♡♡♡Şu anlık ortalık sakindi. Ne Minho fazla düşünmekten kafayı yedi ne de Peter belirsizlik içinde kaldı. Araya giren birkaç günden sonra ikisi de konuşmuşlardı. Ve, tam olarak sevgili lafı geçmese bile aralarında bir ilişki vardı. Ki, artık ikisi de daha rahattı.
Buluşma konusunda da rahatlardı şu anlık. Peter, Minho'ya birkaç hafta dinleneceğini, sarayda durmayacağını söylemişti. Minho, fazla sorgulamadı, onun da işine gelirdi bu durum.
Şimdi ise, kalabalık yerleri tercih etmeyerek önceki buluşmadaki gibi yüksek, sakin bir yer seçmişlerdi. Bu sefer bütün gün onlarındı bu yüzden öğleden ağacın altında buluşup öyle gitmeyi düşündüler.
Minho yanına çizim defterini aldı. Ayriyeten de birazcık küçük olsa da işini gören ayaksız resim tahtasını aldı. İçine gerekli olduğunu düşündüğü eşyaları da resim defteri ve resim tahtasıyla beraber çantasına yerleştirdi ve sırtına taktı.
Ona çizdiği resimleri gösterecekti. Cidden bir resim için günlerce uğraştığını biliyordu... Hatta ilk günlerinde yüzünü unutup diğer gün gidip öyle çizimine devam etmişti. Kendi çabasına taktir etti Minho. Şimdi ise, bakmasına bile gerek yoktu, her santimini ezberlemişti zaten.
Sırtındaki çantayı yere koyarak ağacın altında onu beklemeye başladı. Burada buluşacaklar, sonra beraber tepenin oraya gideceklerdi. Hava esiyordu. Elleriyle önüne gelen saçlarını arkaya atarak düzeltti. Mutluydu şu sıralar. O kadar huzurlu hissediyordu ki bu yüzüne bile yansıyordu. Şapşal sırıtmasını saklamadan bir ayağını ileri geri sallayarak yerinde duruyordu.
Az sonra Peter'da gelmişti. Ağacın arka tarafına geçmişti, Minho onu fark edemeyecek kadar hayal dünyasındaydı. Peter ses çıkarmamaya özen göstererek, Minho'nun arkasına geçip kollarını Minho'nun beline koydu. Arkadan sarıldı ve başını omzuna koydu.
Bunu beklemeyen Minho başta afallasa da Peter olduğunu kısa sürede anladı. Onun kokusunu ezberlemişti artık. Ellerini belinin üzerinde olan Peter'ın ellerinin üstüne koydu ve "Beni korkuttun." dedi sesini tam olarak stabil tutamayarak.
Bunun üzerine "Özür dilerim, dayanamadım." dedi Peter. "Ve, ayrıca seni hazırlıksız yakalamayı seviyorum." diye de ekledi.
"Her neyse, hadi gidelim." diyerek onun kollarından kurtuldu ve yerdeki çantayı sırtına taktı. Hayır utanmamıştı. Sadece geç olmadan tepeye ulaşmak istiyordu.
Peter da yüzündeki sırıtmayı gizlemeden önden hızlıca giden Minho'ya yetişti ve ellerini tuttu. Minho ise hemen etrafına bakmıştı. Zaten daha demin ona sarılmıştı, bu bile riskliyken şimdi ise elini tutuyordu. Elini çekmek istese de Peter daha sıkı tuttu. Minho'nun endişesini anlamıştı. Bu yüzden hemen ardından, "Bu kadar fazla düşünme. İnsanlar işten güçten bizi mi fark edecekler, hem etseler ne olur? İnsanlar yüzünden istediğim şeyi yapmaktan mahrum kalmak istemiyorum." diyerek hem kendini açıklamış hem de Minho'yu rahatlatmayı ummuştu.
Aslında Minho gibi birisi zaten çevreyi umursamazdı. Hatta, utanmasa kucağına bile çıkardı. Cidden, yapardı. Ama Minho'nun endişe ettiği şey o günkü karşılaştığı Jin isimli kişiydi. Minho'yu tanıyordu ve bu o kadar rahatsız ediyordu ki Minho'yu, ister istemez her yapacağını hareketi bin kere düşünmek zorunda kalıyordu. En azından, halk arasında.
Bütün düşüncelerini içine gömüp Peter'a gülümsedi. Boşta kalan diğer eliyle Peter'ın belli belirsiz görünen çenesinin altındaki kısa sakallarını okşadı. "Biliyorum, haklısın. Sen hariç kimse umrumda değil zaten, merak etme." dedi flörtöz bir sesle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
still with you || minsung
Fanfictionminho; gençliğinin ilk yıllarının verdiği cesaret ile yanlış zamanda, yanlış adama aşık olur. [09.09.22- 30.10.22]