Taehyung, Jeongguk'u düşünüyordu.
Jeongguk, Taehyung'u düşünüyordu.
İkisi yanyana ve derse başlamak üzereyken bile bunu engellemek her ikisi için de zordu. Hislerine çoktan isim vermiş Jeongguk'un yanında kafası endişe ve şüphelerle dolu bir Taehyung vardı. Bir de Jeongguk ile. Onun kafası en çok Jeongguk'a doluydu şu sıralar.
İkili çalışma odasında Jeongguk'un defterini çıkarmasını beklerken oluşan sessizlikte birbirlerini düşünmekten başka bir şey yapamıyorlardı. Taehyung karmakarışık hissediyordu bu çocuk karşısında. Ne ara böyle hissetmeye başladığını bilmiyordu ama bir şeyler hissediyordu işte. Çok güzel şeyler hem de. Jeongguk'un gönlünün olduğunu biliyordu, sonuçta saf değildi ve genç oğlan bunu oldukça belli ediyordu. Jeongguk'un her ne kadar rızası olsa ve yetişkin bir birey olsa da, pişman olmasını istemezdi hiçbir şeyden. Kendisini kötü bir anı olarak hafızasına kaydetmek istemezdi. Çekinmesinin en büyük nedeni buydu.
Belki başka bir hayatta diye içinden geçirdi, başka bir hayatta daha güzel koşullarda karşılaşabilirlerdi.
Küçük, gün geçtikçe uzayan ipek saçlarını ufak bir topuz ile toplamıştı. Her zamanki kadar güzeldi. Sade gri sweatshirt'ü ve aynı şekilde sade olan altındaki kot pantolon bile güzelleştiriyordu onu. Dudaklarını arada bir büzüyordu ve Taehyung kendi içinde aptal bir savaşa giriyordu. Önüne gelen saçlarını arkaya atıyordu ve Taehyung o saçlara ellerini daldırıp tokayı çıkarmamak için zor duruyordu.
Taehyung ise koyu saçlarını alnı gözükecek şekilde kaldırmıştı ve bu onun seksiliğine seksilik katan bir şeydi. Uzun kollu, bol beyaz tişörtü ve gri eşofmanı ile her ne kadar farkında olmasa da enfes gözüküyordu. Uğraşmamıştı kendi için, Jeon da öyle. Her ikisi de birbirlerinin yanında oldukça rahatlardı.
Derse başladıklarında Taehyung kendisini ilk günlerdeki gibi hissetmiyordu. Bu çocukla neredeyse 3 aydır ders yapıyorlardı fakat ilk günkü sakinliği, soğukluğu yoktu üstünde. 1 ay diye başlamışlardı bu derslere fakat Taehyung her seferinde genç çocuğu görmek için süreyi uzatmıştı. 20 yaşında bir oğlanın yanında bu kadar heyecanlandığı için kendini aptal gibi hissediyordu. Üzerindeki etkisini hala çözememişti. O, yirmi altı yıllık yaşamında ilk defa bunları hissediyordu. Alışması biraz zordu.
Küçük temaslar aralarında sürekli oluyordu, bunlar bile kalbini yerinden çıkarmaya yeterken o küçüğün dudaklarının tadına bakmayı istiyordu. Jeongguk'un her gelişinde nemlendirdiği ve renklendirdiği belli olan dudakları öyle güzeldi ki...
Matematik anlatırken bunları düşünüyordu.
Bir tarafta da matematik dinlerken karşısındaki adamı düşünen genç vardı.
Böyleydi bu ikisi ve Taehyung artık Jeongguk'un dudaklarına olan hasretine son vermek istiyordu.
Ders bitiminde her zamanki gibi Jeongguk esneyerek geri çekildi ve duvarı izledi. Taehyung ona bakarken dudaklarının kıvrılmasına engel olamadan mırıldandı. "Uyutmayacağım seni bu sefer."
"Hm?"
"Sohbet borcun, Jeon." Çocuğun önüne gelen saçlarını arkaya tararken mırıldanmaya devam etti. "Yarın hafta sonu, bu gece benimlesin."
"Ne?" Aralık dudakları arasından mırıldanan Jeongguk adamın ne demek istediğini anlayamamıştı. Ne teklif ediyordu bu?
"Jeongguk, aileni ara ve burada kalacağını söyle. Sorun etmezler diye düşünüyorum?"
Pekala, Jeongguk kafasını toplamalı ve adamın ne demek istediğini anlamalıydı. Sohbet borcu vardı ve bu gece de burada kalmasını istiyordu Taehyung. "Tamam..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
forgotten mic
Fanfictionjungkook, zorla katıldığı birebir etütte mikrofonunu açık unutmuştu. bol bol mantık hatası! cringe uyarısı! 🖇 : tamamlandı 🖇 : texting, düz yazı 🖇 : toptae, bottomkook ↪ : 08.04.2021 🔚: 28.06.2024