0.4

918 158 19
                                    

Didem Taşkın

Şaşkın gözlerimi Arel'e diktim. Bana gülümsedi bende salakça tebessüm ettim. Kafamda geçmişe dair olaylar dönerken dilim çözüldü.

"Arel, ne güzel sürpriz di mi?" Dedim. Oysaki karşılaşmamıza çokta sevinmemiştim. Ben anonim olarak iyiydim ya... Memnundum hayatımdan, niye bu salağa yazdım ki!? Ah benim gerizekalı beynime!

"Beni gördüğüne sevinmedin mi?" Ne diyordu bunun dili Türkçe meali falan var mı ya da alt yazısı vesaire? İçimden bir ses sen çocuğa yürürken iyiydi ama dedi.

"Yok," Bir şaşırdı bende şaşırdım çünkü cümlenin devamını söylemeyi unutmuştum. "Şaşırdım sadece yani o anlamda yok..." Daha fazla konuşursam ağzıma vuracağım artık! İyice saçmalıyorum ve Arel'de buna gülüyor. Sinirimi bozanda asıl bu onun benim saçmalamama gülmesi!

"Anladım." Soğuk nevale oluğu için tek kelime ile konuşurdu hep eskidende böyleydi. Hâlâ aynı tas aynı hamam!

"Sen eskiden de böyleydin uyuz, gereksiz soğuk adam."

"Ne!?" Ben onu sesli mi söylemiştim ya! Kesiyim de kurtulayım bu dilden bıktım vallahi off...

"Havalarda pek soğuk değil mi? Beresiz çıkamıyorum evden!" Evet harika bir noktaya parmak basıyorum galiba! Havalardan muhabbet açtık mı bu iş tamamdır be kızım yürü be Didem!

"Şey hevesini kırmak gibi olmasın ama..." Otobüsün camından dışarıyı gösterdi. Hava günlük güneşlikdi. "Yaza girdik sayılır." Aman ne hoş Arel Sefa Bey! Başınız göğe ermiştir umarım. Fakat o an dikkatimi çeken başka bir durum daha vardı. Bileğinde kırmızı bir saç tokası olduğunu yeni fark edebilmiştim.

Ve o an geçmişteki bir anı zihnimde canlandı.

5 Yıl önce

Elimde küçük bir not bileğimde kırmızı bir toka... Arel'e acil buluşmamız gerektiğini söyledim. Bugün ona açılmaya çok kararlıydım. Eski sevgilisinden yeni ayrılmıştı ve o da baya yakın bir arkadaşımdı. Doğrusu ben bu tür şeylere takılmayan bir gerizekalıydım.

Parka geldiğimde bir bankta oturan arkası dönük birini gördüm. Arel olduğu belliydi, yanına geçtim. Arel bana baktı ve içli bir nefes verdi.

"Evet, seni dinliyorum." Evde ayna ile yaptığım hazırlık konuşmama geçiş yaptım. Bir tutam saçımı kulağımın arkasına sıkıştırıp öksürdüm.

"Arel, öncelikle bu durum her ne olursa olsun arkadaşlığımızı zedelemesini istemiyorum." Beni reddetse de kabul de etse arkadaşlığımız en azından bozulsun istemiyordum. "Şimdi gözlerini kapatmanı istiyorum."

"Öpecek misin kızım beni?" Tövbe tövbe ama o günleri de görürüz Arel Bey! Sonra ona ne diyorsun manyak der gibi bir bakış atınca susup gözlerini kapattı. Bende elimdeki notu ve bileğimdeki tokayı banka bıraktım.

"İçinden bir dakika saymaya başla." Ben bunları söyler söylemez hemen ordan kaçtım. Etrafta rüzgar vardı tabi koşarak eve yol aldım. Sonraki günlerde ise o nottanda tokadan da bahsetmedi. Bende reddettiğini düşündüm her zaman üstlemedim çünkü başka birisi ile daha da yakın olmuştu.

Günümüz

"Bu toka kimin?" Canım her kırmızı tokanın benim olacak hali yok ya!

"Her şeyden vazgeçtim ama bu tokadan vazgeçemedim. Çıkartamıyorum." Eski sevgilisine ait kesin! Dedi içimden bir ses. Bende o sese inandım.

"Anladım." İneceğim durağa az kalınca artık veda etmem gereken gözlere baktım son kez, gülümsedi bana! Eski ben olsaydı şu an bu gülümsemeyi günlerce düşünürdü ama şimdi sanki bir şeyler eksik gibiydi. Sanki duygularım körelmiş, pas tutmuştu. Ne yaparsa yapsın umrumda değil gibiydi... "Görüşmemek üzere o zaman!"dedim.

Eskiden de böyle derdik birbirimize ama her yol bizi birbirimize getirirdi. Görüşmek kaderimizdi!

"Görüşmek üzere..." dedi. Ezberleri bozan o olmuştu. Bense susan taraftım. Dudağımda indim. Onun gidişini izlemeye devam ettim. Gözümün önünden kaybolan otobüs ve geçtiği sokağa bakarken havanın sıcaklığı yüzünden beremi çıkardım. Ardından lokantaya gittim, çalıştığım yer bir aile işletmesi olduğu için beni tanıyorlardı.

Bizim kızlarla olan grubumuza da mesaj gönderdim. Henüz erken uyandıklarından fazla mesaj kutum dolmamıştı.

Siz: Günaydın kızlar
12.57

Siz: Damla sen ödevi yaptın mı?
12.57

Damla: Yaptım yapmasına ama
ödevde ne ödevmiş zannedersin
adamın hayatını anlaticaz
12.58

Duru: Zaten öyle değil miydi
sizin ödev
12.58

Ayda: Sizede günaydın ama
bana aymadı
12.58

Onlar konuşmaya devam ederken lokantanın kapısından içeri girdim. Sultan teyzeye selam verip hemen kıyafetimi değiştirmek için dolapların olduğu minik odaya girdim. Üstüme beyaz gömlek geçirdim yarım olan önlüğümü de giyip, kıyafetimi bir poşete, yanınada çantamı koyup çıktım.

Öğlen olduğu için müşteri çok yoktu ama yinede kalabalık olduğu aşikardı. Hemen müşterilerin istekleri doğrultusunda siparişleri getirdim, götürdüm. Derken akşam olmak üzereydi.

"Sultan teyze, ben çıkıyorum." Sultan teyze elime bugünkü paramı verdi bende elini öpüp çıktım. Durakta çok beklemedim hemen gelmişti otobüsüm. Otobüse binip bugün ilk defa oturarak gideceğim diye huzurla bir yolculuk yaptım.

Eve geldiğimde kardeşim çoktan gelmiştir diyerek anahtarla hiç uğraşmadım. Kapıyı çaldım ama açılmadı. Tekrar çaldım, açılmadı. Uyuyordur diye düşündüm ve çantamdaki anahtarımı alıp kapıyı açtım.

"Ablacım uyan ben geldim." Dedim ve kapıyı kapatıp odasına gittim. Ordada yoktu. Sinirle ve hüzünle telefonunu aradım. Çaldı, çaldı, çaldı açılmadı. "Aç şunu Mira!" Sonra sabahki hali geldi gözümün önüne bana bakışı, çantasının ağırlığı... "Düşündüğüm şeyi yapma Mira..."

__________
Cuma günü yayınlayacağım bölümü şimdi atmak istedim.

Umarım zevkle okursunuz. Mira evden kaçtı cidden Didem'in kardeşi biraz salak gibi😅

Yıldızlar Ellerinde^Yarı texting^Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin