Yorum ve beğenileri unutmayın çiçekler 🌼 Zaten yazarken zorlanıyorum artık. Biraz sizin desteğinize ihtiyacım var. Aksi takdirde hevesim kırılmış gibi hissediyorum. Yorum yapan elleriniz dert görmesin çiçekler 🌼
Geçmeyen saatler ve endişeli bekleyişler bir karabasan gibi üzerimize çökmüş bizi karanlığa çekiyordu.
Neredeyse bütün teşkilatı ayağa kaldırmış Baş komiserimi arıyorduk.
Onu bulmadan da ne rahat bir nefes ne de uyku yoktu bize bunun farkındaydık.Yanımda başka biri daha vardı ki bakışlarım ne zaman onu bulsa endişeli yüz ifadesi ile beni izliyordu.
Abisi gibi..
Bu tanıdık his ile sertçe yutkunup bakışlarımı hızla çektim.
Ne zaman bana böyle baksa gözlerinde onu görüyordum.
Üstelik ölürken ki son bakışları hâlâ bana aynı ifadeyle bakıyordu.İnsan ne zaman çaresizliğe düşse en büyük çaresizliğini hatırlar. Benim için de, onun ölen gözlerini yaşama tekrar döndüremememin çaresizliğini kız kardeşine baktıkça bir kere daha hatırlıyordum.
Sıkıntılı bir nefes daha alıp dosyalara gömüldüm. Başka bir yer daha olmalıydı. Gözümüzden kaçırdığımız bir yer daha.
Lâkin ne kadar bakarsam bakayım yoktu."Oğuz! Şu evsiz amca geldi" diyerek kapı aralığından bana bakan Ümit ile hızla ayaklandım.
Benim ile birlikte ayaklanan kız ile duraksayıp baktım."Geri döneceğim" dedim tereddütle.
"İstersen ben sonra geleyim. Belli ki daha önemli işlerin var" dediğinde tereddüt edip ağzımı araladım lâkin konuşmaya devam etti.
"Biliyorum amirin. Senin için önemli biri olmalı, umarım bir kez daha kaybetmezsin" dediğinde abisinden söz ettiğini anlamıştım. Alayla söylüyor sanmıştım fakat samimi olduğu buğulu bakışlarından belli oluyordu.
"Telefon numaranı bırakırsan ben.."
"Ben tekrar gelirim" dedi sözümü keserek. Söz veriyorum der gibiydi ses tonu. Başımı belli belirsiz salladığımda omzumu dostça sıktı.
"Onu bulacaksın endişelenme. Çünkü"
Diyerek duraksadığında bakışlarımı ona çevirdim."Çünkü?"
"Çünkü onun için endişelenen insanlar var. Bulmadan vazgeçmeyecekler" dedi tebessümle ve uzayıp giden koridorda kayboldu.
"Hadi abi" diyen sesle irkilip bakışlarımı onu takip etmemi söyleyen Ümit'e çevirdim.
Bekleme odasında oturan üstü başı dağınık adam önündeki kalemlikle oynuyordu.
Bizi görünce ayaklanmaya çalıştığında elimle oturmasını işaret ettim.Karşısındaki sandalyeye kurulup eğilerek dirseklerimi dizime yasladım.
"Hayırdır amca? Bir şey mi hatırladın?"
Diye sordum merakla."Hatırladım" dedi büyük bir gülümseme ile bana bakarak.
Yanımda Ümit olsa da gözlerini sadece üzerime dikti."Sana bunu getirdim." Cebindeki buruşuk kağıdı bana uzattı.
Hızla elinden alıp okudum.Çok sevdiğin baş komiserini sana geri veriyorum ama sende bir daha kaybetmemek için vazgeçmeyi öğrenmelisin. Peşimi birak evlat!
Titreyen ellerim ile notu okurken nefeslerim sıklaşmış o katliam dolu güne tekrar gitmiştim.
Gök gürültüsü gökyüzünü delerken dolabımdan çığlık çığlığa çıkmış ıslak zemine aldırmadan annem ve babamın yatak odasına girmiştim.
Yataktan önce duvardaki kan ile çizilmiş ağlayan yüz yüreğimi hoplatırken bakışlarımı sağ tarafta kalan kan gölüne dönmüş yatağa çevirdim.
Annemin gözleri açık tavana bakarken çenesinden göğsüne kadar yol çizmiş kan ile çığlığım gök gürültüsüne eşlik ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kâbus 🔍 (KİTAP OLUYOR) 📢📢
Misteri / ThrillerCinayet büro amirliğinde komiser olan Oğuz, çok küçük bir çocukken ailesi bilinmeyen biri ya da birileri tarafından katledilmiştir. Bu travmayı yıllarca atlatamayan Oğuz 'u kâbusları da rahat bırakmaz. Ta ki ; kâbuslarından biri gerçek olana kadar..