22. Bölüm -Kırgın Cümleler-

10.6K 632 42
                                    

"Hayır Ozan hiçbir yere gelmeyecek."

"..."

"İzin vermiyorum neyse görüşürüz." uykumdan ablamın sesiyle uyanırken saçlarımda parmaklarını hissediyordum.

"Yüssüz gibi gezmeye çağırıyor bir de." kendi kendine söylenirken gözlerimi araladım. Ablam başımda oturmuş saçlarımı okşuyordu.

"Günaydın bebeğim." bu hitap şekliyle gülümsedim. Ağlayınca bebek olduğumu söylüyordu. "Günaydın."

"Hadi kahvaltı yapalım sonrada beraber birşeyler yaparız."

"Hiçbir şey yapmak istemiyorum." yüzümü buruştururken tekdar uyumak için pozisyon almıştım ki telefonuma mesaj sesi gelmişti.

"Bu da bi susmadı."

"Kim?"

"Hayvan." kaşlarım çatılırken telefonumu elime aldım. Mahir'den bir sürü mesaj vardı.  Ekranı biraz ablamdan uzak tutarken oturur pozisyona geçtim.

"Kahvaltıya tost yapar mısın?" gülümseyerek yanağımı okşadığında bende gülümsedim. Sonrada birkaç şey mırıldanarak odadan çıkmıştı.

Sırtımı duvara yaslarken yastığımı kucağıma çektim. Önce mesajlara baktım, birkaç kez okudum ama algılayamıyor gibiydim. Sonuncu okuduğumda biraz daha iyi okuyabilmiştim.

Mesajlardan çıkıp rehbere girip adına tıkladım. Zaten dört kişi kayıtlıydı. Ablam, Banu abla, Ozan ve Mahir.

Kulağıma tuttuğumda ikinci çalışta açılırken hışırtılar geliyordu. "Alo." sesini duyduğumda dudaklarımı kemirdim.

"Efendim? Uyuyordum."

"Ben bilerek yapmadım. Sinirliydim sen olduğunu bile fark etmedim ki-"

"Önemli değil canım acımıyo."

"Yalan konuşma."

"Konuşmuyorum Mahir hem sen benim üzerime bu kadar düşme sözlünle falan ilgilen kız bekliyor seni sen bana yazıyorsun. Git ona yaz."

"Dilan umrumda değil."

"Ben umrunda mıyım?"

"Evet."  aniden cevap verdiğinde sustum. O da susmuştu. Nefes seslerini duyuyordum ama konuşmuyorduk işte.

"Görüntülü arayayım?"

"Yok yemek yiyeceğim. Benim öfkem geçti ama ablamınki hâlâ geçmedi."

"Anamdan yemediğim dayağı yedim." bu dediğine istemsizce güldüğümde biraz abartarak kahkaha atmıştım. "Terlikle kovalıyordu en son."

Onunda gülme sesini duyduğumda daha rahat gibi hissediyordum. "Abim sinirlenmiş ablana dünden beri hayatında konuşmadığı kadar konuştu."

"Hiç sorma ablamda aynı. Adam sinir etti diyip duruyor."

"Aman ha ablan evlerden uzağa."

"O hangi abindi? Ablamla o mu evlense acaba güzel olurdu."

"Fahri abim. Üçüzlerin küçüğü de vallah ablan bizim aileyi tek ipe dizer. Hanım ağa olur çıkar yok yok yenge diye istemem başımda."

Gülerek konuştuğunda bende güldüm. Aslında salacaktım ablamı bunların başına göreceklerdi günlerini.

"Abi, Dilan abla geldi."

Küçük bir çocuğun sesi geldiğinde Mahir'den ses soluk çıkmamıştı. "Burak şimdi kapatayım sonra ararım."

"Yok gerek yok yani Dilan'la ilgilen. Arama geri o senin sözlün ben hiç bir şeyinim."

"Anlamadım trip mi atmış oldun şimdi." masum masum sorduğunda güldüm.

"Aslında trip değil yani sen sözlüsün ve biz normal şekilde değiliz gibi. O kızada yazık bu yüzden konuşmayı keselim."

"Burak tamam gitmem Dilan'ın yanına oturdum geri." acı tebessümle gülümsedim. Böyle dedim diye oturmuş gitmeyeceğini söylüyordu.

"Şimdi gitsende gitmesende bu hep böyle sürmez. Sen ağasın sözlüsün üstelik böyle şeyler size yanlış. Sana yanlış yani görüşmeyi keselim."

"Öyle mi diyorsun."

"Öyle diyorum."

"Tamam o zaman sen böylesini uygun görüyorsan."

"Tamam."

"Tamam."

Ne ben kapatıyordum ne de o. İki dakika olmuştu belkide ama hâlâ kapatmıyorduk. Dudaklarımı kemirirken biraz daha bekledim.

Acaba kapatmayı mı unutmuştu?

"Mahir?"

"Hım?"

"Kapatmayı unuttun."

"Yok unutmadım."

"Kapat o zaman."

"Sen kapat."

"Tamam." telefonu suratına kapattığımda öylece oturmaya başladım. Belki arar ya da mesaj atar diye ama ikiside olmamıştı.

Son konuşmamız kırgınlıkla olmuştu.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

~  :(

MARDİNLİ AĞA  -GAY-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin