(⚠️Bölüm Uyarısı: Kan/ Ölüm/ Cinayet/ Vahşet/Cinnet ögeleri⚠️)
...
Sıcacık...
Ağzımdan bedenime dağılan, nefeslerinin melteminin eşlik ettiği tatlı bir cennet sıcağı... Beni bu zamanın ve küfrani olan her şeyin kara kışından kurtaran bir sıcacık. Kalbimdeki korkunun yıkılmayan buzdan kalesini sevgisiyle eriten ve o kaleyi fetheden bir sıcacık...
Islak...
Benliğimi silinemez bir imza ile teslim ediyorum. Dudaklarıma vurulan bu mühür beni tüm ömrüm boyunca sevdiğim, yanıp tutuştuğum bu yegane adama zimmetliyor. Beni her şeye kilitliyor, kilidimi sadece kendisine açıyor. Bu, iç kaleye dikilen kalp sancağı gibi. Şimdi benliğime atının üzerinde girecek bu muzaffer imparator.
Şekerli...
Kalbimin etine dişlerini geçirip çiğnedikçe tüküren ve içime tatsız sıkışmalar, zihnimde ise kusma istekleri bırakan bu çağ canavarının eriyeceği bir şekerli tat. Yabancı bir tat, taze ve taptatlı bir aroma. Kendisine bağımlı kılacak, yeryüzünde bir tane bir tat...
Kendimi takip edemiyorum.
Kavuşuk dudaklarımız bu öpüşten sonra hafifçe aralanıyor ve sızı gibi nefesler alıyoruz.
Başımın içinde apağır bir şey hissediyorum ve burnumdan akmaya başlamış kan şalıma çoktan bulaştı bile.
Kanuni Sultan Süleyman gözlerini aralayıp arabaya yaslayıp tuttuğu bileğimi bırakıyor. Tam bir duyguyu yaşamayan daha çok boşlukça süzülürcesine nötr yüzlerimize bakıyoruz bir süre.
Mendilimi çıkartıp burnuma tutarken eğer biraz daha dirençli birisi olmasaydım bayılıvereceğimi farkediyorum.
Kanuni Sultan Süleyman'la son kez birbirimize sımsıkı sarılıyoruz. İkimizin de gözleri doluyor.
"O halde...ahirette buluşalım." diye mırıldanıyor.
"S...sizi bekliyor olacağım." diyorum.
"T...teşekkür ederim."
"Mühim değil, gidelim."
Durgun bir halde arabaya binip yola devam ediyoruz zaten Area'nın korumalarla tutulan sınırına çok kalmadı.
Kanuni Sultan Süleyman dalgınca camdan dışarıyı izliyor. Ben de taklalar atan kalbimi yoklayıp neler yapacağımızı planlamaya çalışıyorum.
Aman ya Rabbimm~! Hayır her şeyi bir yana bırak, beni cidden öptü!
Aklımda ciddi bir kırılma hissediyorum, beni hafifleten bir kırılma.
Şimdi...bana emrettiğini yapalım ve güzelce bitirelim şu işi.
...
Kapının az yakınında bir kayacın yanında durduruyoruz şoförü ve araçtan indiğimizde şoför ortadan kayboluyor hızla.
Son hazırlıkları kontrol edelim.
"Süleyman Han'ım hazır mısınız?"
"Hazırım."
"Hediye heybesi?"
"Burada."
"Güzel, şimdi...durumu gözden geçirelim. Mekan şu şekilde ve bu kapıdayız. Elmas gücüyle görevlileri etkisiz hale getirip içeri geçeceğiz, amacımız şu bina.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Osmanlı'dan Gelen 'Muhteşem' Misafir
Historical FictionBu iğrenç zamanımıza ve bu aciz benliğime... ...Kanuni Sultan Süleyman Han'la lütuflandırıldık. Hayat, Osmanlı'nın yüce hükümdarı ile Milenyum'un akıl sağlığı kırılgan bir kızını bir araya getirdi. (Taklitlerinden sakınınız. ^▽^)