medyaya ölürüm uf uf..
İş günüm gelmişti. Evden çıkarken çok heyecan yapacağımı biliyordum. Hemen üstüme yeşil kazağımı, onun üstüne ceketimi giydim. Altıma ise şort-etek karışık outfit yapmıştım. kafama siyah şapkamı ve siyah uzun çoraplarımı da geçirdikten sonra ayakkabılarımı giymek için kapıya adımladım.
A- hayal etmeyin lütfen...
Ayakkabımı bağlarken, binada Jimin ile karşılaştım hazırlanmış görünüyordu. "Nereye ufaklık?" diye sordum. Bana gülerek ve alaycı bir tavırla,"Ya, Hyung! Bana ufaklık deyip durma. Sorunun cevabı ise bizim salaklar yeni evliler malum hiç bir şeyi beceremiyorlar, biz de Yoongi ile onların yanına gidiyorduk." Kısaca Jimin demek istiyordu ki, bizim Minho ve Jisung yeni evlendiler e tabi Yoongi ve Jimin'de 1 senedir evli olduklarından, Minho ve Jisung'a yardıma gidiyorlardı. Hepsi çok yakışıyordu ama benim hâla bir kocam yoktu. Bu çok üzücü. "Tamamdır Ufa- Jimin yarın görüşür, umarım." Eliyle bana öpücük attı ve elini sallayıp merdivenlerden teker teker indi. Jimin'i seviyordum, çok şapşik. Hemen ayakkabılarımı da giydikten sonra bir taksiye atladım ve dünki adrese yol aldım. Bar'ın önünde inince derin bir nefes aldım, "Sağ ayakla huhf." diyerek içeri adım attım. Tabi adım atar atmaz karşımda sevgili patronum Namjoon'u görmeyi beklemiyordum. Bana eliyle 'gel' işareti yaptığını gördüğümde hızlıca yanına koştum. Beni baştan aşağı süzdü ve gülümseyip, "İş kıyafetlerin dün hazırlandı. Görmek ister misin?" sorusuyla heyenım daha da arttı ve direkt kafamı salladım. Namjoon ile beraber "Personel giyim-çalışma odası" yazan yere girdik. Kıyafetler burdan güzel duruyordu. poşettey di, pek bir şey göremiyordum. Ama sanırım siyah beyazdı. Namjoon eliyle kıyafet poşetini açarken, dikkatlice onu izledim. İçinden kıyafeti çıkarttı önüme tutup gülümsedi. Ben ise çıkardığı kıyafete -daha doğrusu elbise-ye şokla bakıp. "Şaka mı?" dedim en kısık sesimle. Ona baktığımda başını, 'Hayır' dercesine salladı. Sert bi şekilde yutkunduktan sonra kıyafeti elime aıp inceledi. "Burada ki herkes bunlardan mı giyiyor?" sordum. Cevap olarak, "Evet Jin, bunlardan giyiyorlar." dedi. "Sen kıyafeti dene ben kapıdayım." bunu dedikten hemen sonra dışarı çıktı. Ben bunu nasıl giyecektim? Tamam, okay. Fem bir erkek olabilirim ama sanki bu...fazla...garip.
kıyafet⁚
Hemen üstümü çıkarmaya başladım ve kıyafeti üstüme geçirdim. Uzun bir süre aynadan kendimi inceledikten sonra yavaşça kapıyı açtım. Karşımda tatlı bir şekilde gülümseyen bir adet Namjoon gördüm. Tabii, yine kalbim hızlanmıştı. Buna da alışmıştım. Çok şükür. Namjoon'un yanına çıktığımda beni baya bir süre inceledi, göğüs ve kalça detayımı düzeltti, sonra tekrar baktı, bu serde saçımı düzeltip bir kedi kulağı taktı. Şirindi ama rezil...İlk iş günümün böyle olmasını elbette ki beklemiyordum. Rahatsız mıydım? Hiç sanmıyorum. Namjoon uzun bir süre bana ne yapmam gerektiğini anlattı. Her şeye kafa sallayarak geçtim. O da her seferinde bana gülümsedi.
Tabaklar, çatallar, bıçaklar, insanlar ve şöhretler burada ki her şey mükemmeldi. Parasıda öyle. Kolay bir gündü, sanırım ilk günüm olduğu için insanlar fazla üstüme gitmedi. Ama şunu da fark ettim Kıyafetimi hazırladıktan sonra, elime garson tepsimi alıp bara ilk adım attığım an, herkesin gözü üstümdeydi. Takmadan geçmeye çalıştım ama zordu. Yine de başarmış, ilk günümü tamamlamış ve Namjoon'dan ödül olarak bir "Giriş-Hoşgeldin parası" almıştım. Sonrasını ise tahmin etmek kolay, eve gidip derin bir uyku çektim taa ki Namjoon'dan bir mesaj alana kadar...
Aşkolarr! Sizce iyi bir bölüm müydü? Hâla bu konuda kendimi geliştirmeye çalışıyorum... Sizi kocaman kocaman öptüm muah💖😊ヾ(•ω•')o
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love İn Game ∴Namjin∴
FanfictionŞizofren olan ve hayatında çoğu kişiyi unutan Kim Seok-jin, onun ilk aşkı Seo Changbin ve unutulmazı, Kim Namjoon ‖ANGST‖