Hiç konuşulmasın yapılmış bir anlaşma gibi üçü de bir yerde kalmaya başladı. Shin ikisini görmezden gelmeye çalışıyordu, Wîn de aynı şekilde, bizim canımız Rio ise orta yol bulmak istercesine çırpınıyordu.
Kâh Win, kâh da Shin'le konuşmaya çalışıyor, aralarını yapmak için dört dönüyordu. Sonuç ise kocaman bir sıfırdı. Bir süre sonra kendisi de pes etmişti, zaten.
Win ile kaldığı ikili odaya geçip yatağına uzanmıştı mutsuzca. Dudaklarını bükmüş telefonumu çıkarmıştı.
Annesini numarasını girip telefonu kulağına götürdü. Ancak ne yazık ki, telefondan tek bir ses dahi gelmiyordu. Kaşlarını catarak bir kaç kez daha denedi.
En sonunda olmayacağını anlayıp odadan çıkarak soluğu Wîn'in yanında aldı.“Wîn, telefonum çalışmıyor.” Dedi yanına otururken.
Wîn kaşlarını çatarak ona uzatılan dikdörtgen cihaza baktı. “Bu ne?” diye sordu inanmazca.
Karşı koltukta oturan Shin’in de dikkatini çektiğinden o da bakmıştı bu cihaza.
“Telefonum işte.” Teleofnunu alıp, düğmesine bastı. “Annemi aramak istiyorum ama çalışmıyor.”
Wîn telefonu inceledi. “İlk kez böyle bir şey görüyorum. Ne işe yarıyor?” diye sordu hevesle.
“İletişim kurmak için, ya da inter-“ onların boş bakışlarını görünce iç çekti. “Boş verin.”“Sen nereden geliyorum demiştin?” diye sordu yeniden.
“Yer yüzü denilen bir gezegenden geliyorum.” Dediğinde Shin parlak gözlerle baktı ona.
“Gerçekten mi?” Heycanla ayağa kalkıp onların yanında bitti. Uslanmaz bir bilgi aşığı olduğundan, kalbi heycanla atıyordu.
Rio başını sallayıp onayladı. İlk kez Shin onunla konuşmaya çalıştığını görünce gülümsedi yavaşça. Yer yüzüne ilgili olduğunu bilseydi daha önceden söylerdi nereli olduğunu.
“Anlatsana neler var orda? Yer yüzü hakkında bir kaç kitap okudum ama ayrıntılarıyla anlatmamışlardı.” Dedi üzgünce.
Rio elindeki telefonu Shine gösterdi. “Bu Yer yüzünden bir cihaz. İnsanlarla uzaktan iletişime geçmemizi sağlıyor. Bunun gibi çokça teknolojik ürünler mevcut. Bizim büyümuz de bunlar işte.” Gülerek, shinin parlak bakışlarını izledi.“Çok güzel.” Rio Shine yeryüzünde olan her şeyi sabırla anlattı. İnsanları, cihazları, İnterneti, kendi ailesini bile. Shin ve Win de merakla onu dinledi.
Söylediği çoğu şey Eartha gezegeninde de mevcuttu. Lakin yine de farklı tarafları vardı.
“Siz iletişim kurmak için ne yapiyorsunuz?” Shin ve Win bir birine döndü. İkisi de omuz silkti. “Büyü gücümüzü kullanıyoruz.” Dediler aynı anda. Sonra kısık gözlerle tekrar bir birine baktılar..
“Ben de yapa bilir miyim peki?” diye sordu.
“Bilmem denesene hadi.”
“Nasıl yapacağım?”
Shin bir kaç kez süzdü onu. Dövüştüklerinde bile sadece buz kütlesinden başka bir şey yapamamıştı.
Büyü yapmayı bilmediği kanısına varmıştı bu durumdan. Çok dikkat etmemişti sonra. Şimdi yer yüzünden olduğunu öğrenince ilgilenmeden yapamadı. Ona anlattıklarına karşı bir kaç numara öğrete bilirdi sanırsa.
“Aramak istediğin kişiyi düşün, ardından büyü gücünü harakete geçir.” Dedi omuz silkerek.
Rio dediklerini tekrar ederek önce annesini düşündü sonra, gözlerini kapatıp bir kaç saniye bekledi ama ne yazık ki hiç bir şey olmadı. “Olmuyor ama” Dedi üzgün bir şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
F.U.E.L || bxb
FantasyBüyü evrenine hoş geldiniz. Bu evrende çıkacağımız maceraları okumak için bize katılın. Aksi taktirde çok pişman olursunuz. Ayrıca bxb hikayesidir. Homofobik insanların okuması tavsiye edilmez... Tüm haklar bana aittir.