Şu an Bay Kim'in arabasındaydım.
Her şey aniden gelişmişti ve ben erkeksi kokusunun yoğun olduğu arabasında, onu izliyordum. Resmilikten uzaktı, beyaz celine tişörtü ve kahverengi pantolonu ile oldukça çekiciydi. Bandanasını unutmayalım, bandananın en çok yakıştığı kişinin Kim Taehyung olduğuna yemin edebilirdim.
Aniden bana aşağı inmem gerektiği ile ilgili mesaj atmıştı, camdan baktığımda ise siyah lüks arabasını görmüştüm. Zaten yemeğe gideceğimiz için okula gitmemi istememiş, evime kadar gelmişti.
O anın heyecanı ile elime ilk gelenleri gitmiştim. Siyah tişört, kot pantolon ve siyah şapkam. Hızlıca evden çıkıp arabasına bindiğimde bütün vücudumu garip bir his kaplamıştı.
Gülerek yüzüme bakan, maskesiz Kim Taehyung.
Hayal edebileceğimden çok daha güzeldi. Özenerek yaratılmıştı her tarafı, benleri bile özenle konulmuş gibiydi. Burnu hafif kızarmıştı, gözleri gülüyor gibiydi ve ben bu görüntü karşısında ne diyeceğimi bilememiştim.
Kemikli eli direksiyonda dinlenirken onlar beni ayrı delirtiyordu. Birkaç yüzük ile süslemişti parmaklarını. Kim Taehyung dünya üzerindeki görülebilecek en güzel varlıktı.
Biraz sohbet etmiştik, şu an ise sessizce beni götüreceği yeri bekliyordum. Aynadan kendime baktığımda; kızarmış burnum, pembe dudaklarım, büyük gözlerim güzel duruyordu. Belki de onun yanında olduğum içindi.
Hava öyle soğuktu ki bir yerlerim kızarmasa garip olurdu, parmak boğumlarım bile kızarmıştı.
Aniden ona döndüm.
Her şey istemsizce oluyordu, sanki bunu yapmam gerekiyormuş gibiydi ve ben kendimi tutmadım. Ona yaklaştım ve yanağına hızlıca ufak bir öpücük bıraktım. Heyecandan yanaklarım da kızarmıştı artık ve birden sıcak basmıştı. Alt dudağımı dişlerimin arasına alıp heyecanla çekiştirdim. Kim Taehyung için tutuşuyordum.
O ise bu hareketime karşılık dudaklarından bir küfür kaçırdı, duymadığımı sanıyordu fakat duymuştum. Kocaman olan keskin gözlerini üzerimde tutmamaya çalışıyordu. O da heyecanlanmıştı. Direksiyondaki eli direksiyonu daha sıkı kavradı ve yutkunmasını izledim. Hiçbir şey demedi ama arabayı aniden yolun kenarinda durdurdu.
Stresle dudağımı tekrar dişledim ve mırıldandım. "Bay Kim? Neden durduk?" Rahatsız mı olmuştu yoksa?
İç çekti, bana bakmadan konuştu. "Geldik, Jeongguk. İn hadi." Sol tarafıma döndüğümde sahiden ufak restorantı gördüm. Lüks yerlerden çok samimi bir mekana benziyordu. Deniz kenarındaydı, şirin renkli ışıklandırmaları vardı. Henüz hava tam kararmamış olsa da biraz belli oluyorlardı.
İkimiz de arabadan indik. Montumun içinde iyice kayboldum soğuktan dolayı. Onun yanında hızlı adımlarımla ilerledim. Bu hareketime kıkırdamıştı.
Restorantın içi de dışı gibiydi. Samimi bir ortamı vardı ve içerisi sıcaktı. Gülümsedim, oldukça güzel bir yerdi. Ahşaptan yapılmıştı, şömine ve süslemeler hoş duruyordu.
Bir erkek çalışan yanımıza yaklaştı. İlk bana kısa bir bakış attı, ardından Bay Kim'e döndü. "Hoş geldin Taehyung, sürpriz oldu!"
Bay Kim yavaşça başını sallayıp konuşurken refleks olarak sağa ufak adımlar atarak ona yaklaştım. Bu çalışanı pek sevmemiştim, bu kesindi. "Hoş buldum Taemin, bize güzel boş bir masa var mı acaba?" diyince çalışan tekrar bana baktı ve "Siz..?" diye mırıldandı ve devam etti.
"Ah, elbette. Favori müşterimiz Kim Taehyung için her zaman güzel bir masamız boştadır. Gelin hadi."
İkisi kendi aralarında şakalaşırken adının Taemin olduğunu öğrendiğim çalışanı takip ettik. Yürürken Bay Kim, birkaç saniye de olsa elini beline atmıştı. Şişme monttan dolayı belim çok ortada olmasa da o hafifçe okşayıp elini geri çekmişti. O birkaç saniye benim ölümüm için kesinlikle yeterliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
forgotten mic
Fanfictionjungkook, zorla katıldığı birebir etütte mikrofonunu açık unutmuştu. bol bol mantık hatası! cringe uyarısı! 🖇 : tamamlandı 🖇 : texting, düz yazı 🖇 : toptae, bottomkook ↪ : 08.04.2021 🔚: 28.06.2024