...
"Sabah-ı şerifleriniz hayırlı olsun efendim, günaydınlar~ İyisinizdir inşallah. Kahvaltı neredeyse hazır."
Kanuni Sultan Süleyman gerinip gözünü ovuştururken çok sevimli görünüyor aww~
"Bilmukabele. İyiyim şükür." Besmele çekerek doğruluyor ve üst kata çıkan basamakların başına geçerken bir an duraksayıp bana bakıyor.
"Güzel koktu."
"Umarım beğenirsiniz." deyip gülümsediğimde üst kata çıkıyor.
Hoşuma gitti bu hayat.
Masayı hazırlıyorum ve servisleri düzgünce koyup sıcaklarımın yanına kahvaltılıkları da yerleştiriyorum. Çorbayı ve çayı koyduğumda kendimle bir an gurur duyuyorum.
Sultan Süleyman Han da basamakları inerken kendisini toparlamış gibi görünüyor.
"Her şey hazır, buyurunuz lütfen~"
Başını müspet anlamda sallıyor ve besmele çekerek kahvaltıya sessizce başlıyoruz.
"Günün yapılacaklarını hatırlatmak isterim. Bugün hastanede zaman geçireceğiz, zatınızın tıbbi ve ruhi te'kiki için gerekli hekimlerle görüşme ayarladım. Olası bir saldırı ihtimali adına size eşlik edeceğim uygun bulursanız."
"Anladım, peki."
"Sonrası zatınızın dinkenmişlik durumuna göre şekillenir, son bir meselemiz var onu da kararlaştırırsak yarına portal namlı şey için görüşeceğimiz ilk alime gidebiliriz."
"Hayırlısı inşallah."
"Hayırlısı efendimiz...memleketinize dönmek istiyorsunuz, değil mi?" diye sorarken içimde bir yer huzursuzca büzüşüyor ama derin bir iç çekip bunu atlatmaya çalışıyorum.
"Memleketim de ayrı yorucu ama...sorumluluğum var, ayrıca da özlediğim bir şeyler..."
"Birileri..."
"İkisi de."
"Dönünce ne yapacaksınız? Beş asır sonra olanlara bakarak değiştirmek istediğiniz bir şey var mı?"
Sultan Süleyman omlet lokmasını bir an elinde tutuyor.
"...Mustafa." diye mırıldanıyor. "Beni kim nasıl aldatabilir bilemiyorum ama buna izin vermeyeceğim."
"Hm demek öyle..." Çayımdan bir yudum aldıktan sonra soruyorum;
"Başka öğrenmek istediğiniz bir şey var mı bu konu hakkında? Âtiden bilgi edinmek her Allah'ın kuluna nasip olmayan bir şey ne de olsa. Belki yaptıklarınız ve yapacaklarınız hakkında sizlere yeni fikirler verebilir."
"Tehlikeli bu hatun." Süleyman Han ciddileşti; "Kader iki parçadır, külli ve cüz'i. Ve sen şu anda külliyi değiştirmeye çalışmamı teklif ediyorsun.
Bu şeytani olabilir, bilmediğimiz daha korkunç felaketlere dûçar olabiliriz. Kaderi değiştirmemeliyiz. Aynı Hızır Aleyhisselam gibi."
"Yani burayı sadece zihninizde bir sır olarak tutacaksınız..."
"Muhtemelen."
Derin bir adam cidden. Aslında dedikleri çok mantıklı da... İlahi kaderi bozmak istemiyor. İhlaslı bir kul, ne hoş~
"Peki o portal denen şeyden zamanınıza bir şey geçirmek ister misiniz?" diye soruveriyorum.
"Bu alemin bir şeyini sevdiğimden emin değilim."
"Anlaşılır... Sevilecek bir alem değil zaten." deyip gülümsüyorum.
Bakalım o portal denen şeyi hiç bulabilecek miyiz...
"Bu arada..."
"Hm?"
"Ellerine sağlık."
...KYAAAHHH~♡♡♡ AĞAĞĞAĞAĞ~
"A...a....afiyet şifa olsun efendimiz, çok naziksiniz teşekkür ederim teveccühünüz için~!"
Sultan Süleyman hafifçe gülüyor.
Gün ışığının ve sabahın taze havasının yerleştiği masada onun bu gülüşü ile ruhum aydınlanıyor. Tüm hayatım. Tüm Dünya... Saf ve iyi, berrak mutlu hislerin... Huzurun ve güvenin halen var olduğunu hatırlıyorum birden.
Hep gülümse istiyorum Süleyman Han Hazretleri...
Hayat gülüşünü söndürmesin istiyorum, çünkü mutlu olmak herkesten çok senin hakkın ve en çok sana yakışıyor.
Huzurla bir iç çekerken onu kaybetmek istemediğim geliyor aklıma. İçimde bir yer ulaşamadığım gün ışığı girmeyen bir yer hüzünle mahzunlaşıyor. Öksüzlük yetimlik gibi acizlik hissi veren bir hüzün.
Ne hissettiğimi bile bilmiyorum...
Bir an elimi masaya bırakıp ciğerimin derinliklerine toplanmış o daraltıyı derin bir iç çekerek atlatmaya çalışıyorum.
Gözlerim dolacak gibi olduğunda hızlı bir şekilde ya masadan sakince kalkmam ya da gözyaşlarımı geri göndermeyi başarmam gerektiğini fark ediyorum.
Masadan sakince kalk.
"K...kısa bir müsaadenizi rica edeyim lütfen..." derken titreyen sesimle, kalkıp onu rahatsız etmeden banyoya geçip kapıyı kapatıyorum ve sebebini bile bilmeden gelen yaşları serbest bırakıyorum.
...sanırım sakinleşene kadar bu hisleri böyle boşaltmalıyım...
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Osmanlı'dan Gelen 'Muhteşem' Misafir
Ficción históricaBu iğrenç zamanımıza ve bu aciz benliğime... ...Kanuni Sultan Süleyman Han'la lütuflandırıldık. Hayat, Osmanlı'nın yüce hükümdarı ile Milenyum'un akıl sağlığı kırılgan bir kızını bir araya getirdi. (Taklitlerinden sakınınız. ^▽^)