✿ 1

328 39 37
                                    

özel bölümümüze hoşgeldiniz!

kurgumuzda aradan geçen bir yıl ve bir bebeğe sahip olmak çiftimizi birazcık etkilemiş. günlük hayatları, rutinleri, sohbetleri bile artık hayatlarının merkezlerindeki bebeğe odaklanmış gibi. henüz onların da ebeveyn olmaya tamamen adapte olduklarını düşünmüyorum. bu yüzden arada çatışıyorlar, fikirleri uyuşmayabiliyor ve bunlar bana fazlasıyla doğal geliyor.

benim için bu bölümün varlığı planlıydı, minhyun ile sizi hiç tanıştıramadığım için böyle bir bölümün mutlaka olmasını istiyordum. ancak devamı konusunda hâlâ fazlasıyla tereddütteyim, bu yüzden bu bölümün sonunu ucu açık bir şekilde bıraktım.

sonda, olası bir diğer özel bölümde neyden bahsedeceğimin spoilerını vermiş bulundum. eğer siz de isterseniz, -muhtemelen- aylar sonra o bölümü de okuyabiliriz. fikirlerinize tamamen açığım!

burayı öyle çok özlemişim ki.. iyi okumalar, yorumlarda buluşalım (⁠◕⁠ᴗ⁠◕⁠✿⁠)

+×+×

"Yoongi-ah, Minhyun'u hazırladım!"

Yoongi, mutfaktan çıkıp hazırladığı piknik sepetini dış kapının yanına bıraktı. Ardından Minhyun'un odasında, onu giydiren eşinin yanına adımladı.

İkisi de yerde oturuyordu, -Taehyung hem Minhyun'un kirli bezini almış hem de temiz kıyafetlerle üstünü değiştirmişti, bu yüzden etraflarında koca bir dağınıklık oluşmuştu- Taehyung'un yanında minicik kalan oğlunu gördüğünde dudaklarını dişledi Yoongi. Minik omegası çok şekerdi!

Kapının pervazına yaslanıp kollarını birleştirdi omega. Minhyun onu fark eder etmez minik tombul ellerini yere dayayıp ayaklanmaya çalışmış, alfa babasının da yardımıyla minik ve dengesiz adımlarını omega babasına yöneltmişti. Yoongi hemen eğilip kollarını açtı ona.

Minhyun son adımlarında iyice heyecanlanıp dizleri üzerine yere düşmüştü ama pes etmedi, kendi başına yeniden ayaklanıp hedefine ulaştı. Babasının huzurlu kolları ve feromonlarıyla sıkı bir kucaklaşma aldı.

"Neyse ki ona dizlik aldık." dedi Taehyung. Yoongi; tek eliyle az önce oğlunun sert bir şekilde yere vurduğu dizlerini, taktıkları yıldız baskılı dizliğin üzerinden okşadı. "Çok hareketli."

Bu görüntüye çok fazla dayanamadı alfa. O da kocaman kollarıyla sardı iki minik bedeni. Minhyun iyice hareketlenip babalarının bedenleri arasından çıkmak için çaba vermeye başlayana dek ayrılmadılar.

Az sonra Yoongi yüzünü oyunculukla buruşturup geri çekildi. "İçinizden birinizin kirli bezi halının tam ortasında duruyor, sizi pis oğlanlar, çabuk temizleyin burayı!"

Minhyun, babasının sözleri üzerine koca bir kahkaha attı. Bu durumda tepkisi öylesine yersiz ve beklenmedikti ki, Yoongi ve Taehyung da ona katılmadan edemedi.

"Sen çok oyuncu bir çocuk oldun." diye söylene söylene oğlunu kucakladı az sonra Yoongi.  Bu sırada Taehyung da yerdeki dağınıklığı toparlıyordu. "Biz arabaya geçiyoruz hayatım, sepeti alıp kapıyı kilitlemeyi unutma!"

"Tamam!"

Kapılarının önünde artık minik omeganın da parmak kadar ayakkabıları oluyordu. Yoongi eğilip onlardan birini özenle giydirdi oğluna.

Önce asansöre sonra da arabaya ulaştılar. Arka taraftaki bebek oto koltuğuna yerleştirilirken çok heyecanlı ve mutluydu Minhyun. Sürekli hareket etmesi Yoongi'nin işini zorlaştırsa da sorun etmiyordu omega. Oğlunun hareketli ve enerjik olması hoşuna gidiyordu. Kemerlerinin düzgünce takılı olduğundan emin olduğunda Yoongi şoför koltuğuna geçti. Bu sırada Taehyung da onlara yetişmiş, piknik sepetini arabalarının bagajına koyuyordu.

Kalabalık aile parkına ulaşmaları yarım saatlerini almıştı. Birçok aile tatil gününü fırsat bilip böyle yerlere akın ediyordu. Etrafta koşuşturan bir sürü çocuk eğleniyor, ebeveynler de bu güvenli yerde akılları çocuklarında kalmadan biraz olsun dinleniyorlardı.

