44~

114 3 0
                                    

...

Gecenin bir vakti mutfakta gergince oturmuş haldeyim.

Görüşmeyi ayarladım. Marmara Üniversitesi Fizik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Rasim Mutlu'yla yarın sabah görüşeceğiz.

Gerginim.

Başlangıç için iyi. Konunun tüm uzmanlarıyla irtibata geçeceğim ve icabında yurtdışındaki prestij üniversitelere de mail atacağım.

İşte kabus şimdi başlıyor.

Dirseklerimi tezgaha yasladığımda midemden ağzıma acı bir su gelir gibi oluyor.

O portalı bulursak ben Kanuni Sultan Süleyman'ı yitireceğim...

...eğer bulamazsak ta Kanuni Sultan Süleyman kendisini.

Bencillik etmeyeceğim. Ama benim için kolay olmayacak. Şu anda da duygularımla hiç alakadar değil. Ümitsizliğe kapılmama gerek yok ama ilerleme kaydedemiyorum.

Neyse hayırlısı.

Bir bağ kurmak...bir bağ kurma isteğinin ateşi ile tüm damarlarım tutuşturulmuş halde... Bu tüten sersem duman aşkın eseri mi...

Belki de sadece bir ağrı kesici almalıyım ha?

Hapımı bir bardak suyla yutarken yukarıdan gelen bir ses var mı diye kulak kabartıyorum. Cık, Süleyman Han sakince uyuyor olmalı.

Yukarı adımlarken başım döner gibi oluyor ve bir an içimden Sultan Süleyman hariç her şeyi kusup çıkartabilecekmişim gibi bir hisse kapılıyorum. ...yapılabilseydi gözümü kırpmadan.

Duygusal hayatına nasıl girebilirim ki?

Odasının kapısı önüne geldim. İçeriye sessizce girip yanına varıyorum.

Örtü beline kadar inmiş ama düzgünce uyuyor. Saçlarının tutamları yastığa ahenkle dağılmış. Bir elini başının hizasına kaldırıp 'mutlu bebek' pozisyonunda bırakmış.

Bazen...merak ediyorum Süleyman Han Hazretleri...

Her şeyi. Sen ve senin hakkındaki her şeyi. Delice biraz.

Bazen...aramızda hiçbir şey, hiçbir şey bırakmak istemiyorum.

Ne bir an, ne bir soru ne bir mesafe ne de birisi...

İrkilerek kendime geldiğimde elimin dışını nazikçe alnına yaslayarak ateşini kontrol ediyorum.

Hm iyi~ Bu beni rahatlattı. ^^

İyi geceler güzelim efendim~ Tatlı rüyalar...

...depresyonda olmadığın rüyalar...

...

Sabah namazı ezanına baş ağırıyla uyanıyorum ama beni asıl kaldıran şey, koridorun beyaz ışığını açan Sultan Süleyman oluyor.

Yatakta uyuşukça oturup tek gözümü ovalarken ben odamın kapısı önünde durup bir an bana bakan Sultan Süleyman da esniyor.

"Ha...hayırlı imsaklar." diyebiliyorum.

"Hm, bilmukabele." dediği gibi banyoya geçiyor. Başıma örtü alıp sabahlığı geçirdiğim gibi kalkıyorum yataktan.

Bekle, bu komikti kıhkıhkıh~

Süleyman Han'dan sonra ben de abdest alıyorum ve alt katta serdiğimiz seccadelere geçiyoruz.

Onun ardında namaz kılma şerefi ayrı güzel~ ^^ Kendimi hakikatin nuruna ellerimi uzatıp o berrak beyaz serin ışığa yaklaşıyormuşum gibi hissediyorum.

Kısık ama net sesiyle ruhum sarmalanırken kalbimün derinliklerinde ne daralma varsa siliniyor sanki...huzurlu...

Namazdan sonra bir süre seccadenin başında kalıyoruz. Ben Süleyman Han'ı izlerken, Süleyman Han tesbihata başlıyor.

Duasını bitirdikten sonra bana doğru dönüyor ama tek kelime etmeden sadece öylesine bakıyor. Ellerimi önümde tutup ritmi hızlanan kalbimi kontrol ediyorum.

Göz göze geldik.

Hey...hakkımda ne düşünüyorsun?

"Bir karar aldım."

"Emrediniz efendim?"

Kanuni Sultan Süleyman bağdaş kurup oturduğunda tam karşısına doğru yerleşiyorum.

Gözlerine kenetlenmek bedenimi heyecanla sızlatıyor.

"Bağımızın adını koyalım hatun."

...hayır.

...hayır uçmamalıyım.

...C...cidden mi? HAYIR OHA BU KADAR KOLAY VE ÇABUK OLAMAZ. MÜMKÜN DEĞİL ÇÜŞŞ DAHA NELERR~

NNEEĞĞĞ~

KYAAAHH~♡ AHH HAH AHAH~ ALLAH'IMM CİDDEN Mİ, UÇMUYIRUM DEĞİL Mİ, UÇUYOR MUYUM, ÇILDIRACAĞIM~!

"S...Süleyman Han...'ımız...?"

Kanuni Sultan Süleyman gayet düz bir ifadeyle devam ediyor.

"Haram sınırda olmak istemem hem de bir süre beraber olacağız gibi duruyor bu yüzden...sen de kabul edersen..."

"Ne demek efendimiz, büyük şeref~!" diyorum pat diye, tüm bedenim ölümcül bir şekilde titriyor.

Bu kadar hızlı... Aman Ya Rabbimm...böylesi bir yücelikle... Allah'ımm~

ŞİMDİ ÖLMEMELİYİM BURADA!

"...seni hizmetli cariye olarak kabul buyuruyorum."

...

...oh.

Eheh evet uçmuşum. Böyle kolay olmayacağını biliyordum. AMA BİLİN BAKALIM KİM BU MEVKİİDEN MEMNUN?

BÜYÜK BİR LÜTUF~

Kanuni Sultan Süleyman Han'ın ellerinden tutup saygıyla öpüyorum, sonra da başımı eğerek onu selamlıyorum.

"...Lütfunuz ve teveccühünüz için minnettarım efendim, inşallah sizi bu kararı verdiğinize memnun edebilirim. Efendim olduğunuz için teşekkür ederim."

"Rica ederim. Elinden gelenin en iyisini yap ve hak yolundan ayrılma." dedikten sonra başımı hafifçe okşuyor.

Ağağğğ kalbim eridiğğ~ Ah~♡

"Yüce zatınıza elimden gelenin en iyisini yapacağıma söz veriyorum Süleyman Han'ımız." derken elimi kalbime yaslıyorum.

"Haklarını ve vazifelerini biliyorsun değil mi?"

"Sayılır..."

"İyi."

Kanuni Sultan Süleyman besmele çekerek doğruluyor ve bana tepeden bakınıyor. Ben de ayaklarının dibinden büyüleyici azametini, duru gücünü izliyorum.

"Hayırlı imsaklar...hm..."

Sultan Süleyman ellerini beline yaslıyor.

"Sana nasıl hitap edeyim?"

"Nasıl isterseniz?"

Başını sersemce müspet anlamda sallayan Sultan Süleyman odasına doğru gidiyor. 

...hizmetli cariye hak 1: Artık karşısında başım ve kollarım açık kalabilir.

...hizmetli cariye sorumluluk 1: Artık hür birisi değilim.



Osmanlı'dan Gelen 'Muhteşem' MisafirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin