"Sen... ışık elfi misin?"
_________________________________
Işık elfleri: Daha çok Vanire yakındırlar ve Alfheim'de yaşarlar. Hasta etme gücüne sahiptirler. Aynı zamanda iyileştirme gücünü de ellerinde bulundururlar.
_________________________________
Kakucho surların dışını hep merak etmişti. Bir gün, 4 ay önce, Sanzu'yu sarayın dışına çıkarken gizlice takip etmişti. Abisi çok hızlı olduğu için bir noktadan sonra izini kaybetti, ormanın ortasında tek başına kaldı. Hiç korku hissetmiyordu, sadece surların dışında kalmış bu etkileyici ağaçların büyüsüne kapılmıştı.
Öyleki, bir Wendigo'nun üstüne altıldığını bile son anda fark etmişti. Yanında hançeri yoktu, telaşlanmıştı. Abisi yakınlarda da değildi. Wendigo tekrar üzerine atlamak için hazırlandığında refleks ile gözlerini kapadı, öleceğini düşündü. Ta ki Wendigo'nun acı dolu çığlığını duymasıyla gözlerini açana kadar. Yaratığın bedeni cayır cayır yanıyordu. Şaşkınlığını bir kenara bırakıp merakla etrafına bakındı. Bir ağacın yanına sokulmuş, siyah, kapşonlu bir pelerin giymiş beyaz saçlı genç dikkatini çekti. Wendigo'ya doğrulttuğu ellerinden hafif, turuncu alevler çıkıyordu. Alnında güneşe benzer bir sembol parlıyordu.
"Beni... sen mi kurtardın?"
Genç bir şey demedi. Sadece parlayan, mor gözleriyle Kakucho'ya bakıyordu. Kakucho onun bir ışık elfi olduğunu anlamıştı. Anlamadığı nokta, Vanir halkına yakın bir elfin neden Aesir'den birisine yardım ettiğiydi.
"En azından adını söylesen?"
Elf, hiçbir şey söylemeden arkasını döndü. Gitmek için hazırlandığı belliydi. Bir anda ortadan kaybolmadan önce söylediği tek kelime, Kakucho'nun arkasından bakakalmasına sebep oldu.
"Izana"
Bir süre sanki hipnoz olmuş gibi öylece durduktan sonra kendine gelip saraya geri koştu. Abisinin onu görmesini istemiyordu.
Bu olayın üzerinden çok uzun süre geçmeden sarayın muhafızlarından Draken beklenmedik bir şekilde hastalanıp ölmüştü. Kakucho dahil kimse bunun neyden kaynaklandığını anlayamadı.
_________________________________"Ne sıkıcı bir gün yaa"
Kakucho sarayın çevresindeki çardaklardan birisine uzanmış, gökyüzünü izliyordu. Elleri başının altındaydı. Bir elini güneşe doğru uzattı, sanki güneşi tutmuş gibi yumruk yaptı.
"Onu bir daha görebilecek miyim acaba?"
Izana'yı düşünüyordu, 4 ay önce karşılaştığı ışık elfini. Neden o zaman kendisini kurtarmıştı ki? Onu ölüme de terkedebilirdi, ki Vanir'e yakın olan normal bir elf öyle yapardı. Işık elfi olduğundan emindi. Peki neden Asgard sınırları içindeydi? Neden Aesir'den birisini kurtarmıştı?
"Efendim?"
Saray hizmetlilerinden birinin sesini duymasıyla düşüncelerinden sıyrıldı. Doğruldu.
"N'oldu Hina? Üstelik benim karşımda eğilmemeni defalarca söylemiştim sana."
"Ah- evet, pardon. Abiniz Sanzu, sizi revire çağırdı. Önemli bir şey olmuş."
Kakucho telaşla ayaklandı. "Abime bir şey mi oldu?"
"Hayır hayır. Abiniz iyi. Sadece çabucak gelmenizi söyledi."
_________________________________Revirin önüne geldiğinde diğer abisi Kokonoi'nin de orada olduğunu gördü. Yanındaki sarışın genç muhtemelen yeni korumasıydı.
Kokonoi uzaktan kardeşini gördü. "Hey, geldin mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
{-} 𝑻𝒉𝒆 𝑺𝒖𝒄𝒄𝒆𝒔𝒔𝒐𝒓 𝒐𝒇 𝑨𝒔𝒈𝒂𝒓𝒅 | Kokonui
FanfictionKokonoi Hajime. Asgard kralının 3 oğlu arasından en büyüğü, aynı zamanda krallığın değerli vârisi. Kral ölünce tahta geçecek kişi. Ama tabi ki böyle bir krallığa karşı çıkan, kendi çıkarları için vârise zarar vermekten çekinmeyenler olacak. İşte bu...