42. Bölüm -Uğursuz-

6.2K 359 34
                                    

Bir insanın en son istediği şey olabilirdi sevdiğini o halde görmek, yıllar sonra dahi kısa zamanda herşeyin olan insanı gözlerin yaşlı etrafı puslu izlerken dahi onun suretini, yıkılışını görmek belkide son istenilen şeydi bu hayatta.

"Mahir!"

Silah patlama sesiyle koşarak girdiğim oda da beklemiyordum onun o halini, göğsü kanlar içindeyken Fahri abinin yakarışlarını duyuyordum.

"Mahir." bacaklarım titreyerek koltuk ve sehpanın arasında yatan bedene yaklaştım.

Titrek sesimi kendim dahi duymuyordum.

Cehennemin dibinden kaçıp tekrar gülümsemek için umudum olmuştu o umududa aynı babamın dediği gibi uğursuzluğa çevirmiştim.

Önce ailemin uğursuzu olmuştum şimdi de sevdiğim adamın...

"Mahir." yanı başına dizlerimi kırıp oturduğumda acı çekiyormuş gibi nefesler alıp veriyordu.

Acısını alıp kendi omuzlarıma yükleyesim geldi ama yapamıyordum. Acı içinde kıvranırken ben hiçbir şey yapamıyordum.

Sadece sevmiştim oysaki sevmenin bu kadar yanlış bir şey olduğunu bilseydim asla Mahir'i bu işe bulaştırmazdım.

İlk heyecanım geldi aklıma, onunla ilk konuştuğumdaki heyecanım...

Bendeydi tüm suç, tüm aksilikler, tüm uğursuzluklar.

Sevinçlerime, sevgime onu alet etmiştim ve şimdi benim mutluluğum için onun ölümü...

Nefesim düğüm düğüm oldu aklımdan geçenlerle, ölüm... Mahir'e hiç yakışmayan bir kelimeydi bu. Onun sonsuza kadar gitmesi, nefesim daralırken bulanıklaşan gözlerimi elimin tersiyle sildim.

Sevdiğim dedim adama uğursuzluğumu bulaştırmıştım işte aynı babama, anneme, ablama bulaştırdığım gibi.

Arkamdaki yüksek bağrış çağrışlar yükselirken bana sadece uğultu geliyordu.

Benim uğursuzluğumu bulaştırdığım ama can çekişirken elimden hiçbir şey gelmezken onlar sadece tartışıyorlardı.

Titreyen ellerimin arasına ellerini aldığımda neye uğradığımı şaşırmıştım.

"Sen daha ne yüzle burdasın!" omuzumdan sertçe itilerek belimi sehpaya çaktığımda hâlâ donmuş gibi Mahir'e bakıyordum.

"Hamdo çekil!" ablamın sesi gelirken boğazımda oluşan yumruyu yutmya çabaladım olmuyordu.

"Sen gebertirim lan!" Fahri abinin sesiyle birlikte üzerimde ki ablamın benden uzaklaştırmaya çabaladığı adam tek hamlede yere yığıldığında Mahir'e tekrar yaklaştım.

Yüzünü ellerimin arasına aldığımda göz kapakları titireyen adama baktım.

"Mahir özür dilerim... yemin ederim özür dilerim... Mahir bana bak. Mahir özür dilerim... Abla, Mahir."

"İbne olmuş senin kardeşin! Bu çocuk yoldan çıkarmış!" gözlerim dolu dolu Hamdo'ya baktım.

"Sen kardeşimi nasıl vurursun!"

"Fahri dur!"

"Alo 112 mi?"

Bütün sesler kafamın içinde dönerken elimi sıkan parmaklara döndüm. Mahir aralık duran kirpiklerinin arkasından bakıyordu.

MARDİNLİ AĞA  -GAY-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin