24. Bölüm -Bendeymiş-

10.2K 647 65
                                    

"Ay valla bu anı kaçıramam benimde gelmem lazım."

Ablamında Dilan'la yakın arkadaş(!) olmasından dolayı Mahir'lere akşam yemeğine kız tarafı olarak gidecektik. Dilan benide davet etmişti sonuçta.

Eski kumamla birbirimizi çok severdik malum.

"Bak ben bile gitmek istemiyorum kız zorluyor sen kızdan heveslisin." omuz silkerek dudaklarına koyu mor renk ruj süren ablama yaklaştım.

"Alttan taşırmışsın." benim dememle tekrar aynaya döndüğünde Banu abla içeriden seslenmişti.

Dün onun saldığı ceketimi üzerime geçirirken salona geçtim. "Ben hazırımda ablam düşmanı için hazırlanıyor." ablamın duyması için imayla bağırdığımda sinirle yanımda bitmişti bile.

"Bak çocuğum kadınlar sadece erkekler için süslenmez. Şu tipik dar görüşlü beyninizi biraz açar mısınız lütfen?" yediğim lafla bozulurken saliselik süren mod düşüklüğümden omuzlarımı silkip çıktım ve kapıya yöneldim.

"Taksi gelmiş hadi." Ayakkabılarıda giyip merdivenlerdem inerken kapının önünde duran sarı taksiye bindik.

Konağın önüne geldiğimizde Dilan'ların daha yolda olmalarından dolayı köşedeki ağacın altında bekliyorduk.

"Konağa gelince bile negatif enerjiyle doluyor insan." ablama gülerek gözlerimi devirdiğimde Banu ablada birşey demeden gülmüştü.

İki araba arka arkaya durduğunda oraya doğru yürümeye başladık. Onlarında inmesiyle bir büyükler önden geidecek şekilde konağa girmiştik.

Konağın girişinde herkes durmuş selamlarken sanki geçenlerde tatsız bir olayımız olmamış gibi bizide gülerek karşıladıklarında mutlu olmuştum.

Birdakka haklı olan taraf bendim tabiki öyle karşılayacaklardı.

İçlerinde mahiri göremediğimde üst kata çıkmamız için yön gösteriyorlardı. Merdivenlerde çıktığımızda büyük balkon gibi olan yerde yanı yanına işlemeli ve üzerinde büyük minderlerden oluşan uzun uzun divanlar vardı.

Mahir'de orada oturuyordu.

"Hoşgeldiniz, kusura bakmayın."

"Geçmiş olsun Mahir Ağa." kayın babası omuzuna vurarak konuştuğunda ayakta durmaya çalışıyordu.

Ayağında dizinden parmak uçlarına doğru uzanan beyaz sargılı alçı üstünde gri eşofmanla siyah kısa kollu tişörtü vardı.

Saçları ise dağınık anlına düşüyordu.

Herkesde gezen gözleri Dilan'ı bile es geçerek bana değdiğinde beş saniyeye yakın bakışmıştık ama o oturunca bu bakışma bozulmuştu.

"Yemek hazır olunca yeriz." Mahir'in annesi konuştuğunda ses kalabalığı vardı yine ve ben rahatsız oluyordum.

"Hiç üzülmedim keşke baçağını komple kırsaydı." ablam sessizce yerinde yerleşir gibi bana eğilerek konuştuğunda içim acırmış gibi Mahir'e baktım.

"Belden aşağı olsa daha iyi olurdu." ablam dediklerimle gurur duyar gibi baktığında sırıttım.

Ortada anlamadığımız muhabbet dönerken arada bir kürtçe konuştuklarında Ozan'a ne dediklerini sorarak vakit geçiriyordum.

Arka tarafımıza masa kurduklarında hepimiz oraya geçerken Mahir'in ki önüne masa verilerek oraya konulmuştu.

Dilan ise yanında oturup yemesine yardımcı oluyordu.

"Dilan ayağım kırık elim ağzım değil kendim yerim."

"Olur mu öyle ağam yardımcı olayım." gözlerimi devirerek çorbadan bir kaşık daha almıştım.

Bütün yemek boyunca Mahir ve Dilan'ın konuşmalarını dinlemiştim.

Yemeğin ardı sıra tekrar divanlara geçerken çay servisi yapılmaya başlamıştı. Dilan ise bir saniye Mahir'in yanından ayrılmıyor üstüne üstlükte Mahir bana bakmıyordu.

Çaylar ve ikramlıklar dağıtılırken gözümle resmen kızın saçını başını yoluyordum.

"Bak ağam ellerimle sarma sardım. Çayın yanında ye de şifa olsun." Dilan küçük bir çantadan saklama kabında olan sarmaları çıkarırken tesr ters bakmaya başladım.

İşte o an Mahir'le göz göze gelmiştik. Şimdi denemeliydim şuan Mahir'in hâlâ bende olup olmadığını denemeliydim.

Sarmayı yemesini istemiyordum. Gözleri etrafta dolanırken ben saklama kabından sarma çıkarıp Mahir'e doğru uzatan kıza baktım.

Mahir tekrar baktığında çok kısa bir hareketle yememesi için kaşlarımı kaldırdığımda başka yöne döndüm.

Onun ise hâlâ baktığını hissediyordum. "Buyur ağam." Dilan'ın sesi gelirken sinirle gözlerimi kapattım.

"Yok Dilan sağol çok yedim ben." Mahir'in cümlesiyle sinirim yerini mutluluğa bırakırken boğazını temizledi. "Ben bir lavaboya gideyim." Mahir yerinden kalktığında ona baktım.

Demmekki hâlâ bendeymişsin Mahir Ağa!

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

~ Bu Mahir ne ayak la

MARDİNLİ AĞA  -GAY-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin