15. Bölüm -Tepe-

11.6K 755 144
                                    

Kapının önünde ayakkabılarımı giyerken ablam başımda bekliyordu. "Merak etme çok geç olmadan geleceğim."

"Bende mi gelsem."

Banu abla yok artık dercesine ona baktığında sesine alışmadığım telefonum çalmıştı. Cebimden çıkarırken ablamda boynunu uzatıp kimin aradığına bakmıştı.

Zorlanmasın diye ekranı gösterdiğimde yakalanmışlıkla gülümsedi. Öpücük gönderdiğinde bende onun gibi yapıp merdivenlere yöneldim.

"Alo. İndim indim."  onaylarcasına laf ettiğinde dış kapıdan çıktım. Sokağın başına baktığımda gördüğüm araba kornaya basmıştı. Elimi saliselik kaldırdığımda oraya doğru ilerledim iki araba arka arkaya dururken ön arabada olan Ozan'ın yanına oturmuştum.

İki kişi öndeyken üç kişi arkada oturuyorduk. "Hoşgeldin kardeş." sürücü koltuğunda oturan sarışın çocuk konuştuğunda kısaca cevapladım.

"Sen nerenin bebesisin?" kaşlarımı çatarken Ozan'ın diğer tarafında oturan çocuğa baktım. Esmerdi ama gözleri yemyeşildi.

"Bursa'nın bebeğiyim." onun gibi aksi konuştuğumda önüne döndü Ozan ise bana gülüyordu. Ne var dercesine başımı sallayıp önüme döndüm.

Yüksek sesli müzik açtıklarında onlar eğlenerek konuşuyorlardı. Bende arada muyabbete dahil oluyordum. Çoğunlukla Ozan konuşuyordu benimle.

Yarım saatlik geçen yolculuktan tepe dedikleri yere geldiğimizde etrafıma bakındım. "Mahir Ağa'larda burdaymış." Sarışın çocuk konuştuğunda ikinci arabada park oluyordu.

Gösterdikleri yere baktığımda. Dört kişi oturmuş bize bakıyorlardı. "Lan Ozan Mehmet Ağa biliyor mu burda olduğunu?" Mahir'in yanındaki adam konuştuğunda Mahir bıyık altından güldü.

"Ya bak Salih abi sal beni sal."

"Salamam oğlum sen benim hayatımsın."

Ozan orta parmağını kaldırırken ben Mahir'e bakmamak için başka yöne dönüyordum. "Ozan enişten çağırdı lan gelin masaları birleştirelim." tanımadığım biri ayağa kalkıp gel gel yaparken ben 'enişten' kısmında takılı kalmıştım.

Eniştenizi eşekler kovalasın diye içimden geçirdiğimde bizimkiler benle bir 7 yedi kişi olarak gidip gitmemek arasında konuşuyorlardı.

Bana sorulduğunda fark etmez desemde kendi kendime trip attığım için gidesim gelmiyordu.

Toprak alandan eğimli yokuşu çıkıp yanlarına ulaştığımızda yüzüne bakmamak için heryere bakıyordum.

Gözlerim manzaraya degdiğinde gözlerim işildayarak baktım. Şehir içindeydik ama heryer ayaklarım altında gibi duruyordu.

"Selamün aleyküm." yanımdan yabancı ses gelirken hemen oraya döndüm. Mahir'in yanındaki adam elini uzatmış selam veriyordu.

Eli havada kalmasın diye elini sıkıp cevap verdiğimde diğer iki kişide elini uzattığında onların elinide havada bırakmadım.

"Hoşgeldin." tesbihli el, sıktığım elin hemen yanında durunca eline bakıp biraz geri çekilerek gözlerimi yüzüne çıkarıp baktım. Kafamı sallarken elini hafifçe sıkıp geri çekecektim ama o daha uzun tutup bıraktı.

Arabadan piknik sandalyelelerinden getiriklerinde banada getirmislerdi. Iki masayı yan yana açtıklarında Mahir'le karşı karsıya gelmiştik ama aramızda masalar vardı.

MARDİNLİ AĞA  -GAY-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin