...
Mmmhhh~
MÜTHİŞ ENFES KOKUYOR~
Titriyorum...titriyorum.... Heyecandan zangır zangır titriyorummm~ Örtüyü iyice kavrayıp üstüme yayarken ciğerlerime dolan şekerli koku beni heyecandan öldürecekmiş gibiyim. Kalbim gümlüyo resmen~!
Uyuyamayacağım belli...
Ah...hah...haağğ~
Örtünün bir kısmını iki elimle kavrayıp burnuma yaklaştırıyorum ve burnum sızlayana kadar kokuyu içime çekiyorum. Örtüyü ve yastığı çiğnemek istiyorum ama hiç etik olmaz bu.
Yastık...
Bir çiçek buketi gibi, bir meleğin kanadının tüylerinden doldurulmuş cennetten bir köşe gibi~
N...NE YANİ CİDDEN VE CİDDEN KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN HAN BURADA MI UYUYOR KYAAHH~
B...bekle.
Birden doğruluverdim. Yastığı ve etrafını iyice arıyorum ve ta daa~! Parmaklarımın arasında Süleyman Han'ın olduğu kesin bir şekilde saçından bir tel var~♡
Dalgalı, orta kalınlıkta bir tel ve boyu da benimkine oranla kısa olduğuna göre...
Hmmm~♡!
Tel haliyle bile ne kadar güzel hissettiriyorr~ Aah, yemek istiyorumm~
...sanırım bunu yapabilirim. Hağm~
Saç telini makarna gibi yemeye devam ederken etraftaki eşyalarına bakınıyorum. Eğer etik anlayışım biraz daha düşük olsaydı bir kıyafetini araklamayı düşünebilirdim ama gerek yok.
Bakalım...bakalımmm~
O kadar çok detayın içindeyim ki hangisi için dehşete düşmem gerektiğinden emin değilim~!
Titriyorumm titriyorumm...
Kanuni Sultan Süleyman~♡
Kanuni Sultan Süleyman~♡
Kanuni Sultan Süleyman~♡
Hah...ah...hah...
Üzerimdeki tek parça dizimin az üstünde biten gecelikle doğrulup kalkıyorum ve odayı karış karış incelemeye başlıyorum. Eşyaları beraber aldığımız için tanıdık, kıyafetler de öyle.
Beraber aldığımız eşyaları kullandığını görmek beni gururlandırıp mutlu ediyor.
Acaba benim odamda ne yapıyordur şu anda?
Ortak duvarımıza gidip kulağımı yaslıyorum. Bir ses yok. Uyuyabildiyse anlarım.
Ben uyuyamadığğmmm~
Aağağğ o kapının önünde kulağıma eğildiğinde bayılacağım sandımm~!
Brrr, bu kadar teveccüh bana biraz fazla geliyor bazen.
AMA İSTİYORUM! Yüksek dozdan ölmek gibi olacak! Ahaahha~!
Sakin ol...sırası değil. Biraz dinlenmen gerek, yarın o kadar işin varken... Neyse, sanırım bir şey olmayacak gibi.
Birden durup esneyiveriyorum ve geriniyorum. Bakışlarım olası bir saldırıda silah olarak kullanabileceğim bir eşya arıyor. Şu banro rafı demiri iyi gibi.
Neyse gidip uyuyalım.
Halen bir sızlama şeklinde heyecanım devam ediyor ama şimdi gözlerim biraz ağırlaştı işte.
Takip mi ediliyoruz? Hayır, devlet kuvvetleri değildi hissettim.
...düşündüğüm şey olmasından korkuyorum.
Sersem adımlarla pencereye geliyorum ve dışarısının sakinliğine bakınıyorum. Buralar yaya sokağı olduğu için pek araç yok.
Birden önümde beliren karaltıyı gördüğüm gibi kendimi geriye yana atıyorum ve cam kırılıyor!
ARGH CİDDEN!
Banyo demiri.
Evet.
