TUTSAK

737 42 0
                                    

Nanna

Daha bir kaç saat önce buradan kaçarcasına gitmek isterken kendimi yeniden burada onun yatağında bulmuştum. Dilim ve beynim gitmek isterken, kalbim burada kalmam gerektiğini söylüyordu. Bunu inkar etmem imkansızdı. Onun yanındayken yakınımdayken kendimde gibiydim. O yüzden ısrarlarına karşı çıkmak istesem de mantıklı düşününce burada kalmam daha iyiydi.  

Kurdum onunla olmadığım sürece dönmeyeceğini açıkça söylemişti. Kendimi bulduğum durum beni korkutuyordu. Ben kendimi hiç ummadığım bir durumda bulmuştum. İçeriye doğru bir bakış attım. Orada diğerleriyle konuşuyordu, yüzü sert ve kusursuzdu. Ona bakarken içim gıdıklanıyordu. Bakışları beni bulduğunda gözlerimi kaçırdım. Önümdeki ormanlık alana doğru bakmaya devam ettim. 

Yanıma gelmişti. Arkamda olduğunu hissediyordum. Ona bakmak istemiyordum. Ona bağırarak söylediklerimde ciddiydim. Ne yapacağımı bilmiyordum. Ayrılmayı bile becerememiştim. 

"Çok sessizsin luna." sesi benim içime işliyordu. Seslice yutkundum. Gözlerine bakmadım, ona doğru dönmedim.

"Bazen en iyisi böylesi. Bunu bana bu sürü öğretti" dedim iğneleyici bir tonda. Yüzüne baktığımda yüzünde en ufak bir değişiklik yoktu. O bana öylece bakıyordu. Bana yavaşça yaklaşırken nefesimi tuttum. Üzerime doğru eğildiğinde istemsizce geriye doğru çekildim.

"Sessizliğin hoşuma gitmedi. " dudaklarıma nefesi değiyordu ve dediklerine odaklanmam imkansızdı. "Bana diklenen o kadın nereye gitti Nanna Freki." dedi imayla. 

İsmim ağızından bir şiir gibi çıkmıştı. Gözlerim dudaklarına gidiyordu. Gözlerimi kaçırdım. Yutkunamıyordum bile. Ondan uzaklaşmak için iki elimi de göğsüne koyduğumda ellerimin altında kasılan kaslarını hissediyordum. Onu kendimden itsem de hareket dahi etmedi. Kafamı kaldırıp ona baktığımda gözleri kararmıştı. Gözleriyse dudaklarımda geziniyordu. 

"Bırak beni Einar." dedim sesimin yüksek çıkmasını umarak. Ama sesim bir fısıltı gibiydi. Bana daha da yaklaşırken düşüncelerim bulanıyordu, kendimi kaybediyordum. Şimdi biz burada, herkesin görebileceği o yerde o kadar yakındık ki bu düşünce kızarmama sebep oluyordu. 

"Uzaklaş" zorda olsa çıkmıştı sesim. "Bu çok yanlış" o ise beni duymuyor gibiydi. 

"Nanna bana yaptıklarını bir bilsen, içimde neleri harekete geçirdiğini bir bilsen" dedi derin bir nefes alarak. Üzerimden çekilirken bacaklarımı işaret ederek" Onları kapat yoksa katil olacağım Nanna" diyerek balkondan ayrılmıştı. Ben ise tuttuğum nefesimi bırakmıştım. 

Geri kalan sürede bir kaç doktor gelmişti. Bana serum bağlamışlar ve vitamin takviyesi vermişlerdi. O sırada ise Elin hep yanımdaydı. Galiba burada en sıcak kanlı karşılamayı bana o yapmıştı. Hatırlıyorum da sürü bana ne kadar kötü davranırsa davransın bana az da olsa saygılı davranan hep o olmuştu. O yüzden belki ona karşı samimiyet hissediyordum. Ben salonda otururken Einar ın arkadaşları da yanımızda sohbet ediyorlardı. Ancak ben ise konuşmalarını dahil olmadan sadece dinlemekle yetiniyordum.

Benim yanımda eskiden oldukları gibi değillerdi. Sadece tek bir kişi vardı hala eskisi gibi bana bakan, Ely. Kıskanç bakışlarını hissediyordum. Belki de sadece enerjimiz tutmamıştı. Yine de ondan ve bakışlarından hoşlanmamıştım. Geriye kalanları ise gülerek eğlenceli şeyler hakkında sohbet ediyorlardı. Elin ve kardeşi Eira bir müzik grubundan bahsediyorlardı. Edward ve Crode ise gittikleri yerlerden bahsedip çocuk gibi gülüyorlardı. Finn ise onlara eşlik ediyordu. Ely ise gözlerini bana dikmiş dikkatle bana bakıyordu. Ben ise sessizce Elin ve Eira yı dinliyordum.

Canım sıkılmıştı ve artık kollarıma bağlı vitamin ve serum bitmişti. Yavaşça onları çıkartıp kenara koydum. Yavaşça ayağa kalkmak için yeltendiğimde Elin ve Eira beni aynı anda durdurdu.

Uluma (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin