♡♡♡
Birlikte oldukları o özel günden yaklaşık birkaç gün geçmişti. Birbirlerini hissetmeleri yeniden aşık olmalarını sağlamıştı resmen. O günün sonu ikisi de evlerine mal mal sırıtarak gitmişlerdi. Her ikisi de rüya da gibi hissediyordu.Her şey mükemmeldi aslında. Ama o günden sonra bir kez bile buluşma şansları olamamıştı. Minho köye gittiği zaman Peter hep işlerinin olduğunu söyleyip, kimsenin olmadığına emin olduğu an dudağından öpüp geri gönderiyordu.
Sarayda işlerinin olduğunu öne sürüyordu. Minho'nun aklına ismi belirsiz o mektup geliyordu ve sebepsizce daha da korkuyordu. Bu yüzden Peter'a da bir şey demeyip kimseye görünmeden geri saraya dönüyordu.
Bu olay yaklaşık birkaç gün sürdü. Hâliyle bu Minho için kötü sonuçlanmıştı. Minho, Peter'ı özlüyordu ama hep kendisinin adım atmasından da yorulmuştu. Kendini geri çekmişti bu günlerde. Odasında durduğu zamanlarda da onun Peter'ı özlediği gibi onunda kendisini özleyip özlemediğini merak edip kendini paralıyordu. Ayriyeten Peter'ı da merak ediyordu. Ne işi vardı? Ya da gerçekten işi var mıydı? Yoksa ondan bunalmış ve onu kendinden uzaklaştırmak mı istiyordu?
Evet, Minho şu birkaç gündür ciddi anlamda düşünmekten kendini paralamıştı. Saçma ya da değil hiç fark etmiyor aklına gelen bütün düşünceler ona o anlık mantıklı geliyor, sonra bu duruma üzülüp birkaç saat yatağında boş boş durup en sonunda kendine geliyordu.
Bunu Peter'la konuşmadan çözemeyeceğini biliyordu ama onun yanına gitmek de istemiyordu. Şu ana kadar her adımı Minho atmıştı. Ki, buna da ayrıca üzülüyordu Minho.
Ama dün gece yatarken aklına gelen fikirle bu düşüncenin saçma olduğunu doğrulamıştı. Çünkü Peter'ın Minho'yu bulabileceğini tek yer o köy, o ağaçtı. Ve Minho da günlerdir saraydaydı. Yani Peter, Minho'yu görmek istese bile bu mümkün olamazdı.
Bu yüzden Minho bütün düşüncelerini kenara atıp Peter'ın yanına gitmeye karar vermişti.
Peter'ın köyüne geldiğinde güneş batmaya başlamıştı bile. Evini öğrense de evine direkt gidip gitmemek konusunda tereddüt olmuştu. Kapısını çalmadı, evinin tam karşısındaki boş bir yere geçmişti. Eninde sonunda onu görecekti zaten.
Şans Minho'ya gülmüştü ki, birkaç dakika ya geçti ya geçmedi Peter evden çıkmıştı. Belki de pencereden Minho'yu görmüştür, kim bilir. Ses çıkartmadan Minho'ya doğru ilerledi, Minho da bu esnada doğrulup ayağa kalkmıştı.
"Niye buraya geldin?" diye soru sordu Peter. Minho'yu burada görmeyi beklemiyordu.
Minho ise bir kaşını havaya kaldırarak, "Pardon?" dedi. Sonra da, "Sana da merhaba Peter bozuntusu?" diyerek devam etti.
Peter ise Minho'nun bu hâline karşı derin bir nefes aldı ve, "Özür dilerim... Biliyorsun sana meşgul olduğumu söylemiştim." diye kendini açıklamaya çalıştı ama Minho onun sözünü kesmişti.
"Siktiğimin sarayına gidip gelirken bile görüşebiliyorduk, şimdi bundan nasıl daha meşgul olabilirsin, Tanrı aşkına?" diye sesini yükseltti. Sinirleri hoplamıştı birden.
Peter iki eliyle Minho'nun kollarını tuttu ve, "Sakin ol Minho." dişlerinin arasından. Minho ise söyleyiş şekli yüzünden susmuştu bile. Umursamaz görünmeye çalışarak, "O zaman bana bir şeyler söyle." dedi.
Peter baş ve işaret parmağıyla burun kemerini sıktı. Sonra da, "Tamam gel benimle." dedi ve yürümeye başladı.
Minho ise arkasından birkaç gün içinde değişen Peter'a bakıyordu. Ağzına bir tane çarpası gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
still with you || minsung
Fanfictionminho; gençliğinin ilk yıllarının verdiği cesaret ile yanlış zamanda, yanlış adama aşık olur. [09.09.22- 30.10.22]