ben de şöyle telaşlı telaşlı hastanelere koştursunlar, azıcık o sahte doğum stresini yaşasınlar isterdim ama ikisi de bilinçli bireyler, hamilelik sürecini deneyimlerken karşılarına neler çıkacağını az çok biliyorlar, şimdilik (◕ᴗ◕✿)
bölümün içime sindiğini söyleyemem, maalesef, umarım sizi hayal kırıklığına uğratmaz.
iyi okumalar <3
hamileliğinin 35. haftası
Yoongi canının fazlasıyla istediği çileği hayal ettiğinde önündeki ekrana daha fazla bakamadı.
Taehyung ile Dalgi'nin ismini seçmeye çalışıyorlardı. Son birkaç akşamdır alışkanlık hâline getirdikleri bu saatlerde doğru hissettiren ismi bulabilmek adına internette girmedikleri sayfa kalmamıştı neredeyse. Ellerinde birkaç isim vardı ancak bulabildiklerinden emin değillerdi.
Ve bu akşam Yoongi, alfasının kolları arasındayken bir anda zihninde çilekler belirmişti. Belki de o kadar çok Dalgi demişlerdi ki, bu durum kaçınılmaz olmuştu. Yoğun bir şekilde aşerdiğini hissediyordu. Çilek tadı alabilmek için yanıp tutuşuyordu sanki ağzı.
Taehyung omegasının dikkatinin kaydığını anladığında telefonunu kapatıp yanına koydu.
"Ne oldu hayatım, sıkıldın mı?"
Yoongi bir an çilek istediğini söyleyip söylememek arasında kaldı. Eşinden kışın ortasında, akşamın geç saatinde bulması oldukça zor olan bu meyveyi istemek biraz utandırıyordu onu. Taehyung'u biliyordu çünkü, hamileliği içerisinde olsun ya da olmasın, eşinin her isteği onun için çok önemliydi. Her seferinde Yoongi'nin isteğini gerçekleştirmek için elinden geleni yapıyordu.
Taehyung Yoongi'den bir cevap alamadığında oturduğu yerden uzattı elini, Yoongi'nin çenesini nazikçe kavradı ve güzel yüzünü kendisine çevirmesini sağladı.
Dayanamadı sonra, azıcık doğrulup Yoongi ile aynı hizaya geldi ve dudaklarını birleştirdi. Omegasını önce izin ister gibi nazikçe öptü, ardından dilini onun yumuşak pembelikleri üzerinde gezdirdi. Omega dudaklarını aralamakta çok gecikmedi, alfasının dilini ağzının her bir köşesinde hissederken ona ayak uydurmaya çalıştı. Neyse ki Taehyung fazla geçmeden geri çekilmişti. Hamile omegasının kısa sürede nefessiz kaldığı ortadaydı, öpüşürken zorlanmasını istemiyordu.
Yoongi yüzleri arasına mesafe girdiğinde nefes nefeseydi, hissettiği zevkle gözleri kapanmıştı, inlemekten geri durmadı. Gözlerini açtığında alfasının yoğun gözleri ile karşılaşmıştı. Hafifçe kızaran dudakları bir gülümsemeye büründüğünde alfanın bakışları yeniden oraya kaydı. Ancak Yoongi hâlâ aşerdiğini hissediyordu ve alfasının dudaklarından önce çilek yemek istiyordu. Bu yüzden daha fazla uzatmadı: "Çilek aşeriyorum" deyiverdi. "Canım çok fazla çilek çekiyor Taehyung."
Alfanın aklı omegasının dudaklarındaydı hâlâ, bu yüzden birkaç saniyeliğine ne söylediğine anlam veremedi. Ardından şaşkınlıkla geri çekildi. "Çilek mi?"
Yoongi başını usulca salladı. Elleri alfasının elleri arasındaydı, öpüşürken bilinçsizce tutmuş olmalılardı. Ellerinin boyut ve ten farkına bakarken düşüncelere büründü omega, aşermese olmaz mıydı? Eşini bu saatte dışarı göndermek istemiyordu. "Ama bulamazsın ki kışın ortasında, hani çilek aromalı puding almıştık ya, ondan yapsak olur mu?"
Taehyung bir süre düşünceli göründü, gözlerini kısıp açtı ve ardından aklına gelen şeyle gülümsedi.
"Senin için çilek alıp geleceğim hayatım. Omegalarımın canı çilek istiyorsa, çilek yiyecekler. Sonra da ben onları yiyeceğim."
Yoongi kıkırdadı. Taehyung'un ellerini kavrayıp dudaklarına götürdü, esmer tene tatlı öpücüklerinden bıraktı. "Kabul ediyoruz, alfamızın emrindeyiz."
Taehyung'un gözleri ışıldadı, Yoongi'nin güzelliği onu etkisi altına alıyordu kolayca, eşinin alnına bir öpücük koyup ayaklandı. "Gideceğim yer çok uzak değil ama olur da orada bulamazsam gelmem biraz sürer, ben gelene dek uzan olur mu?"
Alfa yüzündeki gülümsemeyle montunu giyip evden ayrıldığında Yoongi gerçekten uzanıyordu. Taehyung'un yardımıyla arkasına koyduğu yastıklara bir güzel yaslanmış, gözlerini de kapatmıştı.