"Taehyung-ah, sepeti bir dakikalığına tutabilir misin?" Yoongi, Jimin'e piknik yerine vardıklarıyla ilgili bir mesaj attıktan sonra telefonunu pantolonunun arka cebine sıkıştırırken sordu. Hemen yanındaki alfası, Taehyung, kucağındaki yavrusunu tek koluna geçirip öteki eliyle Yoongi'nin uzattığı piknik sepetini almıştı.

Sonunda boş bir kamelya bulmuşlardı ve aceleyle yaklaşıp çevredeki diğer yeni gelenler kapmadan önce yerleşmeye çalışıyorlardı. Yoongi, peşlerinde getirdiği antibakteriyel ıslak mendilden bir tane çıkarıp tozlu görünen masayı bir güzel silmişti. Bu sırada ise Taehyung kucağındaki oğluyla konuşuyor, boynuna dolanmış minik kolları ısırmamak için kendini zor tutuyordu.

Yoongi masayı halledince sepeti üstüne koydu alfa. Minhyun'u ise oturan eşinin yanına güzelce oturttu, hemen karşılarına geçip yerleşti kendisi de. Kollarını masaya, çenesini de ellerine dayayarak güzel omegalarını izlemeye başlamıştı.

Yoongi çevreye bakınıyordu. "Jimin ve Jungkook nerede kaldılar acaba?"

"Gelmeseler de olur, üçümüz gayet güzel bir piknik günü yapabiliriz; değil mi birtanem?" Alfa babasının ona yönelik sorduğu soruyu minik ellerini çırparak karşıladı bir yaşındaki minik omega. Taehyung ne derse büyülenmiş gibi gülüyor ve ona atılıyordu.

Yoongi bu görüntüyü gülmemek için dudaklarını ısırırken izledi. Hemen yanı başındaki yavrusu, eşine tam anlamıyla aşıktı. Eh, onu çok iyi anlıyordu. Ne diyebilirdi ki?

"Ama bugün planımız hazır! Hem Minhyun, Daeho'yla oynamak istiyor, hm? Daeho gelecek, gelsin mi bebeğim?" Hafifçe eğilerek işaret parmaklarını kavrayan yavrusunun mis kokulu ince saç telleri arasına bir öpücük koydu Yoongi. Minhyun, Daeho'nun ismini duyar duymaz hareketlenmişti bile.

Taehyung hızla telefonunu çıkarıp kamerayı açtı, eşini ve yavrusunun bu anını ölümsüzleştirdi. Ardından ayaklandı. "Ben masayı hazırlayayım."

Alfa getirdikleri piknik sepetini aralayıp içindeki örtüyü masaya sererken, getirdikleri yemekleri örtünün üzerine özenle yerleştirirken keyifleri olabildiğince yerindeydi. Yoongi telefonundan kısık sesli bir yaz şarkısı açtı, birlikte minik omegalarını güldürmeye çalışırken harika anılar biriktirmeye devam ettiler.

Yaklaşık yirmi dakika sonra yanlarına varan Jeon çifti de fazlasıyla enerjikti. Masanın boş kalan yerlerini kendi getirdikleriyle doldurdular; yavruların sevimli gürültüleriyle, bolca sohbet ve gülümsemeyle saatlerin nasıl geçtiğini anlamadılar bile.

Minhyun'un uyku saati yaklaştığında ise, Taehyung eve dönmeyi planlamıştı çoktan. Ancak Yoongi'nin uyarıcı bakışlarıyla karşılaşmıştı.

"Minhyun burada da uyuyabilir, temiz havanın keyfini biraz daha çıkaralım."

"Yabancı yerlerde uyurken huzursuz olduğunu biliyorsun Yoongi, düzenini bozmayalım." Derin bir nefes alan omega, diğerlerinin kendi tartışmalarını duymaması için sesini alçak tutmaya çalışıyordu.

"Bugünü kendimize ayıracağız demiştik. Üstelik Minhyun böyle şeylere alışmalı. İleride uzun süreli seyahat etmenin hayalini kuruyorsak bu şekilde nasıl seyahat yapabiliriz ki?"

Tartışmayı elbette Yoongi kazanmıştı. Az sonra Taehyung biraz ötedeki park yerine bıraktıkları arabalarına koşup bagajdaki seyyar bebek hamağını çıkarmıştı bile. Kamelyanın hemen yanındaki ağacın gölgeliğine hamağı yerleştirdi, eşinin kucağında uyuyakalan minik omegayı yatırdı ve sivri sineklerin narin tenine ulaşmasını engellemek için hamağın üzerine ince tülünü serdi.

Yavruların ikisi de uyuyunca ortam iyice sakinleşmişti.

Temiz havanın, güneşin, yeşilliğin arasında güzel bir gün geçiren iki çift biraz bugünden, biraz gelecekten bahsederken; Yoongi'nin düşünceleri yavaşça geçmişe kaydı. Çok önceye: daha Minhyun'un hayali bile hayatlarına girmemişken, biricik alfası Taehyung'la tanıştığı günlere...

(...)

SMILES | taegiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin