuğa doğru gelip üstüme eğildiğinde gerilmiştim, onu ilk defa böyle görüyordum.

"Yok ben iyiyim yok doktor yanlış biliyor. Bunlar senin için bir oyun mu Minho?"

İyice üstüme eğilip işaret parmağı ile kafama vurduğunda eş zamanlı olarak dudaklarını da aralandı.

"Eğer annen gibi ölüp gidersen seni asla affetmem."

"O ölmeyecek Felix, tedavisini görecek ve her şey çözülecek."

Konuşmaya Changbin'de dahil olduğunda cidden bunalmıştım. Abartıyorlardı. İki yıldır böyleydim ve hâlâ hayattaydım sonuç olarak?

"Abartmayın, ölmeyeceğim elbette."

"Tedaviyi görmediğin sürece bundan emin olamayız Minho."

"Chan.. Bana inanmayı seçseniz ne olur sanki?"

"Zaten istediğimiz sana inanmak, bunun için dil döküyoruz burda. Bir de bana Hyunjin kas kafalısın dersin."

"Sen öylesin ama."

"Ya sus."

Hyunjin'le tatlı bir atışma yaşarken kelimelerimi boğazıma dizen Felix'in sesi oldu.

"Jisung biliyor mu?"

"Bilmiyor ve hiçbir zaman öğrenmeyecek"

"Hayır öğrenecek, tam şu an da ona yazacağım. Bu saklayabileceğin bir şey değil."

Felix telefonunu eline aldığında ona doğru yürüyordum ki kolumdan tutulmasıyla durdum.

"Changbin, yapma lütfen. Çocuğun bilmesi onu çok üzecek."

"Her şeyden habersiz olmasından iyidir."

Hyunjin konuştuğunda bir süre ona baktım. O ve Chan koltuklara yerleştiğinde kolumu Changbin'den çekip Felix'e odaklandım. Çoktan yazmış olmalıydı.

"Buraya geliyorlar."

"Geliyorlar derken?"

Hyunjin sorduğunda o "ler" ekinin aslında kimi kapsadığını anladığını fark etmiştim. Cidden şu an en istemediğim ortam gerçekleşmek üzereydi.

your beauty never ever scared me - minsung.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin