18. Bölüm|Final

1.2K 151 109
                                    

Öncelikle merhaba, daha fazla uzatmak istemediğim için kurguya dahil etmek istediğim bir çok şeyi tek bölüme sıkıştırmak zorunda hissettim kendimi sıkıştıramadıklarım ise... Onlar için gerçekten üzgünüm. Öncelikle bunun için sizlerden özür dilerim, zorlama bir son olmuş gibi gelebilir ama emin olun değil size aktarıp aktaramadığımdan emin olamasam da her bir satırını hissederek, gülümseyerek yazdım.

Buraya gelene kadar benimle olanlara en içten teşekkürlerimi sunuyorum.

Çok çok çok yakında, yani bu her an olabilir, yeni bir kurgu yazmaya başlayacağım. Play With Fire için kendimden emin değildim hiçbir zaman ve iyi bir iş çıkardığımı da düşünmüyorum açıkçası ama aklımdaki kurgu için eminim ve işin güzel tarafı minicik bir kurgu olmasını planlıyorum yani bütün bölümlerini yazdıktan ve iyice kontrol ettikten sonra tek seferde yayımlayacağım. Umarım beni desteklersiniz, şimdiden teşekkürler.

Kısa bir süre sonra görüşmek üzere, hoşça kalın. 

5 ay sonra

Düğünden kısa bir süre sonra tahta geçen Namjoon ordunun yönetimini tamamen Taehyung ve Jeongguk'a bıraktığından dolayı ikisi de neredeyse kafalarını kaşımaya vakit bulamıyorlardı.

Şimdi Jeongguk için ayrılan çalışma odasında kafa kafaya vermiş önlerindeki haritaları inceliyor genişleyen sınırlarını daha iyi koruyabilmek için çözümler üretiyorlardı.

Kapıdan Jimin'in sesini duyduklarında birbirlerine baktılar, rahatsız edilmek istemedikleri için kapıda duran muhafızlara gerekmedikçe kimseyi almamalarını söylemişlerdi, muhtemelen bu yüzden muhafız onu içeri girmemeye ikna etmeye çalışıyordu ama pek işe yarıyor gibi bir hâli yoktu.

Jeongguk gülerek masadan kalkıp açmak üzerr kapıya gitti, kapıyı açtığında Jimin kafasını kaldırıp dudaklarını büzerek baktı eşine.

"Jeongguk, size yemek getirdim ama beni içeri almadı."diyerek şikayet etti muhafızı "yemek yemişsiniz güya ne zaman yediğinizi sordum daha öğlen yemişsiniz sizi aç bırakacak bunlar."diye söylene söylene çalışma odasına girdi.

Jeongguk sırıtarak eşinin arkasından bakıp düz bir ifadeyle muhafıza döndü.

"Bir Prense, benim eşime engel olma cesaretini nereden buldun bilmiyorum ama eğer bu tekrarlanırsa o kafanı gövdenden ayırırım." dedi açık açık yapacağını belli eden bir sesle ve cevabını beklemeden kapıyı kapatıp Taehyung'un yanına oturmuş ona haritaları anlatmasını isteyen Jimin'in yanına bir sandalye çekip oturdu. Sandalyesinin altından tutup onu iyice kendine çektşkten sonra eğilip burnunu saçlarında gezdirdi.

"Bugün dinlenmeni söylemiştim diye hatırlıyorum."diye mırıldanı dudakları kulağına sürterken. Jimin bu hareketle yutkundu.

"Çok sıkıldım ama, hem sabahki kadar halsiz hissetmiyorum ve karnım da çok ağrımıyor." diye yanıtladı alfasını.

"Yine de yataktan çıkmamalıydın," dudaklarını şakağına bastırıp bakışlarını yüzünde gezdirdi. Hâlâ hasta görünüyordu, dudakları bile kupkuru duruyordu.

Masadaki sürahiden bardağa su doldurup Jimin'e  verdi ve saçlarını sevdi nazikçe.

Taehyung gururlu ama biraz tiksinmiş bir baba gibi onlara bakıyordu.

"Siz evleneli beş ay oldu ama hâlâ aranızda şu tuhaf şey var. Beni geriyorsunuz." dedi arkasına yaslanarak.

Jeongguk gülerek kolunu Jimin'in beline sardı. Gülüyordu ama omegasının huzursuz hissettiğinin de farkındaydı. Saklamaya çalışsa da sabahtan beri Jimin'i rahatsız eden bir şey vardı.

Play with Fire|JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin