♣17♣

25 4 1
                                    

Görevden alınalı aradan 5-6 ay geçmişti. O kadar zor olmuştu ki Namjoon'u unutmak, o 5-6 ay sanki 3-4 yıldı. Ama artık tamamen farklı bir insandım; kandan miğdem bulanmıyordu, ceset kokusu rahatsız etmiyordu ve bir insanın ölümü acıtmıyordu. Çünkü artık o beni korkutan şeylerin başrollerindendim, tıpkı hayatımda olduğum gibi. Chan hyung gerçek benliğimi görmemi sağlamıştı. Mesela; geçenlerde işlediğim bir cinayetten bahsedeyim. 

34 yaşlarında savcı bir adam. Karısı ve 2 küçük çocuğu var. Oldukça zengin, merhamet sahibi bir adamdı. Karısı ile evlenmesinin üzerinden 21 yıl geçmiş, baya sağlam bir evlilik. Adamın üzerinde durduğu dava ise, bizimle alakalı. Eğer daha fazla ipucu toplasaydı, şimdiye hapisteydik. Chan hyung benden bir iyilik istedi, "Seok, benim için...Bu adamı öldürür müsün, lüfen?" Evet zor bir soru.  Ne de olsa adam savcı, üstelik bu benim 3. cinayetim... Öldürmem hakkında çok detaya girmesem daha iyidir. Basit ama acı dolu. 

Evimde tek başıma yaşadığım için bu yaşıma kadar rahattım. Anne ve babamın ölümü oldukça acıydı. Belki de, o trafik kazasında ben ölebilirdim. O zaman ailem yaşar mıydı?  Ölsem şuan ki durumdan bin kat daha iyidir... En azından teyzemin, "Psikiyatri görmen gerek, sen de iyice annene benziyosun. Canavar!" demesinden çok daha iyidir. ;)

"Eğer o psikoloğa gitmezsen, tüm mahalleye çıkar bağırırım, "Bu çocuk bir şizofren, gece evinize gelip sizi öldürmesini istemiyorsanız kaçın, taşının!" Ne bakıyorsun öyle?! Haksız mıyım Ha? Pis canavar seni, nefret ediyorum senden!"

19 yaşımda psikoloğum tarafından şizofren damgası yediğimden beri teyzem bana canavar diyor. alıştım, sanırım.. Ailem ben 16 yaşımda iken öldü ve bana 19 yaşıma kadar teyzem baktı. Teyzemin dediğine göre, 'Onun odasına girmiş ve onu öldürmeye' çalışmışım. Hatırlamıyorum, her sabah baygın uyanıyordum. Ne olduğunu ve nasıl yatağa geldiğimi bilmiyordum. Bu tür olaylar 2-3 kere daha tekrarlanınca teyzem beni psikoloğa vermiş. Psikoloğum ise, "Şizofren" demiş sadece.

Bu yaşıma kadar sadece iki kere aşık olmuştum. Ama, ilk kime aşık olduğumu hatırlamıyorum. Ah o geçici hafıza kayıpları... Sonra zaten Namjoon'u tanıdım ve ona aşık oldum. Bir tek o zaman mutluydum, onun yanında. Onu bir daha göreceğimi sanmıyorum görsem bile tesadüf. Ama... Geçenlerde ufak bir haber okudum. Haberde, "Ünlü bar sahibi; Kim Namjoon, kendi kurduğu Bar'ı kapattı ve muhabirlere "Bazı nedenlerden dolayı, artık bar işletmeyeceğim. Kendi hayatıma yönelik olurum. Belki de babaannemi dinler, onun istediği mesleği elde ederim. Bunu görse, çok mutlu olurdu çünkü." diyerek açıklamada bulundu. Fakat kimseye babaannesinin istediği meslekten bahsetmedi." 

Kim bilir ki babaannesinin istediği mesleği? Büyük ihtimalle doktor falandır. Neyse onu bunu boşverdim, mecburen teyzemi dinleyip tekrardan psikolog görmem gerekecek. 

"Seokjin! Gel bakalım. Seninle bir şey konuşacağım!" Eh işte, çağırıyor bakın. "Efendim teyze?" gözlerini kısarak, "Yeni bir psikolog buldum. Kliniğini yeni açmış ama bir çok kişi sırada bekliyormuş, görüşüp randevu almak için.. Ne dersin belki sen de seversin. Bir bakalım mı?" Gözlerimi devirdim ve, "Neden soruyorsun ki? Sanki hayır deme şansım var.." güldü, "Haklısın. O zaman üstümü değiştireyim çıkalım. Git sen de bir şeyler giy, bu hâlin ne böyle!?" kafamı salladım ve teyzemin evindeki odama girdim ve üstüme bir şeyler geçirdim.

-Beyaz bol bir t-shirt- bol kot bir kargo pantolon- converse-

 "Uzakmış" dedi teyzem ben de koluna girdim ve, "Yoruldun mu?" ters bir bakış attı, "Bir git şurdan.." göz deviridim ve yürümeye devam ettim. Kliniğin önüne geldiğimizde, cidden herkesin uzun bir kuyruk oluşturduğunu gördüm ve teyzeme mızmızlanan bir bakış attım. "Şşşş, sabah bile olsa seni buraya getirdim." kısık bir sesle tamam dedim ve sıraya girdik.

Love İn Game ∴Namjin∴Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin