17

38 4 10
                                    

2 ay sonra

"Evet, gülümseyin beyler." dedi Chanhee kamerasını ayarladıktan sonra fotoğrafları çekmeye başladı. Prada'nın özel koleksiyonu için fotoğraf çekimi yapılıyordu.

O yemekten bu yana 2 ay geçmişti. Changmin ve Juyeon sevgili olmuşlar, Chanhee ise Younghoon ile görüşmeye devam ediyordu. Ama aralarında henüz bir şey yoktu. Bu Chanhee'yi ciddi anlamda üzmeye başlamıştı ama elinden de bir şey gelmiyordu.

Her ne kadar konuşmak istese yanaşamıyordu. Younghoon ulaşılmaz biriydi Chanhee'ye göre. Sohbetleri Chanhee'nin çıkartmak istediği fotoğraf albümü harici devamı yoktu.

Changmin her ne kadar Chanhee'ye destek çıkıp açılması için gaz verse de Chanhee her Younghoon'u gördüğünde dili tutuluyor ve konuyu başka bir yere çekiyordu.

"Harikasınız!" dedi Chanhee baş parmağını kaldırarak. Juyeon ise koşa koşa sevgilisine, Changmin'e, sarıldı. Chanhee ise onları tatlı bulmasına rağmen onaylamaz bir bakış atmıştı.

Olan var olmayan var şimdi.

Younghoon da Chanhee'nin yanına gelmişti.

"Cidden çok tatlı bir çift oldular." dedi Younghoon. Chanhee de gülümsedi.

"Haklısın. Bazen onları imrenmiyor değilim." dedi Chanhee de. Younghoon tatlı ama sesli olan kahkahaları dan birini atmıştı.

"Kıskanılmayacak gibi değiller cidden." dedi Younghoon. Ardından çekildikleri fotoğraflara bakmak için Chanhee'nin odasına çıkmışlardı.

Chanhee önce fotoğraf makinesindeki fotoğrafları bilgisayarına aktardıktan sonra çekilen fotoğrafları ayıklayıp photoshop uygulamasını açtı ve fotoğrafları düzenlemeye başladı.

Açıkçası çok fazla fotoğraf vardı yarına kadar yemeden içmeden kesilse anca biter diye düşündü Chanhee.

Younghoon da Chanhee'ye bakıyordu. Pembe saçları, kızları kıskandıracak bir yüzü vardı Chanhee'nin. Chanhee'ye iki saniye bakması bile içindeki kelebeklerin hareketlendiğini, midesinin kasıldığını hissediyordu.

Chanhee yarım saatin ardından başının ağrımasıyla kafasını geriye attı. Açılan boynu ile Younghoon'un bakışları oraya kaymıştı. Ardından gelen düşüncelerle kafasını sallamıştı iki yana.

"Yoruldum." dedi Chanhee 'm' harfini uzatarak. Younghoon da gülümsedi.

"İstediğin bir şey var mı?" dedi Younghoon ayağa kalkıp. Chanhee ise ona bakıp bir şeyler mırıldanmıştı. Younghoon ise anlamadığını belirten bakışlar atarken Chanhee yüksek sesle söyledi istediğini.

"Gel buraya." dedi Chanhee. Younghoon ise yavaş adımlarla Chanhee'nin yanına geldi. Chanhee sandalyesini masaya doğru yaklaştırınca arkasında boşluk kalmıştı.

"Başıma masaj yap." dedi Chanhee. Bu olay Younghoon'un gülmesine sebep olmuştu. Başka bir zaman olsa itibarı zedelenir diye endişelenirdi ama konu Chanhee olunca itibarını falan asla umursamıyordu.

Chanhee'nin arkasına geçip ellerini Chanhee'nin alnına koydu ve yavaş hareketlerle ovalamaya başladı.

"Elleriniz şifa dağıtıyor beyefendi." dedi Chanhee gülerek. Gelen rahatlama hissiyle ağzından çıkanları durdurmaya hiç ihtiyaç duymuyordu.

Younghoon ise Chanhee'nin dedikleriyle kahkaha atmıştı. Biraz daha masaj yaptıktan sonra tam gidecekken Chanhee'nin kolundan tutup kendine çekmesiyle odadan çıkamamıştı.

Şimdi Chanhee'nin üzerine eğilmiş bir adet Younghoon vardı.

"Konuşmamız gerek." dedi Chanhee ciddi bir sesle. Bu Younghoon'un yutkunmasına neden oldu.

photographer ✧ bbangnyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin