Bay Kim bugün bana deneme yapacaktı. Denemelere girmeyeli uzun zaman oluyordu fakat Bay Kim ile yaptığımız soru çözümünün üzerimde büyük bir etki bıraktığı kesindi. Harika bir adam olması dışında harika bir öğretmendi.Her hareketi beni ona daha çok bağlıyordu, onu seviyordum. Tam olarak kişiliğini çözemesem de o benim her şeyim olmuştu. Düşünmeden edemiyordum. Aklımın her bir köşesini süsleyen adamı kütüphanede bekliyordum. İlk defa geç kalmıştı bir derse, mükemmelliyetçi bir yapısı olduğu oldukça belliydi. Bu davranış ona zıt gibiydi.
Arkama yaslandım. İlerleme kaydetmedik desem yalan olurdu. Doğum günümde yaptığı davranışı kalbimin en özel köşesine saklamıştım. Bunu her öğrencisine yapmazdı, yapamazdı. Bana özel olduğunu kendisi de biliyordu fakat kabul etmiyordu.
Ettirecektim.
Bugün ona denemeden sonra yakınlaşmayı deneyecektim ve heyecanlıydım oldukça. Ellerimi yırtık kot pantolonuma sürttüm. Derin bir nefes aldım. Gözlerim etrafta dolanıyordu ve o sırada içeriye Bay Kim girdi.
Yanında iki tane kız öğrenciyle.
Birisi bizim sınıftaki gıcık kızlardan, adı her neyse, diğeri ise başka bir sınıftandı. Maskeleri olsa bile yüzlerindeki iğrenç gülümsemeyi görebiliyordum.
"Merhaba Jeongguk, geç kaldığım için üzgünüm. Kızları evlerinden almam gerekti."
Özrü kabahatinden büyük diye buna denirdi işte. Kızları evlerinden alması gerekmiş, peh. Evden özel alıyorsa ben neden her gün metrolarda sürünüyorum? Hiçbir şey demeden gözlerinin içine baktım. Yüzündeki gülümseme kayboldu ve birkaç saniye bana baktı. Güzeldi fakat sinir bozucuydu.
Gözlerini çektiğinde her zamanki yerine oturdu. Kızlar ise iki yanına sandalye koyup oturdular. Üçü karşımdayken onların gülüşmelerini izliyordum. İşkence miydi bu? Deneme sınavından kastı bu muydu?
Kızlar konuşup gülüyor, Bay Kim ise ufak gülümsemeler ile cevap veriyordu. Elindeki kağıtları düzenledikten sonra bana uzattı. "Deneme sınavın." Sandalyemi geri itip ayağa kalktım, masa uzun olduğu için birkaç adım atıp elindeki kağıtları aldım ve yerime oturdum.
Bay Kim bakışlarımı kızlardan çekmediğimi fark edince açıklama yapmak gereğinde bulunmuş olacak ki, "Kızlara da birkaç günlüğüne ders vereceğim Jeongguk. Sıkıntı olmaz değil mi?" dedi. Sıkıntı olur desem bile, ki demek için can atıyordum, beni takmayacağı için "yok, olmaz" gibi mırıltılar çıkarıp kağıda göz attım.
"Süreni tutuyorum Jeon. Sen başla." Bay Kim'i onayladım ve teste yöneldim.
~
Odaklanamıyordum.
Bay Kim; iki kıza gülerek, fısıldayarak ders anlatırken odağımı kâğıda vermek çok zordu. Sürem daha vardı fakat yeter miydi hiçbir fikrim yoktu. Matematikten nefret ederken karşımdaki üçlü beni daha da delirtiyordu.
Bay Kim'den bu davranışı beklemiyordum. Kızları getirse bile deneme çözmeme saygı duymalılardı.
İç çektim ve kafamı kaldırdım. Bir süre onları izlediğimde beni fark etmediler.
En sonunda dayanamayıp dikkat çekmek istercesine boğazımı temizlediğimde üçü de sessizleşip bana döndüler. Bay Kim'in yüzündeki gülüş anında yok olurken varlığımı hatırlamış gibi bakışlarını üzerimden çekmedi.
