iyi okumalarr.))
VEGAS
Yüce tanrım. Doğduğum günden beri senin varlığına inanıyorken, 7 asırdır bir kez bile senden bir isteğim olmadı. Bu güne kadar istediğim her şey için kendim savaşmak zorunda bırakıldım. Kırdım, parçaladım, öldürdüm. Ancak cehennemimden tatmayan tek bir canlı vardı. Kahrolası cadılar. Şimdi aradan geçen yüzyılların sonunda sana yalvarıyorum... Tek bir tanesi bile kalmayana kadar onları yeryüzünden sil.
Bunu abarttığım düşünülebilirdi ama umurumda değildi. Lanet olası ağızlarından hayatım hakkında tek bir tane güzel kelime duymamıştım. Pete, şaşkınlıkla cadının sözlerini düşünürken,"Eğer başıma bir şey gelmeyecekse, söylemek istediğim bir şey var."dedim.
Orta yaşlı kadın sırıttı ve elini uzatıp konuşmamı işaret etti. İşte yüzyıllardır beklediğim o an. Tatsız bir homurtuyla, "Hepiniz, fahişenin tekisiniz!"diye bağırdım.
Başımı öne eğip o lanet olası sihriyle kafamı patlatmasını, midemi yakmasını ya da bacaklarımı kırıp ayaklarına kapandırmasını bekledim ama o sadece güldü. Doğru söze o da bir şey yapamıyordu tabi. Kaltak.
"Benimle geliyor musunuz? Yoksa bir kenara atıp ölmesine izin mi verelim?"
Tekrar ciddileşti. Pekala, dünyadaki her saçmalık beni bulmalıydı tamam mı? Vampir bir adamın çocuğu olması gibi ne kadar imkansız olay varsa, kesinlikle beni bulmalıydı. Siktir git ya!
Pete endişelendi. Telaşla elimi tutup beni ikna etmek için dudaklarını araladı." Hayır, Vegas. En azından görmeye gidelim."
Yüce tanrım. Bu cadıları bir an önce başımdan almalıydın. Bağlılık lanetini çıkaran da onlardı ne de olsa değil mi? Gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştım, karşımdaki kaltak çoktan keyiflenmişti. Pete'in isteklerini geri çeviremeyeceğimi biliyordu tabi.
Samantha, yani hayatıma bir mucize daha düşüren bu kaltak cadı bizi bir arabaya bindirip, evine götürürken Pete'in zihninden geçenleri şaşkınlıkla okuyordum. Bir bebek. Var olması imkansız olan bir bebek, onu çok mutlu etmişti. Neye benzediğini, ne kadar kilolu ne kadar uzun olduğunu, saçları olup olmadığını ve adının ne olması gerektiğini düşünüyordu. Tanrım... Kardeşi olan bendim ve tüm bunları benim hissetmem gerekiyordu. Ama dürüst olmam gerekirse aklımdan geçen tek şey, fahişenin tekinin babamı dolandırmış olduğuydu.
Bu mümkün değildi. Bizler vampirdik. Üreyemezdik. Doğum gününde Macau'ya Dilek tutmasını söylediğimde bana dik dik bakmıştı. Ancak biliyordum, yüzyıllar boyunca pastanın başına her geçtiğinde aklından geçen son şey bir çocuk sahibi olmak istediğiydi. Babam, bunu bize sorma nezaketini göstermiş olsa bile Macau, çocuk sahibi olmanın ne demek olduğunu anlayamayacak kadar küçüktü.
Ormandan uzaklaşmadan, ahşap bir eve geldiğimizde, Samantha kapıyı açarak bizi içeri aldı. Pamuk prenses hikayeleri vardır ya hani. Cadının size uzattığı hiçbir şeyi almayın derler. İşte, o masallardan fırlamış gibi küçük karanlık ve her tarafta minik cam şişelerin bulunduğu bir odaya girdik. İki yaşlı cadı ve birinin kucağında huysuzca kıpırdanıp duran minik bir bebek.
Pete öne atıldı ve koşarak gidip bebeği onlardan aldı. Yüzünde daha önce görmediğim bir gülümseme vardı. Dikkatli bir şekilde kollarının arasına alıp onu yanıma getirirken" Vegas."dedi hayranlıkla. "Bu çok güzel."
Ona belli belirsiz gülümsedim. Siyah saçları ve çıkmış dişlerini fark ettiğimde kaşlarım çatıldı."Bize yeni doğduğunu söylemiştin?"