🍁12.Bölüm🍁

178 23 176
                                    

@pile16 @dystinabell @reem133x @ece373738 @M_merve14 @ortak_hikayeler61 @snglss3 @selfinaz52  @HilalYucel7 @TeffyLeal @KrishnaMukherjeeSurb 💜💜

Zehra kontrollerin ardından hastaneden çıkalı iki gün olmuştu. Şimdi de odasında uyuyordu, kolunun ağrısına daha fazla dayanamamış ve ağrı kesici içip dinlenmeye çekilmişti. Serdar da tam bu saat diliminde onu görebilmek için konağa gelmişti.

"Zehra'yı göremedim, iyi dimi?" diye sordu merakla hemen karşısında duran Kurtuluş'a çevirmişti bakışlarını.

"İyi ama biraz ağrısı vardı odasına çıktı dinlenmek için"

Serdar tebessümle "Anladım, iyi yapmış tabi dinlensin" diye mırıldanırken genç kızın telefonuna neden cevap vermediğini anlamıştı.

"Size kahve yapayım ister misiniz Serdar Bey?"

"Çay varsa bir çayınızı alırım kahveye hiç zahmet etmeyin"

"Taze çayım var, kek de yapmıştım Zehra kızım sever diye size de getireyim bir dilim yiyin"

"Olur yerim" derken oturduğu yerden kalkmıştı. "Ben müsaadenizle bir ellerimi yıkayıp geleyim Kurtuluş Amca"

"Tamam oğlum bak sen rahatına" diye karşılık verirken Serdar konağın girişinde gözden kaybolmuştu bile. Amacı ellerini yıkamak değildi Zehra'yı görebilmekti. Onu görmek için gelmişti ama ağrısı olup uyuduğunu duyunca daha merak etmişti. Üst kata çıkan merdivenlere yöneldi ve hızlı adımlarla tırmandı. Birkaç saniye sonra Zehra'nın odasının kapısına ulaşmıştı, kapıyı yavaşça tıklatıp araladı ve içeri girdi. Zehra kolundaki askılığı çıkarmış kolunun altına bir yastık yerleştirmiş ve uyumuştu. Üzerindeki battaniyeyi eline avuçlasa da üzerinin açılmasına engel olamamıştı. Serdar yatağa doğru ilerleyip örtüyü Zehra'nın üzerine çekti.

"Güzelim benim" diye mırıldanırken parmaklarını usulca gezdirdi saçlarının uçlarında, uyandırmaktan korkarak.

"Sen benim her şeyimsin, en kıymetlimsin"

"Sende benim her şeyimsin" diye fısıltıyla mırıldanırken gözlerini aralamıştı.

"Uyandırdım sanırım"

"Uyuyamadım ki, kolumun ağrısı hafiflemesini beklerken dalmışım öylesine" diye cevaplarken yattığı yerden doğrulmaya çalıştı.

"Dur ben yardım edeyim tek kolla uğraşma" derken genç kızın usulca doğrulmasına yardım etmişti.

"Bir dakika ya senin benim odamda ne işin var? Bizimkiler görmedi mi?"

"Sakin ol güzelim, telaşlanmana gerek yok Kurtuluş Amca dışarıda bende elimi yıkayayım dedim ve buraya geldim"

Zehra gülümseyerek "Anladım iyi o zaman" diye karşılık verirken tekrar arkasına yaslanmıştı.

"Aradım ama açmadın"

"Sessize almıştım uyumaya çalışırken kızlar mesaj atıyor gruba, telefona sürekli bildirim geliyor"

"İyi yapmışsın, nasıl geçti mi ağrın biraz?"

"İdare ederdi ama seni görünce tamamen geçti"

"Hımmm demek öyle" diye mırıldandı muzip bir gülüşle. Ve devam etti. "Size iyi geliyorum yani Zehra Hanım"

Zehra gülerek "Hı hı" diye karşılık verdi. "Çok iyi geliyorsun hem de, bana şifasın daha ne olsun ki?"

"Şu an seni dudaklarımla şifaya boğmak istiyorum biliyor musun?"

Zehra "Biliyorum, gözlerin ele veriyor seni" diye mırıldandı kıkırdayarak elini dudaklarına kapatırken.

"Ama yazık değil mi o dudakları ellerinle kapatıyorsun?" diye mırıldanırken uzanıp elini dudaklarından uzaklaştırıp avuç içine bir öpücük bıraktı, ardından da dudaklarının kenarına dokundurdu dudaklarını. Geri çekilecekti ama Zehra izin vermemişti bu geri çekilişe. Konakta oluşları, ya da yakalanma ihtimallerini göz ardı etmişti çünkü sevdiği adamı hissetmeyi çok özlemişti. Dudaklarını yakan dudakları kana kana içiyordu ikisi de. Birkaç saniyenin sonunda dudakları birbirinden ayrıldığında ikisi de nefeslerini düzenlemeye çalışıyordu.

"Çok özlemişim"

"Bende, çok uzak kaldık birbirimize" diye mırıldandı Zehra gülümseyerek ve ekledi. "Beni kontrole sen götürür müsün Serdar?"

"Götürürüm tabi ki" diye karşılık verirken Zehra yaslandığı yerden doğrulmuş ve üzerindeki battaniyeyi kenara kıvırıp ayağa kalkmıştı.

"Bende geleyim seninle aşağıya"

Serdar tebessümle "Tamam güzelim sen nasıl istersen, dur kol askını takalım" derken uzanıp komodinin üzerinde duran askıyı almış ve genç kızın kolunu yavaşça içine yerleştirip boynuna takmıştı.

"Saçlarını toplamamı ister misin? Rahatsız ediyorsa toplayabilirim"

"Olabilir"

"Tokan nerde?"

"Şuradaki kutunun içinde" diye karşılık verirken makyaj masasının üzerindeki kutuyu işaret etmişti. Serdar bunun üzerine makyaj masasına doğru ilerledi, kutuyu açıp lastik tokalardan birini aldı ve genç kızın yanına döndü.

"Gel bakalım otur şöyle" diye mırıldanırken geçip arkasındaki boşluğa oturmuştu.

"Öreyim ister misin?"

"Hı hı" diye karşılık verirken Serdar sevdiği kadının saçlarını omuzlarından alıp sırtının üzerinde avuçlarının arasında toplamış ve ve yüzünü yaklaştırıp kokusunu içine çekmişti. Bir koku nasıl hem cayır cayır yakarken yeniden hayat buldurabilirdi bilmiyordu ama tam da şu an yaşıyordu. Hem cayır cayır yanıyor hem de hayat doluyordu.

Serdar şefkatli bir gülüşle "Bir gün kızımızın saçlarını da böyle öreceğim" diye mırıldandı. Ardından gülüşü muzip bir gülüşe dönmüştü.

"Sende kızımızı kıskanabilirsin sevgilim"

Zehra gülerek "Hiçte bile neden kıskanayım ki?" diye karşılık verirken omuzlarını çekmişti. "Sen oğlumla beni daha çok kıskanacaksın inan bana"

Serdar gülerek "Seni benden çalmazsa anlaşabiliriz" diye mırıldandı göz kırparak.

"Ya kızımız seni benden çalarsa" derken Serdar saçını örmeyi bitirmiş ve tokayı ucuna bağlamıştı.

"Sana ait bir adamı kim senden çalabilir ki? Hem kalbimde sevdiğim kadının yeri başka kızımızın yeri çok başka bir yerde olacak"

Zehra gülümseyerek "Güzel yırttın sevgilim aferin" diye karşılık verirken ayağa kalktı. "Şimal 'in örgülerin sırrını şimdi çözdüm ya sen örüyordun dimi?"

Serdar onaylayıcı bir tebessümle "Bazı zamanlar evet" dedi ve ekledi. "Hadi gel inelim aşağıya"

Zehra "Tamam inelim" derken Serdar kapıyı açmış ve peş peşe odadan çıkmışlardı. 

KARADUT REÇELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin