♡♡♡
Her gün aynı kişiler tarafından yenilen yemek masası doluydu bu sefer. Minho tam karşısında oturan hanımefendiye baktı. Yanında annesi, diğer tarafında babası vardı. Masanın baş köşesinde büyükbabası, Minho'nun diğer yanında ise anne ve babası vardı.
Bunun aile değil de iş yemeği olması gerekmiyor muydu?
Sessiz sessiz yemekler yeniliyordu şimdilik. Minho buradan gitmek istedi. Ciddi şeyler -her ne olursa olsun- onu sıkıyordu. Şu an resim çizip aşkını bekleyebilirdi. Ama burada tutsak kalmıştı resmen. İşin komik tarafı da konuşulan konuları Minho'nun dinlemiyor oluşuydu.
Böyle sessiz sessiz yenildi yemekler. Yemek esnasında birkaç iş konuları konuşuldu. Minho'nun aklı bir karış havadaydı. Sadece ses çıkartmadan yemeğini bitirdi ve beklemeye başladı.
Kral Lee doğru anın geldiğini düşünerek sessizlikten faydalanıp, torunu Minho'ya bakarak konuşmaya başladı. Minho'ya baksa da sözleri ortayaydı daha çok. "Biliyorsunuz ki, benden sonra tahta oğlum Prens Lee geçecek. Ben yaşlandım ve birkaç yıl ya sürer ya sürmez. Prens Lee'nin yaşı geçiyor bile."
Derin bir nefes aldı ve devam etti. "Oğlum tahta geçtiği zaman torunum Minho ise prens olacak." Minho'ya baktı bu kez. "Farkındasın değil mi? Bu yüzden ben de seni birisiyle tanıştırmak istedim." Her şeyi söylemiş gibi rahatlamıştı. Nedense bunları söylerken çekiniyordu ama şu an üstünden bir yük kalkmış gibi rahattı.
Ama yine de birkaç şey ilave etmeden duramadı. "Hemen evlen demiyorum. Tanışın, birbirinizle iyi anlaşacağınıza eminim. Hem, Kral Kim'i seviyorum ve güveniyorum. Bu yüzden benim içim rahat sizinde iyi geçineceğinize cidden eminim." Sözleri sen bilirsin der gibiydi ama bakışları kesinlikle öyle değildi. Minho büyükbabasını bilirdi. Hele bir evlenme bakışlarıydı bunlar.
İlk birkaç dakika ortam sessizliğe büründü yine. Sonra da Minho kaşlarını çatmamaya özen gösterek söz istedi. "Yaşım daha erken, biliyorsunuz büyükbaba." dedi. Saygısını bozmamak için büyük savaşlar veriyordu. Önündeki kıza bakış attı. Bu durumdan memnun mu değil mi emin olamıyordu. Kız, önündeki yemeğine bakıyordu sadece.
"Biliyorum. Hemen evlen demiyorum zaten." diye diretti Kral Lee. Bunu üzerine Minho'nun babası konuşmak istese de sustu. Ortamın gerginliğinin farkındaydı.
"İstemiyorum." dedi Minho. Önündeki kızın ne düşüneceğini umursamadı o an. Minho, istemiyordu. Hiçbir şey istemiyordu. Prens de olmak istemiyordu. Bunların hepsini herkesin önünde bağırmak istedi ama sustu. Babasına baktı. O da sessizdi. Babası Minho'nun hayalini biliyordu ama buna rağmen sustu.
Kral konuşmayı devam ettirmedi. Ettirseydi kırıcı konuşacağı biliyordu. Birkaç güzel sözlerle sanki hiçbir şey olmamış gibi kendi aralarında konuşmaya devam ettiler.
O an anladı Minho. Doğaçlama değildi, yeni düşünülmüş de değildi. Önceden planlanmıştı. Hatta büyük ihtimalle Kral Lee, Minho için, başta reddetse de en sonunda kabul edecektir tarzı sözler söylemiş bile olabilirdi. Çünkü Kral Kim de rahattı. Sanki her şey olmuş da, Minho'ya kabalık olmasın diye sorulmuş gibiydi. Salak değildi Minho. Ama buna rağmen yine sustu. Sadece bu ortamdan bir an önce yok olmak istiyordu.
Aradan biraz zaman geçti. Yemekler bitmişti ve büyükler daha çabuk anlaşsınlar diye Minho ve Kral Kim'nin kızını yalnız bırakmak istemişlerdi.
Koridordan geçerken bir an Peter'ı gördü gibi oldu Minho. Şu an burada olmaması gerekirdi çünkü ikindin ve sonrası geliyorlardı genelde. Büyük ihtimalle aşk başına vurmuştu ciddi anlamda. Bu yüzden çok fazla takmayarak yanında kızla bahçeye ilerlemeye devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
still with you || minsung
Fanfictionminho; gençliğinin ilk yıllarının verdiği cesaret ile yanlış zamanda, yanlış adama aşık olur. [09.09.22- 30.10.22]