ÖZEL BÖLÜM

130 19 1
                                    

Sıkıntıdan patladığım evin içerisinde dolanıp duruyordum. Mahir sabah kahvaltısını bile etmeden konağa gitmişti.

Havanın açık ve koyu mavilik arasında seyrettiği bu saate kadarda gelmemişti daha. Birazdan hava kararacak ve bende akşam yemeği hazırlıklarına başlayacaktım.

Mardin'deydik. Mahir ne kadar büyük şehirde herkesten uzakta yaşamaya alışmış gibi dursada onun içerlerdiğini ve zorlandığını görmüştüm.

Evlendiğimiz, daha doğrusu düğünümün olduğu günden sonra sadece iki ay daha durmuştuk. Şimdide bizim evimizdeydik. İlk zamanlar seçtiğim eşyalarımın düzenlendiği, Hamdo'nun bizi bastığı, Mahir'e ilk ayrılalım dediğim evimdeydim. Bir yılı bu evde birbirimize sevgimiz bir gram olsun eksilmeden devirmiştik.

Burdan dışarı çıkmıyordum. Mahir bile haftada bir babası çağırdığında gidiyordu ama onun haricinde hep evdeydik. Hâlâ üzerimizdeki kinli bakışlar devam ediyordu.

Pencereden karanlık yolu izlerken telefonumun sesimi duymamla koşar adım televizyonun yanındaki telefonumu aldım. Ablamdan gelen görüntülü aramaydı. Mahir arıyor diye heveslenmiştim.

Koltuğa yerleşip telefonumu actığımda ekranda beliren buruna baktım. Daha sonra bol sulu bir dil ile kamera ıslandığında güldüm. "Dayıcım, yalama onu pis."  Beni dinlemeden ekranda oldukça odaklanmış bir iş yaparken sonunda ekranda ablam gözüktü. Beş ay önce dünyaya gelen kızıyla arkadaş gibi kavg ediyorlardı.

O günü hatırlayınca başımı iki yana salladım. Ablam sancıdan kıvranırken dahi evde doğum yapmam diye çığlaıklar atarken Fahri abinin kucaklayıp arabaya bindirmesi, hastane yetiştirirken bile ablamın yeri göğü sarsan hakarrtleri... derin bir soluk aldım.

"Midesiz misin sen annecim? Baban kılıklı mısın?" Ablam telefonu bir şeyle silerken yaramazlık yapan bebekle konuşuyordu. "Abla canım çok sıkıldı, Mahir de yok patlıyorum evde." Ablam sonunda onu görebileceğim şekilde koyduğunda dudaklarımı büzdüm.

"Nerde ki?"

"Oraya gitmişti, kahvaltıdan önce babası konağa çağırmış. Gelmedi daha."

"Konağa gelmedi ki." Elindeki pudranın kapağını kapatırken bakışları bir şey arıyor gibi etrafında dolanıyordu. "Nasıl gelmedi. Sabahtan bu yana hiç mi uğramadı?"

"Yok, kahvaltıdaydık hepimiz Mahir yoktu. Fahri'de demedi ki Mahir gelecek diye." Sonunda aradığını bulmuş gibi bir yer uzanıp aldığında ekranın üstünden düşen mesaja baktım. Mahir'den geldiğine dair kısa bir mesajdı.

"Tamam kapatıyorum ben, Mahir geliyormuş." Dikkati pekte bende olmayan kızın meşguliyeti içerisinde kapatıp mesajlar kısmına girdim.

MAHİR: Yoldayım geliyorum.

*Mahir canlı konumu gönderdi.* 

Dudaklarım iki yana kıvrılırken attığı konuma girdim. Hareket halindeydi ve eve geliyordu. Bu huyunu seviyordum aslında. Bir yere giderken paylaşıyor aklında soru kalmasın hemde nerede olduğumu bil diyordu.

Aynısı benim içinde geçerliydi, ablamla dışarı çok nadir çıkıyordum. Yanımda olmadığı zamanlarda bende ona atıyordum ki dışarda bize kin besleyen biri bir şey yaptığında en azıdan yerimiz belli olsundu.

Sabahtan bu yana şimdi mi konum atıyorsun diye beyninin etini yemeyi telefondan değil de yüz yüze yapmak içi  mesaja kısaca amam yazıp beklemeye başladım.

Mutfağa geçip dolaba yöneldiğimde sıkıldığım için çeşit çeşit yaptığım yeneklere baktım. Böyle geç geldiği zamanlarda bile dışarda yemeyip evine geliyor benim elimden yiyordu.

Soğutup dolaba koyduğm dolmaları çıkarttıgımda zil çalmıştı bile. Konumu zaten yolun yarısından fazlasını bitirmişken atmıştı. Dolmayı taşın üzerine bırakıp ısrarla çalan kapıya varıp küçük delikten baktım. Mahir'di.

Kapıyı açtığımda genişçe gülümsedi sonra elini belime atıp kendine çektiğinde dudaklarını dudaklarıma bastırdı. "Sana bir sürpriz ayarladım. Bu yüzden geciktim." Hevesle gülümsemesine bakarken bende gülümsedim. Bütün sinirimi stresimi almıştı işte.

"Ne süprizi?" Kaşlarını kaldırıp iki yana kafasını sallarke  elinde yenice fark ettiğim paketi bana uzattı. Heyecanla aldığımda o da beni kucağına almış yatak odamıza doğru ilerliyordu.

Paketin içerisindeki gömlek olduğunu anladığım şeye bakarken gülümsedim ve dudaklarımı dudaklarına bastırdım. "Teşekkür ederim."

"Sürpriz bu değil. Bunları giy çok hemen çıkalım." Beni yatağın üzerine bırakıp dudaklarını boynuma bastırıp geri çekildi ve banyoya doğru ilerledi. Bu adam beni şımartmaktan bir adım geri durmuyordu.

O banyondan çıkana kadar üzerimi değiştirip aldığı kıyafetleri giydim. Saçlarımı tarayıp parfümümden sıkmışken kendiside odaya girmiş doğruca folaba ilerleyip sıkıntıdan iki kere ütülediğim gömleğindne ve pantolonundan birini aldı ve giyiniverdi.

Ben sürekli nereye gittiğimizi, ne yapacağımızı ve türlü türlü cilvelerle ağzından laf almaya çalışırken arabaya binmiş uzunca bir yol gelmiştik. "Aşkım lütfen söyle. Bak ben bilmiyormuş gibi davranırım." Gözlerinin içine bakarken kafasını yeniden gülerek iki yana salladı.

Bir süre daha yol gittikten sonra ormanlığın sonunda açıklık alana doğru ilerlerken arabayı durdurdu. Önümdeki mamzaraya bakarken heyecen ve şaşkınlıkla ona döndüm. "Şaka yapıyorsun."

"Açık hava sinemalarını sevdiğini söylemiştin..." üzerime eğilirken parlayan gözlerinin içine bakıp hafif uzayan sakallarını okşayıp dudaklarımı dudaklarına bastırdım.

Daha iki gün önce televizyonda izlediğimiz bir filmden sahnede söylemiştim sevdiğimi. İlk boş bulduğu fırsattı beni mutlu etmek ve isteklerimi gerçekleştirmek için uğraşmıştı.

"Hadi." Kendi kapısını açtığında bende heyecanla inip açıklık alanın ortasında kurulmuş deri koltuğa ilerledim. Yanıma gelip beni kendine çektiğinde koltuğa oturduk. Önümüzdeki projeksiyon perdesine giriş kısmı çıktığında kaşlarımı çattım. Daha sonra film başlamıştı.

Film değildi be benim ve onun videoları özenle birleştirilmiş kısa bir filmdi. Beraber videolarımızı izlerken gözlerinin içine baktım. "Seni hak edecek ne yaptım?"

"Seni hak edecek ne yaptım?" Diye dediklerimi bana doğru söylediğinde kollarımı boynuna sardım. Dakikalar boyu kendi videomuzu izleyip sonunda ikimizinde sevdiği bir film başladığında kahkahalara boğuluyorduk.

Ben göğsüne sığınmış filmi izlerken boynumda soğukluk hissettim. Elimi boynuma attığında onun taktığı kolyeye baktım. Mahir&Burak yazıyordu.

"Ya yerim ha seni!" Dudaklarının üzerine önce vurup sonra öptüm. Bu hallerime alışmıştı artık. Seviyordum bu adamı hemde çok seviyorudum.

~

Sıradan olaysız soft bir özel bölüm oldu. Bence güzelde oldu.

MARDİNLİ AĞA  -GAY-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin