Didem Taşkın
Her sabah olduğu gibi erkenden kalmış kardeşimin kahvaltısını hazırlıyordum. Tabi kalkar kalmaz Arel'e de mesaj atmıştım fakat o uykucu bir öküz olduğu için cevap vermemişti. Bende çok umursamadım. Canım kardeşimin saçlarını örerken telefonum çaldı.
"Bitanem telefonu verir misin?" Masada duran telefonu önden arkaya uzattı. Örgüyü bitirip telefonu açtım.
"Efendim teyze!" Her sabah mutlaka arayan canım teyzem kardeşim Mira'yı ve beni merak ediyordu. Yıllardır annesiz ve babasız yaşamaya alışmıştım. Mira ise bazen bana sorardı. Anne ne demek, baba ne demek? Bende ona sadece susardım hiç cevap veremezdim sonra dedim ki anne de baba da benim. Ve şuan lise çağında olmasına rağmen hâlâ annesi, babası gibi ilgileniyorum onunla...
"Teyzesinin kuzusu! Nasılsınız bakalım?" Mira teyze lafını duyunca koltukta "Bende konuşucam abla!" dedi ve yumurtayı yemeye başladı. Sırf o seviyor diye yapardım ona oysa bende derin izleri vardı bu yumurtanın...
"İyiyiz teyze, sen?" Mira'nın arkasına koyduğum sandalyeyi masaya doğru yerleştirdim. Yumurtaya dokunmadım ama birkaç kahvaltılıkları tabağıma koydum.
"Bizde iyiyiz kuzum. Para yolladım hesabına kardeşinle kullanırsınız." Teyzem öğretmendi. Fakat tayini bizim yanımıza çıkmadığı için uzaktan da olsa yanında hissettiriyordu. Her ay kendi ve eniştemin maaşından para gönderirdi. Sanırım bu dünyada bizi düşünen tek kişi teyzemdi. Ve hep öyle kalacaktı.
"Abla hadi ya!" Mira'nın okula yetişmesi gerekiyordu bu sebeple beni darlayıp durdu. Saçımı yapar mısın abla? Kitabımı bulur musun abla? Kazağım nerde abla? Sabahtır başımın etini yemişti ama ben bunlara alışkındım. Benim bunları soracağım bir ablam olmasada ona hiç bir şeyin yokluğu hissettirmedim. Her zaman onunla birlikte üstesinden geldik her şeyin...
"Tamam Mira al konuş." Teyzeme görüşürüz bile diyemden telefonu ona verdim. Heyecanla teyzemle sohbet etti biraz sonra otobüsünü kaçırmaması için telefonu bana verdi.
"Görüşürüz teyzecim." Dedim ve Mira ayaklanmaya başladı.
"Görüşürüz teyzem Allah'a emanet olun."
"Sizde teyzem!" Telefonu kapattım ve Mira'nın peşinden geldim. Masayı sonra toplanacaktım. Mira odaya girmiş bir şeyler arıyordu. "Hadi Mira! Ne arıyorsun orda?" Sinir ve ağlama karışımı bir sesle cevap verdi.
"Sanane!" Üstlemedim çünkü onu anlıyordum. Ergenlik çağında olan durumlardı. En sonunda benim eşyalarımı da karıştırdı ve bir fotoğraf bulup yanıma geldi. "Hani anne de baba da sendin!? Bunlar kim?" Fotoğrafa baktım. Yıllardır ben bile orda olduğunu unutmuştum. Küçükken annem ve babamla çekildiğim tek fotoğraf buydu. Sararmıştı biraz ama ilk günkü gibi sapasağlam elimizdeydi.
Fotoğrafı alıp bir anneme bir babama birde bana baktım. Küçüktüm ama her şeyi anlardım. Annemin ve babamın birbirlerini asla sevmediklerini, Mira'nın doğumuna az bir süre varken yaşananları ve Mira'nın erken doğumunu, babamın hapise girişini annemin ölüşünü her şeyi hatırlıyordum. Hemde hissettirdiği acıya kadar!
"Sonra konuşalım Mira, sonra..."
"Şimdi konuşacağız abla! Ablanın anlamı hani anne ve baba demekti. Senin niye ablan yok? Biz nasıl kardeş oluyoruz abla!? Yedinci sınıfta anne ve baba olmadan çocuk olmaz dediler bize sana söyledim sende geçiştirdin yine! Biyoloji hocama sordum. O da öyle dedi. Herkesin annesi ve babası var. Benim niye yok!" Sinirliydi, farkındaydım ama bu konu açılırsa ilk defa onun gözünün önünde ağlardım. Güçlü olmak zorundaydım.
"Bugün biraz sinirliyiz galiba..." Mira'yı sakinleştirmenin tek yolu onunla sakince konuşmaktı. Hemen bir durgunlaştı ve çantasını koluna taktı. Nedense oldukça ağır duruyordu.
"Sinirliyiz tabi!" Onun bir türlü açamadığı kapıyı açtım. Ayakkabılarını giyip beni yanaklarımdan öptü. Temas sevmezdim ama kardeşime yanaklarım hep müsaitti. "Allah'a emanet ol abla..." Sesi oldukça hüzünlüydü.
"O nasıl ses kız? Zannedersin son görüşün!" Gülümsedi sadece sonra gitti. Pencereden baktım ona el salladım. Bu sefer o el sallamadı sadece beni izledi. Ardından gitti, garipti son günlerde...
Bende tekrar mutfağa doğru gidecekken fotoğrafı yere attığımı fark ettim. Sanırım artık bir anlamı yoktu bu resmin ama içimde bir yerlerde tek başıma kalma hissi hâlâ tazeydi. İkisine de sinirliydim ama en çok babama o annemi bu hale getirmişti. Neyse dedim içimden saygıdan fotoğrafı yerden kaldırdım.
Tekrar mutfağa gittim. Telefonuma bir kaç bildirim düşünce heyecanlandım. Uyanmış olabilir diyerek telefonu elime aldım. Birazdan bende işe gidecektim. Bugün cumartesi olduğundan Mira kursa bende okul olmadığı için doğruca işe... Zaten part time çalışıyordum her gün okuldan sonra lokantaya giderdim. Garsonluk yapardım. Hayalim tabi ki bu değildi ama para kazanmak zorundaydım. Bu devirde ev parası bile askeri ücretin yarısı falandı.
Arel: Sanada günaydın isimsiz.
12.03Arel: Sana isimsiz diyorum çünkü
hâlâ adını bilmiyorum.
12.04Siz: Öğrenene kadar lakap tak
o zman
12.04Siz: Adam gibi birşey olursa sevinirim.
12.04Arel yazıyor...
Arel: Bilemeyeceğim orasını
12.04Arel: Seni de darlamaycağım
ismini söyle diye
12.05Siz: Senden beklenmeyen harket
desene;)
12.05Arel: Beklelersin artık bu hareketimi
12.05Arel: Galiba sana alışıyorum isimsiz
12.05"AREL KİŞİNİN ADINI DEĞİŞTİRDİNİZ."
💖: Sen cidden bana eskiden beri
aşık mıydın?
12.06"💖 KİŞİNİN ADINI DEĞİŞTİRDİNİZ."
Öküz Arel: Yani tam anlamadım
meseleyi
12.06Siz: Evet aşıktım hatta sende
biliyordun.
12.06Öküz Arel: Anladım
12.06Telefonu kapattım ve çantama koydum. Ardından en yakın zamandaki otobüsün dakikasını kontrol ettim. Üstümü giyinip evden ayrıldım. Durakta beklerken komşumuz olan bir teyze evdeki sesten rahatsız olduğunu yakınıp durdu. Neymiş gece elektrikli süpürge mi çalışılmış bak bak! İşten geliyorum teyzem sana mı sorucam ya!
Sinirle otobüse bindim. Yine aynı teyze oturmak için gittigim yöne benden önce davrandı ve oturdu. Sinirlendim tabi bende ayakta kaldım elmecbur... Sadece bir durak sonra Arel'in evinin önündeki duraktaydım. Bazen bilerek eve dönerken bu duraktan önce inerdim. Onun evinin önünden geçebileyim diye sonra kafamdaki düşünceleri bir kenara attım. Buraya doğru gelen biri vardı. Yanımdaki tutunacak yerlere geçti. Adamın yüzünü görmedim ama sanki tanıdıkdı, kokusu bile buram buram sen beni tanıyorsun diyordu.
Adamın yüzünü bana dönmesi ile küçük bir kalpkrizi geçirdim. Arel tam karşımda bana şaşkınca bakıyordu.
"Didem,selam!" Dedi bense dilimi yutmuştum.
______________Selam canlarım yeni bölümümüzle sizlerleyim umarım beğenirsiniziz. Bu arada Didem'in geçmişi hakkında da bölümler gelecek bilginizeee💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlar Ellerinde^Yarı texting^
ChickLitDidem, lise zamanlarında aşık olduğu Arel'e açılır fakat ondan bir karşılık bulamaz. Üniversite son sınıfken artık yıllardır ezberinde tuttuğu numarasına yazmaya karar verir. Her ne kadar onu unuttuğunu düşünsede aslında hâlâ ona olan aşkı tazedir...