Korku

605 164 299
                                    

🌿🌿🌿Kontrol etmeden niye atıyorum bilmiyorum ama içimden şimdiye kadar hiç gelmedi gelmiyor. Bir hatam olursa affola🌿🌿🌿

"Sosyal hizmetleri aramalıyız" dediğimde duraksayan iki beden de çatık kaşlarıyla bana döndü.

Evin bahçesinde sigara içtiklerini görünce, bu ne rahatlık diye düşünerek hemen yanlarında bitip, yapmamız gerekeni söylemiştim ama onlar birkaç saniye duraksayıp sigaralarını içmeye devam etti.
Sinirden yumruklarımı sıkıp derin bir nefes aldım

"Ben arıyorum" diyerek cebimdeki telefona uzandığımda, kollarımdan tutup engel olan Ümit'e öfke ile baktım.

"Sakin ol" dedi uyarıcı bir tonda.
Sertçe yutkunup kollarımı parmakları arasından kurtardım.
Mantıkla hareket ettikleri tek bir an yoktu ve bu canımı sıkmaktan öteye gitmiyordu.

"Hiçbir şey yapmayacak mıyız?" diye sordum merakla.

"Yapmadığımızı nereden biliyorsun?" diyen Başkomisere bakışlarımı çevirdim. Sakin bir yüz ifadesiyle uzaktaki bir noktaya bakıyordu.
Sanki burada değildi ama burdaydı.

"Sen bu eve bakınca fakirlik görüyorsun ama onlar aile görüyor. Sosyal hizmetler onlara temiz kıyafet, güzel bir eğitim verebilir belki ama asla aile sıcaklığını veremeyecek" dedi sakin tuttuğu sesiyle.
Ama nereden tutarsam tutayım mantıksızdı işte! Halleri ortadaydı.

"Zamanla alışırlar, onların iyi beslenmeye ve eğitime ihtiyacı var. İlerde daha iyi olacaklardır." dediğimde sert bakışları beni bulmuş sıkıntılı bir nefes vermişti.
Bakışları beni bir süre süzüp buz kestiren o kelimeler döküldü dudaklarından.

"Senin gibi mi?"  İçim titrerken dudaklarım şaşkınlıktan aralanmıştı.   Yüzünde gram pişmanlık olmayan soğuk ifadesiyle, sigarasından son bir nefes daha çekerek yere atıp ayaklarının altında ezdi, ruhumu ezdiği gibi.
Elini cebine atarak telefonunu çıkardı.
Rehberde oyalanıp kulağına götürdüğünde ilk çalışta açılınca soğuk ifadesiyle konuştu

"Ne yaptınız?"

......

"Tamam geliyorum. Gözünüzü üstünden ayırmayın" diyerek telefonu kapatıp cebine koydu.
Bakışlarını bana çevirip "gidelim" dediğinde yürümeye başladı ama benim ayaklarım yere yapışmış gibi hareket edemiyordu bile. Ümit parmaklarını omzuma getirip sıkınca, kendime gelip yüzümü tekrar ifadesiz tutmaya çalıştım ve hiçbir şey olmamış gibi arkasından yürüdüm.
Burası, bu insanlar, bana iyi gelmiyordu. Bir an önce buradan gitmenin bir yolunu bulmalıydım.

✨✨✨

Deniz kokusunu oldum olası sevmediğim için yüzümü buruşturarak çevreme bakındım.
İskele boyunca her boyda yeni ve eski tekneler vardı.
Her yer leş gibi balık kokuyordu ve şimdiden üzerime sindiğinden emindim.
Onlar ise hiç etkilenmiş görünmüyor, her bir karışını bildikleri balıkçı kulübeleri arasında hedeflerine doğru yürüyorlardı.  Benim bilmediğim hedef.

Bir kulübenin köşesinden dönerken görüş açımıza giren, 30 yaşlarındaki adamla duraksadık.  O adamın da bakışları bizi bulduğunda yüzü korkuyla kasılmış, elindeki kasayı yere sertçe bırakıp geriye doğru koşmaya başlamıştı. Yakalamak için hareketlenmiştim ki bir rüzgâr gibi koşan adamla duraksadım. Uzun pardesüsü rüzgarda sallanırken o önündeki bütün engelleri duraksamadan aşıyordu. Adeta uçan adama dalıp gittiğimin farkına vararak, bende Ümit'i takip edip onunla beraber Rüzgâr olan Başkomisere yetişmeye çalıştık.  O çoktan avının üstündeydi, zira avı köşeyi dönecek zamanı bile bulamamış, avlanmıştı.

Kâbus 🔍 (KİTAP OLUYOR) 📢📢Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin