Chanhee biraz uykusuz kalması nedeniyle zar zor işyerine doğru yürüyordu. Tüm gece fotoğraflarla uğraşmış biraz da Younghoon'u düşünmüştü. Ve her Younghoon'u düşündüğünde kalbi hızlanıyordu ve yastık yorgan tekmeleme isteği doluyordu.
Sonunda işyerine geldiğinde yolun orada bir yemek kamyonu görmüştü. Önce kimin için olduğuna baktığında kendisi için olduğunu görmüştü.
Biraz şaşırmıştı ama kimin gönderdiğini az çok tahmin edebiliyordu Chanhee.
Gülümseyerek başını sallamış ve kamyona doğru ilerlemişti. Oradaki çalışandan birkaç yiyecek istedi. Ardından aldığı yiyecekleri kamyonun önüne koyulan masanın oraya koyup telefonuyla fotoğrafını çekti.
Ardından yemeğe başlamıştı. O sırada yolda kendisine doğru gelen Changmin'i görünce gülümseyerek el salladı.
"Changmin buraya gel!" dedi neşeyle. Changmin ise önce şaşırmış sonra da koşarak kendisine doğru gelmişti.
"Vay canına! Yemek kamyonu mu? Kim göndermiş?" diye sordu Changmin heyecanla.
"Bilmiyorum ama kesin Bay Kim göndermiştir." dedi Chanhee.
Ona kesinlikle Changmin'in yanında adıyla seslenmek istemiyordu.
"Eyy adam zengin sonuçta." dedi Changmin kendine de bir şeyler aldıktan sonra masaya oturdu.
"Chanhee aslında seninle bir şey konuşmak istiyorum. Özel bir konu hakkında." dedi Changmin. Chanhee ise anlamamıştı.
"Zam hakkında konuşacaksan zaten fazlasıyla veriyoru—" diyecekken Changmin sözünü kesti.
"Hayır zam hakkında değil ciddi anlamda özel bir konu." dedi Changmin. Chanhee ise devam etmesini isterken devam etti.
"Ben senden hoşlanıyorum Chanhee." dedi Changmin. Chanhee tam lokmasını yiyecekken bir anda dondu ve Changmin'e döndü.
"Ne?" dedi Chanhee ani itiraf karşısında.
"Duydun işte." dedi Changmin.
"Sana beni sevdirecek özel bir muamele yaptığımı zannetmiyorum." dedi Chanhee. Bu Changmin'in yüzünün solmasına sebep olmuştu.
"Bazen birini sevmek için özel muameleye gerek yok sadece gülümsemen bile beni mutlu ediyor." dedi Changmin.
"Changmin üzgünüm ama ben şu anda ciddi anlamda bir ilişki düşünmüyorum." dedi Chanhee. Tam ayağa kalkacakken Changmin onun bileğinden tuttu.
"Chanhee anlıyorum seni ama birazcık bile olsa bir şans—" diyecekken yumruk sesiyle arkasına döndü Chanhee. Younghoon yine yüzünde maskesiyle Changmin'e yumruk atıyordu. Chanhee anlık hisle çığlık attı.
"Younghoon dur salak mısın?" dedi Chanhee. Bir yandan Younghoon'u Changmin'den uzaklaştırıyor hem de söyleniyordu.
Sonunda ayırınca zar zor ayağa kalkıp kaçtı Changmin. Younghoon ise yere oturmuş hâlâ 'döveceğim' diye uğraşıyordu.
"Younghoon bir dur. İnsanlar bizi izliyor." dedi Chanhee dişlerinin arasından. Bazı esnaflar dışarı çıkıp sabah sabah ne oluyor diye bakmak için çıkmıştı. Bazıları balkondan izliyordu. Neyseki Younghoon'u tanıyan yoktu.
"Her şeyi mahvetti bu küçük fare." dedi Younghoon sinirle. Chanhee ise kafası karışmıştı.
"Neyi?" diye sordu Chanhee.
"Sana bir konu için teklif edecektim." dedi bu Chanhee'yi sinirlendirmişti.
"Siz ikiniz ciddi anlamda 'sabah sabah Chanhee'nin tansiyonunu nasıl düşürsek' diye mi düşündünüz?" dedi bağırarak Chanhee. Ardından ayağa kalktı.
"Ne teklif edeceğini bilmiyorum ama reddetmek durumundayım." dedi ve ardından evine doğru yol aldı.
Bugün iş için iki saniyede kafası allak bullak olmuştu.
Arkasında da şaşırmış bir Younghoon bırakarak.
Aman aman nereye geldik bir anda neresi burası lan daha demin evdeydik ÖDMXÖDMGÖXÖSMFMXÖDMC
Umarım beğenmişsinizdir ♥️♥️♥️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
photographer ✧ bbangnyu
FanfictionNewshot Studio'nun sahibi Choi Chanhee'nin hayatındaki tek amacı kimseye aşık olmadan işini sürdürebilmek iken Prada'nın Kore'deki marka elçisi Kim Younghoon'un çekimler için stüdyosuna gelmesiyle bu amacını bozması gerektiğinin farkındaydı. [TAMAML...