Ardından kızlara döndüğündeyse beklemediğim bir şekilde onlara benim sınav yaptığımı söyleyip dışarı çıkmayı teklif etti.
Evet, beklemiyordum. Bay Kim'in böyle birisi olduğunu bile bilmiyordum. Ne olursa olsun onun sadece benimle ilgilenmesini, sadece bana bakıp gülmesini istiyordum.
Kızlar da onaylayınca bana tok sesi ile devam etmemi söyledi ardından kütüphaneden çıktılar. Sinirliydim. Bu oldukça sinir bozucu bir durumdu. Nasıl odaklanmamı bekliyordu bu saatten sonra? Bu adam kesinlikle kafayı yemişti. Üstelik bana da kafayı yedirtmişti.
Teste yöneldim, birkaç soru daha çözmeye çalıştım. Ne yazık ki sadece çalıştım. Ne bildiklerimi hatırlıyordum, ne de hatırladıklarımı kağıda geçirebiliyordum. Hepsi onun suçuydu.
Kısa süre sonra, sorular ile boğuşurken kapı tekrar açıldı. Bu sefer o iğrenç manzarayı görmek istemediğimden kafamı bile kaldırmadım. Fakat görüş açıma giren siyah botlar ile kafamı kaldırıp onunla göz göze geldim.
Tek başınaydı, kızlar yoktu. Elleri kahverengi pantolonunun cebindeyken yüzümü inceledi. Gülümsedi. Gözlerinden belliydi bu. Açıkçası bu durum az önce yaşadığım tüm siniri unutturmuş ona bir kere daha bağlamıştı.
Önümde hafifçe çömeldi ve bir eli masadayken bir elini çeneme koydu. Gülümserken taptığım parmaklarıyla maskemi indirdi. O an ölecektim, kalbim öyle hızlanmıştı ki bunu fark ettiğine emindim. Parmakları çenemde oyalanıyor, yavaşça okşuyordu.
Dudakları arasından mırıldandı. "Çözebildin mi?"
Net bir şekilde gözlerine bakarken cevap verdim, geri durmak yoktu. "Hayır." Cevabıma karşı iç çekti. Parmakları dudağıma yaklaştı, dudağımın altındaki bende oyalandıklarını hissedebiliyordum. Nefeslerim esmer tenine çarpıyordu. Maskesini diğer eliyle indirdi ve tapılası dudaklarını göz önüne çıkardı.
En sonunda mırıldanarak, gözleri de parmakları gibi çenemde dinlenirken konuştu. "Özür dilerim Jeongguk... Yaptığımız saygısızlıktı. O kızları bir daha görmeyeceksin."
Kendimi tutamadım ve konuştum. "Ama siz göreceksiniz? Asıl problem bu değil mi?" dediklerimin farkına vardığımda çok geç kalmıştım. Bu Bay Kim'in yüzündeki sırıtıştan belliydi. Dilini dudaklarında gezdirirken konuştu ve ben birkaç defa gördüğüm dudaklara bakarken bunu yapmasa iyi olmamıştı. "Ben neden görüşmemeliymişim ki Jeongguk? Onlar da öğrencilerim."
İşte bunun cevabı yoktu. Sessiz kalmayı tercih ettim ve istemsizce dudaklarımı parmaklarına sürttüm. Gerçekten istemsizce olan bir hareketti ve rahatsız olmasından korktuğumdan hemen gözlerine baktım. Beklemediğim bir tepki ile karşılaştım, gayet memnundu.
Fakat bir yerde durması gerektiğini biliyormuş gibi iç çekerek ayağa kalktı. "Bu denemeyi saymayacağım, bir sonraki ders başka bir deneme çözersin. Odada sadece ikimiz varken. Olur mu Jeon?"
Yutkundum ve cevapladım.
"Elbette olur Bay Kim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
forgotten mic
Fanfictionjungkook, zorla katıldığı birebir etütte mikrofonunu açık unutmuştu. bol bol mantık hatası! cringe uyarısı! 🖇 : tamamlandı 🖇 : texting, düz yazı 🖇 : toptae, bottomkook ↪ : 08.04.2021 🔚: 28.06.2024