final.♡♡♡
Olayların tazeliği yüzünden hiçbir duyguyu tam anlamıyla yaşayamayan Minho, Peter'ı gördüğü an ağlayacağını kestirememişti. Ki, Peter da onu ağlarken göreceğini düşünmemişti.
"Niye ağlıyorsun bebeğim?" diye sordu kollarından tutup bir yere oturtmaya çalışırken. Peter da Minho'yu arıyordu aslında. Onu birkaç saatlik bir yere saklama düşüncesi vardı. Ve şimdi de onu araken, bu şekilde bulmasını Peter da beklememişti.
Minho ise Peter'a cevap vermedi. Daha doğrusu ne diyeceğini bile bilmiyordu. Sadece kollarını Peter'a sıkıca sarılarak kafasını göğsüne yaslamıştı. Korku bütün vücudunu sarmıştı şu an ve her tarafının gerginlikten titrediğini hissediyordu. Ama içinden bir ses zamanlarının fazla olmadığını bağırıyordu. Bu yüzden kollarını ve yüzünü Peterdan çekerek, titreyen elleriyle gözlerini üstünkörü silmeye çalıştı ve ayağa kalktı. Peter da oturduğu yerden ona bakarak hareketlerini takip ediyordu.
"Niye bana ayaklanma olacağını söylemedin?" diye söze başladı Minho. Hesap sormak istiyordu, içinden çığlık atmak istiyordu. Şu an aklına gelen ne varsa yapmak istiyordu ama yapmadı. Sadece endişe dolu gözlerle Peter'a bakmayı sürdürdü ve ondan cevap bekledi.
"Niye söyleyeyim ki?" diye sorusuna soruyla karşılık verdi. Bir kaşını havaya kaldırarak Minho'ya bakıyordu. "Sana, bana güvenmeni söylemiştim. Senlik hiçbir durum yok aslında. Niye bu kadar fazla tepki verdiğini de anlamıyorum." O da ayağa kalktı ve Minho'nun karşısına geçti. Elleriyle hâlâ ıslaklığını koruyan yanaklarını silmeye başladı, "Sorun ne, yanlış bir şey mı yaptım?" dedi ve Minho'dan cevap bekledi.
Peter'ın bu sakinliği karşısında yüzüne yumruk atmak istedi Minho. Sağlam bir yumruğu hak etmişti ama şu an küçücük bir harekete geçemeyecek kadar halsiz hissediyordu.
"Sarayda bir hain varmış?" diye sorularına cevap bulmak için devam etti.
"Ah, demek öğrenmişsin." diyerek elini ensesine attı Peter. "Çok riskli bir şeydi ama adam şüphelenmedi." diye devam etti. Kendinden gurur duyuyormuş gibi bir hâli vardı.
"Ve..?" Kafası karışmıştı Minho'nun. "Hainin arkadaşı falan mısın anlamıyorum seni." dedi. Belki de anlamamak için direniyordu şu an. Kendini çözemiyordu.
"Ne?" dedi bu sefer Peter. "Sen tam olarak ne biliyorsun?"
"Bir hain olduğunu... ve kralın bir şeyler yaptığını falan..." kesik kesik konuşmuştu. Düşünüyordu, evet aslında tam olarak o da bir şey bilmiyordu. O anki şoka girişi, üstüne bir yerden sonra her yer uğultu oluşu onu az bilgi sahibi yapmıştı hâliyle.
Peter daha demin pot kırmıştı. Bu yüzden duyduklarıyla gözlerini kırpıştırdı hızlıca. Aslında tam olarak pot kırmak da denilemezdi. Her şeyin sonuna gelmişken hem de.
Boğazını temizleyerek, "Han Jisung benim." dedi kısık sesle. "Yani, bir diğer deyişle hain." Ne tepki geleceğini bilemediği için gözlerini kapattı. Bir şeyler yanlıştı ama ne? Minho'nun tam olarak neye, ne için tepki verdiğini bile kestirememişti. Eğer olanları biliyorsa şu an Peter'ı övmesi gerekmez miydi, ya da övmese bile ne bileyim sevinmesi gerekmiyor muydu? Bu tepki neydi? Yanlış olan neydi şu an?
Minho sadece güldü. Hani, birkaç saniyelik gülüş ya da sırıtma değil. Bayağı bayağı sinirle güldü. Sinirden saçlarını yoldu ve ilk başta oturduğu yere geçti yeniden.
"Şaka mı yapıyorsun?" diyebildi sadece. Hâlâ gülüyordu. Sonradan da, "Han Jisung." diye ekleme yaptı.
Peter da sinirlenmeye başlamıştı. "Komik olan ne Tanrı aşkına?" dedi. "O siktigimin lanet kralın bir sikim yaptığı yoktu. Bana bir de şakadan bahsediyorsun? Cidden, aynı yerde mi yaşıyoruz acaba?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
still with you || minsung
Fanfictionminho; gençliğinin ilk yıllarının verdiği cesaret ile yanlış zamanda, yanlış adama aşık olur. [09.09.22- 30.10.22]