Ateşli silah sesini duyduğum gibi banyoya dalıveriyorum ve demiri kapıyorum. Kapı açıldığı anda iriyarı adamın bacakları arasından minyon cüssemle geçiveriyorum.
Odamın kapısı sertçe açılırken halimi tam kestiremez bir durumda demiri savurmak için ivme alıyorum.
Ense köküne.
İndir!
Tüm gücümle vurduğum gibi bir patırtı eşliğinde karaltı düşüyor, silahını aldığımda çoktan odaya girmiş Kanuni Sultan Süleyman'la göz göze geliyoruz.
"Tch. Tahmin etmiştim."
"İ...iyisiniz ya efendim??"
"Hamdolsun." Uyku halinde ama şy anda oldukça öfkeli ve ciddi Sultan Süleyman adamın başından tutup maskesini kaldırıyor.
Bir nişane mi tespit etmeye çalışıyoruz?
"Ne dersin, birileri tarafından takip ediliyor muyuzdur yoksa acemi bir hırsız mıdır?"
"E...efendimiz devlet teşkilatından olduğunu sanmıyorum.
Adam başka bir örgüt olduğunu düşünmem için fazla acemi gibi ama üzerindeki ekipmanlar da bir hırsıza göre iddialı gibi duruyor ne dersiniz?"
"Benzer fikirdeyim. Hırsız olsaydı biz aşağıda dolanırken buraya gelirdi."
"O...o halde direkt canınıza kast etmek isteyen birileri ki odanıza gelme sebepleri de bu."
Kanuni Sultan Süleyman adamı yere savuruyor.
"Burası güvenli değil."
"Sabah sözleşmeyi bitirtip ayrılabiliriz isterseniz. Daha gezici bir sürece mi ihtiyacımız var?"
Sultan Süleyman sıkkın bir tavırla kollarını kavuşturuyor.
"Yaşam biçimime pek uygun değil ama sanırım öyle."
Etraf biraz dağınık ve kocaman bir cephe camı kırılmış durumda. Ben de elimdeki banyo demiri ile duruyorum.
Sızlıyorum...
Sultan Süleyman'a zarar vermek isteyen birileri...
...Kanuni Sultan Süleyman'a...
...benim biriciğim yüce efendime...
Yok et. :)
"Hatun."
"Eh? Emrediniz efendim?"
Kanuni Sultan Süleyman'la göz göze geliyorum. Birden karşısında hangi kılıkla durduğum aklıma dank edince kollarımı kendime sarıp bir çığlık kaçırıyorum.
Kısa dantelli mavi gecelikle KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN HAN'IN KARŞISINDAYIM! AĞAĞĞĞ~!!!
"Kya~! Ö...ÖHM. Özür dilerim tamamen unutmuşumm~!?"
"Han görevlileri gelir birazdan." diyor sakince. Ben ise utançtan yanıyor halimle odanın bir köşesindeki elbise ve yazmamı kapıp titreyerek kendi odama geçiyor ve hemencecik giyiniyorum.
G...gecelikle! B...ben?! Ağağ öldüğğmm utancımdaağğnn~ Ah..hah...kyaaa~
Kendine gell...kendinee gelll....
Odamdan çıkıyorum tam o anda da otel görevlileri ve güvenlik ekibi geliyor.
"Burada neler oldu böyle?" diyor güvenlikçilerden biri.
"Şahsıma saldırı düzenlendi. Odaları değiştirdiğimiz için de yardımcım saldırıya uğradı." diyor Kanuni Sultan Süleyman.
"Saldırgan hamamda baygın halde."
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Osmanlı'dan Gelen 'Muhteşem' Misafir
Ficción históricaBu iğrenç zamanımıza ve bu aciz benliğime... ...Kanuni Sultan Süleyman Han'la lütuflandırıldık. Hayat, Osmanlı'nın yüce hükümdarı ile Milenyum'un akıl sağlığı kırılgan bir kızını bir araya getirdi. (Taklitlerinden sakınınız. ^▽^)