13. Bölüm -Çarşı-

11.6K 721 56
                                    

Dün gecenin uykusuzluğuyla yemek masasına oturmuş kahvaltı yapmaya çalışıyordum. Dün gece salak gibi kapattıktan sonra gülerek olanları düşünüp bi türlü uyuyamamıştım.

Bugünda hafta sonu olduğu için Banu abla, ablam ve ben çarşıya gidecektik. Hem kıyafet alacak hemde telefon fiyatlarına bakacaktık.

"Kahvaltıdan sonra bulaşıkları hemen koyarım sonra çıkarız." Banu abla konu açılsın diye öylesine konuştuğunda ablam beraber yaparız gibisinden konuşmuştu.

Kahvaltı öyle böyle kısa kısa geçen muhabbetlerle bittiğinde ben salonda otururken onlar makyaj yapmaya Banu ablanın odasına girmişlerdi. Ne vardı bu kadar süslenecek ki.

Sıkıntıdan patlamak üzereyken sonunda gelen iki kadınla dış kapıya yürüdüm. "Ee nerde makyaj?"

"Doğal makyaj yaptık çok abartmadık ya." Banu abla kısa topuklu elbisesine uygun ayakkabısını giyerken konuşmuştu. Ağazım açık bakakalmıştım.

Parmağımla ablamın yanağına dokunduğumda geriye çekildi parmağımda bir ton renk vardı. "Çok doğalmış ya." elime vurduğunda gülerek merdivenlere yöneldik.

Atışarak indigimizde caddeye doğru yürüyorduk. "Ben tüm kadınlardan güzelim bi kere. Annem balla doğurmuş beni." kendimi överek konuştuğumda ablam gülerek koluma girmişti. 

Dolmuş dedikleri otobüsten küçük beyaz araca binip çarşıya gelmiştik. Eski yapı camii'ye baktığımda büyülenmiş gibi izledim. Çok güzeldi.

"Bu taraftan gideceğiz." Banu ablanın gösterdiği alana doğru ilerlerken kalabalık yoğunlaşmıştı. Kıyafet için birçok mağazya girip çıkarken ufak tefek ihtiyaçlar kiyafetler derken elimizde birsüru poşetler olmuştu.

"Şurdan gidelimde ilerde çok güzel tatlıcı var künefe falan yeriz." Banu ablanın gösterdiği yere doğru giderken sonunda birşeyler yiyeceğimiz için mutluydum.

Kalabalığın daha yoğun olduğu yere geldiğimizde tatlıcının karşısında kahvehane tarzı bir yer vardı. Gezdiğimiz için yavaş yavaş gidiyorduk.

Banu ablanın yönlendirmesiyle dışarıdaki  bacak boymuzza zor gelen tahta masalara oturduğumuzda Banu ablada hemen gelmişti.

"Eksik falan kaldı mı?"

"Yok herhalde ya Burak'a telefon bakacağız işte." Yanımıza biri gelirken elindeki tepsiden tabakları bırakıyordu. Tebessümle alıp yemeye başladığimızda birden omuzuma konulan elle korkarak döndüm.

"Yalnız yiyen yalnız ölürmüş."  baş parmağımı dişlerimin arasına alıp damagımı kaldırırken diğer elimi göğsüme koydum.

"Korktum Ozan ya niye sessiz sessiz geliyorsun." gülerek hemen yanımdaki iskembeye otururken eliyle garsona işaret vermişti.

"Arkadaşlarla geldik öyle de görünce selam vereyim dedim."  eliyle iki masa arkamızda kalan masayı gösterdiğinde oraya doğru baktım. Beş altı kişi varlardı.

"Dilan nasıl?" Banu abla ağzına bir lokma atmadan önce sormuştu. " Evde anamlarla kahve içiyordu ben çıkmadan." kısaca cevaplayıp bana döndü.

"Bizle gezsene kadınların yanında ne duruyon." manasızca bakıp ablama döndüm ablamsa Banu ablaya dönmüştü. "Zararsız çocuklar ya tanıyorum hepsini gezsin sıkıntı olmaz. Ozan gözü gibi bakar."

Ozan gururunun okşanmasıyla kabarırken ablam gülerek göz kırptı. İzin vermişti arkadaşlık kurmama.

"Hoşgeldiniz Ağam." birçok farklı sesden aynı nidalar dökülürken kalabalığın döndüğün yere döndük. Mahir burdaydı.

Arkasından gelen on kişiye yakın adamla bir karşımızda bulunan kahveye ilerliyordu. "Ben selam verip geleyim." Ozan kalktığında gözlerimle onu takip ettim.

Mahir onu görünce ayağa kalkmış selamına karşılık verip eliyle bizim tarafı gösteren Ozan'la biraz daha konuşmuştu.

Mahir'in gözleri bizim burayı turlarken bende uzun süre takılı kalmıştı. Baş selamı verdiğimde selamımı alarak oturmuş Ozan ise aynı baş selamını bana verip arkadaşlarına yönelmişti.

"Hayırdır inşAllah." Banu ablanın konuşmasıyla oraya döndük. Mahir'e bakıyordu. "Genelde toplum içine girmezdi ya şaşırdım yani." saçmalar gibi açıklama yapıp ablama döndü.

Kıyafetler hakkında farklı bir konuya başlamışlardı. Göz ucuyla Mahir'e döndüğümde tesbihli eliyle tuttuğu çayı yudumluyordu. Çayı koyu içiyordu.

Takıldığım detayla önüme döndüm bananeydi ondan. Beni unutan adamın çayını ne yapacaktım sanki.

"Hadi kalkalım." aniden ayağa kalkıp poşetleri aldığımda ikisininde hatta üçünün de bakışları bana döndü, Mahir'de  bakıyordu.

Ablama ufakca bir kaş hareketi yaptığımda tabağındaki son lokmayıda yiyip kalktı. Banu ablada bize ayak uydurmuştu.

Parayı tartışmasız Banu abla ödeyip geldiğinde ablam ona ters ters bakıyordu. Ben ise şu sinir bozucu ortamdan uzaklaşmak istiyordum.

Yürümeye başladığımızda çok uzaklaşmadan Ozan'ın sesini duymuştum. "Burak akşama tepeye çıkacağız sende gel istersen." bağırarak söylediği şeyle "Haberleşiriz." diye kısaca cevaplayıp diğer tarafa baktım.

Mahir kaşları çatık bakıyordu. Bende ona ters bir bakış gönderip yürümeye devam ettim. İleride bulunan bir telefoncuya girip adamın gösterdiği telefonlara bakıp en uygunundan ve güzel görünenden almıştık.

İçine hatta aldıktan sonra eve gitmek için dolmuşların olduğu yere doğru adımlamaya başladık.

Ben ise sadece telefonum olmasının mutluluğundaydım. Üstelik diğerine göre daha iyi ve üst modeldi.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

~öylesine zaman geçsin diye yazdim

MARDİNLİ AĞA  -GAY-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin