Benim için çok değerli olan oylarınızı vermeyi unutmayın. 🥰 iyi okumalaaar❣️
''Bu ne anlama geliyor?'' Başım göğsüne gömüldüğü için sesim boğuk çıkmıştı. Yüzüne bakmak için kafamı kaldırdığım esnada kalp atışları giderek uzaklaştı. Tıpkı sırların aramıza ördüğü camdan duvar gibi. Bu duvar varken yalnızca acı çekişimizi izleyebilirdik. Gerçekten birbirimize dokunamaz, düştüğümüz yerden kaldıramazdık. Ne kadar ilerleme kaydedersek edelim kendimizi yine bu kanlı bok çukurunda buluyorduk. Sırlar. Onun bildikleri ve benim bilmediklerim. Yüzümün halini görünce dudakları dümdüz oldu. Fısıldayarak ''Bu ne anlama geliyor?'' diye tekrarladım.
Aslında içimden, ''Bana ne yaptın!'' çığlıkları atmak geliyordu.
''Şşşt,'' dedi başparmağı dudağımı okşarken. ''Bir daha göz yaşlarının aktığını görmektense bir canavara dönüşmeyi tercih ederim.'' Hala ağlıyor muydum? Tırnaklarımı omuzlarına bastırdığım esnada çenemi tuttu. ''Bir daha ağlamayacaksın. Öfkenden kurtulmak için bana bağır, vur, hatta yarala. Gerekirse beni canımdan et. Ama bir daha asla...asla ağlama. ''
Sözlerini kelimenin tam anlamıyla beni savunmasız bırakmıştı. Hızlıca gözyaşlarımı sildim. ''Neden...ne diye buraya getirdin beni?''
Hayali kum saatini çevirdim. Vereceği cevabın doğruluğu akan kumların ne kadar büyük bir tepecik oluşturacağıyla doğru orantılıydı. Aksi takdirde beni beklettiği esnada yalanlar ürettiğinden başka bir şey düşünemezdim. Doğrular bekletilmeye değmezdi. Yine de haddin fazla gömülü kaldıklarını görebiliyordum. ''Anılarına yeniden sahip olduğunda her şeyi öğreneceksin, Alessia.''
Eldivenli eliyle saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. O sırada çıplak bileğine dokunmak için elimi kaldırmıştım gibi tıpkı bir ateşmişim gibi sıcaklığımdan kaçındı. ''Sana dokunarak onları geri kazanabilecekken buna neden izin vermiyorsun?'' Parçaları bana batan kırık kalbimi işaret ederek, ''Bunu yapan sensin.'' diyerek gözlerine bakmaya devam ettim.
''Doğru, kim olduğunu hatırlamak için tenime ihtiyacın var,'' Parmakları çenemi sıyırdı. ''Tenime ihtiyacın var...'' Her şeyin farkındalığıyla beni kıvrandırıyordu. Bunu kendi ağzından duymak olduğumuz duruma tiksinti duymamı sağlamıştı.
''Öyleyse neden yapmama izin vermiyorsun?''
Beni kucağına çekti. Tutuşu sertti. Hatta parmaklarının ucunu canımı yakıyor bile denebilirdi. Elleri önce gözyaşlarımı sildi sonra saçlarıma tırmandı. Ne yaptığına anlam veremediğim süre boyunca saçlarımı topladı ve nihayetinde yumruğuna doladı. Kucağındayken belim bir yay gibi gerilmişti. Beni kendine yaklaştırdı. ''Çünkü o küçük ellerin bana değer değmez ödünün kopacağı bir şeye dönüşmeye başlıyorum ve bu değişim kontrol edebildiğim bir şey değil. Bana ne olduğumu, kim olduğumu ve amaçlarımı unutturabilir. '' Elinin tersi yanağımı okşadı. Bu hareket sesi ve kelimeleriyle senkronize olduğunda tüylerimi diken diken etmişti. Ona kafa karışıklığıyla baktım. ''Bir gün sana dokunma arzuma yenik düşersem tamamen o şeye dönüşüp tüm kurtuluş planını çökertebilirim. ''
Ondan uzaklaşmaya çalıştığım esnada yumruğundaki saçları daha fazla sıktı. Gözyaşlarım artık akmayı bırakmıştı. Bu gerçekle yüzleşme evresi falan mıydı? ''Ya sana zorla dokunmaya kalkarsam?''diye sormuş bulundum.
''O zaman bunu engellemem gerekir.''
Omuzlarımın arasına bir çamaşır ipi gerilmiş gibi dikleştim. ''Benden kurtularak mı?''
Alnını alnıma dayadı. ''Belki de gereklidir.'' Teni tenime değerken beni öldürebileceğini mi kast ediyordu? Uyuşarak gözlerimi kapattım. Kafamın içinde zaten bildiğim görüntüler dönüyordu. Canlılığın ötesindeki orman, onu o ormanda gördüğüm ilk an. Kalbime dokunuyor, etrafımda dönüyor tekrar tekrar benimle olduğunu söylüyordu. Göz kapaklarımın altındaki karanlık aydınlığa dönmezsem benden bir ısırık alacakmış gibi gözlerimi açtım. ''Rüya değildi.'' dedim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FANTOM ETKİSİ doğa dönüyor
FantasiYaşamı boyunca hiç kimsenin onu "tehlikeli" olarak nitelendireceğini düşünmezdi. Eh, hayat bazen hoş olmayan sürprizler yapabiliyordu. "Nefes al," dedi kendine. "Çünkü her an biri gelip onu senden alabilir." Ölüme kapadığı gözlerini bir öncekilerd...