Ne kadar sürdüğünü bilmiyordu, belki bir yarım saat, bir süre sonra uykuyla uyanıklık arasında huzursuz olduğunu hissetti. Eli sürekli kıpırdayan yavrusuna gitti ve tam bu sırada bir kasılma yaşadı. Kapalı olan gözleri şokla açılırken doğrulmaya çalıştı ama ilk seferde yapamadı. Karnının alt bölgesini yoklayan acı ile dudaklarından bir sızlanma çıktı.
Zorla da olsa koltuktan destek alarak oturur hâle geldi. Doktoru, yalancı kasılmaların başlayacağı konusunda çoktan uyarılarını yapmıştı, neler yapması gerektiğini anlatmıştı ve söylediklerinden biri ağrının başladığı pozisyonunu değiştirmekti.
Hamileliğinin sekizinci ayının son birkaç günündeydi. Evet, doğum çok fazla yaklaşmıştı ama Yoongi henüz hazır hissetmiyordu. Bu yüzden alfası onun huzursuzluğunu hissedip aceleyle eve döndüğünde düşecekmişçesine kavradı ellerini. "Taehyung!" dedi. "Ben doğuma hazır değilim!"
Taehyung endişeyle koltukta oturur pozisyona gelmiş eşine sımsıkı sarılıp saçlarının arasına bir öpücük koydu, feromonlarını yayarak güzel omegasının acısını hafifletmek istiyordu. "Geçti, shh, geçti hayatım. Bu gerçek doğum sancısı değildi, meleğimiz yalnızca ne kadar kısa süre sonra bizimle olacağını hatırlatıyor. Onu bir an önce kucağına almak istemiyor musun sen de?"
Yoongi birkaç dakikanın sonunda yavaşça hafifleyen acısının arasında gözyaşlarını sildi elinin tersiyle, ardından yaşlarıyla ıslanmış elini acıyı hissettiği yere, şişkin karnının alt kısmına koydu. Alfasının sorusuna cevabı her ne kadar evet olsa da şu günlerde korkusu ağır basıyordu.
Taehyung eşinin nemli yanaklarını parmaklarıyla okşadı. "Yoongi-ah, son bir ayımız kaldı. Bu süreçte doğum konusunda bizi rahatlatması için bir uzmanla görüşmeye ne dersin?"
Omega burnunu çekti, bu soruya cevabı belirsizdi. Konuyu değiştirmek istedi, yaşadığı acıyla birlikte fazlasıyla şok geçirmişti. "Çileğimi getirdin mi?"
Taehyung, Yoongi'nin ağlamaktan kalınlaşan sesiyle sorduğu soruya gülmeden edemedi. Bugünlerde Yoongi daha farklıydı. Hamileliği ilerledikçe yepyeni yönleri ortaya çıkmıştı, bazı alışkanlıkları değişmişti, Taehyung'u her geçen gün şaşırtmıştı..
Bir bebeğin, bir evin yaşantısını değiştirmesi, huzurunu artırması doğmasıyla olmuyordu, varlığını öğrendikleri günden beri harika anıların içinde yer almaya başlıyordu zaten.
"Getirdim Yoongi'm." Taehyung eve girdiğinde telaşla salondaki orta sehpanın üzerine koymuş olduğu çilekleri alıp mutfağa geçti. Koca bir tabağa alıp güzelce yıkadı ve eşinin eline verdi, bu sırada eğildi, Yoongi'nin bacaklarının arasına yerleşti ve yavrusunu hissedebilmek için kazağı yukarı sıyırdı.
"Ne kadar hareketli.." diye mırıldandı. Dalgi'nin tekmeleri çıplak gözle görülebilecek kadar belirgin hâle gelmişti birkaç gün önce.
Yoongi gülmeye çalıştı. "Babasının oğlu." Ve bir tane daha çileği attı ağzına. Sonunda kavuştuğu bu tat ile mutlu hissediyordu. Neredeyse acısını unutacaktı.
Taehyung bozulmuş gibi yaptı, hafifçe çattığı kaşlarının altındaki bakışlarını eşine çevirip dudak büzdü.
Yoongi eğilebildiği kadar eğildi, çileğe bulanmış dudaklarını Taehyung'un dudaklarına bastırıp geri çekildi. "Bu arada Taehyung, çileği nereden buldun?"
"Bazı manavlarda bu tarz durumlar için saklanan sebze meyveler var hayatım, onlardan biri aklımdaydı." Dudaklarını yaladı alfa. "Pek de lezzetliymiş."
Yoongi hemen başını salladı. "Kesinlikle harika. Çok teşekkür ederim Taehyung-ah~"
"Ne demek Yoongi'm." Gözleri birleşti, birbirlerine öyle büyük bir aşk ve parlayan gözlerle bakıyorlardı ki.. Gülümsemeye başladılar, gülüşleri kahkahaya dönüştü ve evlerine yayılan sıcaklık ile bir gün daha son buldu.
+×+×

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SMILES | taegi
Fanfiction[tamamlandı] evliliklerinin altıncı yılında, taehyung ve yoongi çifti nihayet bir çocuk için hazır olduklarını anlamışlardı. bşl: 20222 btş: 14523