forgotten mic

21

yorum yorum yorum

Jeongguk ailesiyle konuşup izin almış, heyecanla olduğu yerde titriyordu. Taehyung'un evinde kalacaktı, uyandığında ilk gördüğü yüz aşık olduğu adamın yüzü olacaktı, onunla kahvaltı yapacak, onunla vakit geçirecekti ve bu, Jeongguk'un en güzel günü olabilirdi. Doğum günü kadar güzeldi.

Küçük olan olduğu yerde heyecanla aşık olduğu adamı bekliyordu. Taehyung, Jeongguk'a oda hazırlamak için çalışma odasından ayrılalı 10 dakika oluyordu neredeyse. Uykusu iyice bastıran küçük arada esneyerek olduğu yerde geriliyordu ve adamın gelmesini bekliyordu.

Gözlerinin tam kapanacağı sırada içeri giren adam uykusunu biraz da olsa kaçırmıştı. Üzerini değiştirmişti; artık üzerinde beyaz takımı değil, yeşil bir tişört ve gri eşofman vardı. Sadece ev haliyle o kadar yakışıklı duruyordu ki, küçük onun karşısında hayret etmeden duramamıştı.

Yavaş adımlarla Jeongguk'un yanına ilerlerken konuştu. "Jeon, gel." Jeongguk kafasını kaldırdı ve adamla göz göze geldi. "Yani, gelebilirsin işte." Taehyung'un tatlı telaşı belli oluyordu, bu hareketleri Jeongguk'u gülümsetti. Yavaşça olduğu yerden kalktı, uzun süredir oturduğu için kalçasının uyuştuğunu hissedebiliyordu fakat bunu belli ederse rezil olacağından sessizce aşkının yanına gitti.

Çocuğun yavaş, yorgun ve uyku dolu hareketlerini fark eden Taehyung; elini Jeongguk'un güzel beline yerleştirdi. Parmakları beli sarıp sarmalarken her ikisi de tatlı telaşa tekrar kapılmışlardı. Jeongguk'un bembeyazken kırmızı olan yanakları ve Taehyung'un utangaç gülüşü bunu belli eden şeylerdi.

Ardından bir odaya girdiler.

Büyük, evin diğer kısımlarına nazaran simsiyah bu oda etkileyiciydi. Odanın ortasında siyah çarşaflı ve başlıklı bir yatak buluyordu. Hemen yanındaki duvarda ise boylu boyunca, büyük bir ayna. İçerisinde çalışma masası, giyinme dolabı ve bir kapı daha bulunan oda Jeongguk'u şaşırmıştı. Acaba o kapının ardında ne vardı? Şu an burada ne yapıyorlardı? Jeongguk burada mı uyuyacaktı?

Sessizliği ilk bozan Taehyung oldu. "Burası benim odam." Jeongguk'un parıldayan gözleri anında Taehyung'unkilere tutundu. Birlikte uyumayacaklardı, değil mi? Merakla sözlerinin devamını bekledi.

"Dolabımdan kıyafet alabilirsin, rahat olmanı istiyorum." Taehyung'un yönlendirmesi ile dolaba ilerlediler. "Ardından seni odana götüreceğim. Tamam mı?"

Jeongguk, başıyla onay verdi. Ardından Taehyung dolabın kapağını açtı ve geniş, kıyafet dolu bir dolap ile karşılaştı küçük. Taehyung ise odayı terk etmeden önce konuştu, ardından giyinmesi için odadan çıktı. "İstediğini seçebilirsin, dışarıda bekliyor olacağım."

Jeongguk kıyafetler ile başbaşa kaldığında merakla etrafı incelemeye devam etti. Güzel bir olaydı, Taehyung'a yakışacak zariflikteydi. En önemlisi, Taehyung'un güzel kokusu her yerdeydi.

Merakına yenik düşmemek için tekrar kıyafetlere baktı, rastgele koyu gri uzun kollu ile siyah eşofman seçti. Boy farkından dolayı belki biraz büyük olabilirlerdi ama Jeongguk'un da yapılı bir vücudu vardı. O yüzden çok sıkıntı oluşmayacaktı.

Onları giydikten sonra son kez odadaki kapıya baktı, daha sonra bir şey kurcalamadan odadan çıktı. 

Taehyung kapının önünde onu bekliyordu. Çok güzeldi, çok yakışıklıydı, seksiydi, tatlıydı. Bu adam her şeydi. Her olumlu iltifat aynı anda bu adamındı. Naif, zarif, havalı, seksi, yakışıklı, güzel... Hepsi yalnızca ona aitti.

Taehyung karşısında kendi kıyafetleri içerisinde olan çocuğu görünce gülümsemeden edemedi. Olduğu yerde kıpırdandı ve gülümseyerek çocuğun her hareketini dikkatle izledi. Dalgınlığına gelmiş olacaktı ki birkaç saniye öylece durdular. Jeongguk boğazını temizledikten sonra kendine gelen Taehyung birkaç adım geri çekildi ve Jeongguk'un gözlerine bakamadan mırıldandı. "Gel. Odanın göstereyim."